I. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresi
Anonim
I.Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresi
TAKDİM
I. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresi, dünyanın dört bir köşesinde, Türk dilinin değişik renkleri ile yayınlanmakta olan edebiyat dergilerini, genel yayın yönetmeni veya yardımcıları düzeyinde buluşturan ilk toplantı olmasıyla tarihteki yerini almıştır.
Kongreye, kendi ülkelerinde gerek ulusal düzeyde yayınlanmaları gerekse uzun yıllardır düzenli şekilde çıkmaları bakımından önde gelen edebiyat dergileri davet edilmişlerdir. Kongre, dergi yöneticilerine ilave olarak Altay, Türkmenistan ve Türkiye’den aydınların ve yazarların katkılarıyla daha da zenginleşmiştir. I. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresi, kendi alanıyla ilgili meselelerin, en yetkin ağızlar tarafından müzakeresine imkan sağlayan bir buluşma ve çalışma ortamı sağlamıştır. Günümüz edebiyat, sanat ve fikir hayatının aktörleri ve gelecekteki kültür hayatımızın inşaacıları olan edebiyat dergileri, birlikte yapabilecekleri çalışma alanlarını belirlemiş ve bunları sonuç bildirisinde kamuoyuna ilan etmiştir. Sonuç bildirisinde yer alan kararlar, henüz kongre kitabı yayına hazırlanmadan uygulanmaya başlanmıştır. Kongreye katılan dergiler arasında şiir, hikaye, deneme değişimleri başlamıştır. Kırımtatar Türklerinin şiirleri Başkurtistan’da; Kazakların hikayeleri Balkanlarda; Türkiyeli yazarların eserleri Azerbaycan’da edebiyat dergilerinin sayfaları arasında yer almıştır.
Yine Kongrede karar verilen, Türk Dünyası Hikaye Yarışmasının duyuruları, bu satırlar yazılırken Kongreye üye dergilerce bütün ülkelerde kamuoylarına ilan edilmektedir. Bu yılın dilimizin büyük bilgini Kaşgarlı Mahmut’un doğumunun 1000. yılı olması dolayısı ile söz konusu yarışma, Kaşgarlı Mahmut adına yapılmaktadır.
Diğer önemli bir karar olan, Türk Dünyası edebiyat dergileri ortak internet portalı da çok yakında edebiyat severlerin hizmetine girecektir.
I. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresi, gerçekçi kararlar almak ve aldığı kararları elbirliği ile kısa sürede hayata geçirmek bakımından da dikkate şayan başarılara imza atmıştır.
I. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresi’nin gerçekleşmesinde Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansının katkıları hayati önemde idi. Bu desteklerinden dolayı TİKA Başkanlığı’na; yine Kongrenin gezi programının gerçekleşmesinde, ülkemize uzak diyarlardan gelen kongre katılımcılarının boğazın gerdanlığı İstanbul’u tanımalarına imkan hazırlayan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na ve ilgili tüm personeline, Kongreye bizim kadar önem veren ve bu şuurla Kongrenin başarılı geçmesi için konuklarımıza sıcak ev sahipliği gösteren ve organizasyona büyük katkılar yapan Byotell’in güleryüzlü çalışanlarına, bu faaliyetin heyecanını bizimle paylaşan, maddi-manevi desteklerini esirgemeyen ve Kongreye bizzat katılarak bizlere moral veren dostumuz Yusuf Ziya Yağmur’a, AYB yönetim kurulu üyeleri ve çalışanlarına, tutanakları yayına hazırlayan Ömer Küçükmehmetoğlu’na ve elbette kongremize katılarak, I. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresi’nin tarihteki yerini almasını sağlayan bütün edebiyat dergilerinin temsilcilerine minnettarlığımı bildirmeyi şerefli bir görev olarak addetmekteyim.
Bu Kongrenin tecrübeleriyle, gelecekte yapılacak edebiyat dergileri toplantılarının, Avrasya coğrafyasında kültürel tanıma, halkların yakınlaşması, dostluk ve kardeşlik duygularının artarak bölge ve dünya barışına hizmet eden faaliyetler olarak devam edeceğine olan inancım tamdır.
Yakup DELİÖMEROĞLU
Avrasya Yazarlar Birliği
Genel Başkanı
I. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresi
15-16 Aralık
2007 BYOTELL –Kozyatağı İstanbul
Program
15. Aralık 2007 Cumartesi
Avrasya Yazarlar Birliği Genel Merkezi
Ceyhun Atıf Kansu Cad. 45. Sokak No: 13/2 Balgat ANKARA
Tel: 0312 287 80 43 Faks 0312 287 90 73
www.ayb.org.tr bilgi@ayb.org.tr
Açılış Oturumu
Türk Dilinin Değişik Renkleri ile Yayınlanan
EDEBİYAT DERGİLERİ İSTANBUL’da
YAKUP DELİÖMEROĞLU
AVRASYA YAZARLAR BİRLİĞİ GENEL BAŞKANI
Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresi’ne katılmak için uzak yollardan gelen değerli dostlarımıza hoş geldiniz diyerek sözlerime başlamak istiyorum. Türk Dünyasının dört bir yanında yayınlanan saygın edebiyat dergilerinin editörleri, sizler söz sanatının sancaktarları; her birinizin kendi ülkenizden sonra öz vatanınız sayabileceğiniz Türkiye’ye, onun güzel şehri İstanbul’a ve sizlerin varlıkları ile vücut bulan bu tarihi kongremize hoş geldiniz.
Avrasya Yazarlar Birliği tarafından TİKA’nın desteği ile organize edilen I. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresi, bugüne kadar basında yer alan haber ve yorumlarında ve ilgili kamuoyunun değerlendirmelerinde, edebiyatımız için tarihi bir olay olarak yer aldı. Kongrenin buradaki çalışmaları ve arkasından yapacağımız faaliyetlerle, ümit ediyor ve diliyorum ki, hep birlikte, ortak gayretlerimizle gerçekten bu onur verici nitelemeye layık işler başaracağız.
Bugün Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Başkurtistan, Kırım, Makedonya, İran, Irak ve Türkiye olmak üzere 9 ülke yayınlanan 16 saygın, bazılarının yayınlanma tarihleri 80 yılı geçmiş, her biri bir edebiyat çınarı olan seçkin edebiyat dergilerinin genel yayın yönetmenleri bir aradayız. Üzülerek ifade etmeliyim ki, Gagauzya’da Ana Sözü Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Tudor Zanet, geçirdiği trafik kazası nedeniyle bugün aramızda bulunamıyor. Kendisinin sizlere özel selam ve saygıları var. Biz de Kongre adına kendisine geçmiş olsun dileklerimizi yolluyoruz. Yine bu Kongreye katılmayı çok arzu eden Özbekistan’ın asırlık edebiyat dergisi Şark Yıldızı’nın Genel Yayın Yönetmeni İkram Atamurat bey de son anda çıkan mazereti sebebiyle aramızda bulanamadı, onun da sizlere selamları ve kongreye başarı dilekleri var. Dilerim gelecek kongrede hem bugün aramızda bulunmayı planlayıp gelemeyen bu dostlarımız hem de yeni arkadaşlarımızla birlikte oluruz.
Yaşayan edebî hayatın nabzının attığı yerler olan edebiyat dergilerinin bir araya gelmesi ve kendi aralarında işbirliklerinin kurulması Türk halklarının, birbirlerini daha yakından tanımaları bakımından büyük önem arz ettiğiğni düşünüyorum.
Edebi eser, yazıldığı dönemin şahididir. Bir toplumu yakından tanımanın en önemli yollarından birisi de hiç şüphesiz onun edebiyatını bilmekle olur. Günümüzde üretilen edebiyatı tanımak, toplumun bugünkü fikri eğilimlerini, dünyaya nasıl baktıklarını da tanımakla paralel bir hat çizer. Edebiyat dergileri ise bu hattın uç beyleridir. En yeni edebi akımlar buralar da uç verir, hayatı ve dünyayı algılamaya yönelik en yeni fikri akımlar edebiyat dergilerinde boy gösterir. Edebiyat dergilerinin kendi aralarında kurulacakları ilişkiler, yaşayan yazarlarımızın da birbirlerini tanımalarının yolunun açılması demektir. Birbirlerini daha yakından tanıyan toplumların dostlukları da işbirlikleri de daha güçlü olacaktır.
I. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresine 9 ülkeden 17 edebiyat dergisinin genel yayın yönetmenleri katılıyor. Kongreye Azerbaycan’dan “Azerbaycan” dergisi Genel Yayın Yönetmeni İntikam Kasımzade ve “Ulduz” dergisi Genel Yayın Yönetmeni Elçin Hüseyinbeyli, Kazakistan’dan “Ana tili”, Genel Yayın Yönetmeni Maksut Tacimuratov ve “Culdız” dergisinden Beybit Koyshýbayev Başkurtistan’dan “ Ağ İdil” dergisinden Gülnaz Kutueva, Kırım’dan “Yıldız” dergisinden Leniyara Selimova , Makedonya’dan “Köprü” dergisinden Hüsrev Emin, Irak’dan “Kardaşlık” dergisi Genel Yayın Yönetmeni M. Ömer Kazancı, “Işık” dergisinden Şemsettin Kuzeci, İran’dan “Varlık” dergisinden Rıza Heyet, Kırgızistan’dan “Kırgız Edebiyatı” dergisinden Altın-bek İsmailov
Aramızdalar her birini ayrı ayrı selamlıyor hoş geldiniz diyorum.
I. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresine Türkiye’den de seçkin bir katılım gerçekleşiyor. Türk edebiyat dergiciliğinin iki burcu Türk Edebiyatı ve Varlık dergileri de kongrede temsil ediliyor. Varlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Enver Ercan ve Türk Edebiyatı Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Beşir Ayvazoğlu Türkiye’de yayınlanan edebiyat dergilerini temsilen I. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresine katılıyorlar. Yine Türkiye’nin önemli edebiyat dergilerinden “Yağmur” dergisinden Hasan Ahmet Gökçe, “Yüzakı” dergisinden Mehmet Ali Eşmeli, aramızdalar, kendilerine de hoşgeldiniz diyor saygıyla selamlıyorum.
I. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresine, Türk Dünyasının tek ortak edebiyat dergisi olan “Kardeş Kalemler” dergisinden ise Genel Yayın Yönetmeni Ali Akbaş yer alıyor.
I. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresinde eş başkanlıklarını Varlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Yazarlar Sendikası Başkanı Enver Ercan ve Türk Edebiyatı Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Beşir Ayvazoğlu’nun yapacakları “Sanat Ve Kültür İletişiminde Edebiyat Dergilerinin Rolü” konulu panelde AYB Edebiyat Akademisi Başkanı Hüseyin Özbay, Bakşeyiş Asgarov, Lütfü Şahsuvaroğlu, konuşmacı olarak katılacaklar. Edebiyat Dergisi Yayıncılığı ve Problemleri, Edebiyat Dergileri Arasında Uluslararası İşbirliği İmkanları konulu oturumlarla Kongre çalışmaları devam edecek.
Kongremize başarılar diliyor, hepinizi saygı ile selamlıyorum.
Derilelim, Dirilelim
ALİ AKBAŞ
KARDEŞ KALEMLER DERGİSİ
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
TÜRK DÜNYASI EDEBİYAT DERGİLERİ KONGRESİ DAİMİ KOMİTESİ EŞ BAŞKANI
Uzak yakın diyarlardan gelerek kongremizi şereflendiren kıymetli konuklarımız; Türkiye’ye hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Bilindiği gibi, “dergi” derilmek, toplanmak fiilinden türetilmiş bir kelimedir. Biz de bu gün, Kardeş Kalemler dergisi olarak böyle bir kongreyle derilip toplanalım, tanışıp konuşalım, sorunlarımızı tartışalım, yardımlaşalım dedik. Dileğimiz bu buluşmanın verimli geçmesi ve güzel gelişmelere vesile olmasıdır.
Bu güne kadar birçok dergi çalışmasının içinde bulunmuş bir arkadaşınız olarak, şunu iyi biliyorum ki, dergi çıkarmak bir sevdadır; gönül işidir. Define arayıcılığı gibi, avcılık gibi dayanılmaz bir romantizmi vardır. Hem çok zevkli, hem de çok zor ve meşakkâtli bir iştir. Ama her ayın başında, fırından taze çıkmış bir ekmek gibi yeni sayıyı elinize aldığınızda bütün yorgunluğunuz geçer.
İşte Kardeş Kalemler dergisi de böyle bir sevdadan doğdu. Avrasya Yazarlar Birliği’ni kurmak üzere yola çıkan iki arkadaş; yani sayın Genel Başkanımız Yakup Deliömeroğlu ve bendeniz, hemen derneğimizin yayın organı olarak bir de dergi çıkarmaya karar verdik. Kuruluşumuz sanıldığı kadar eski değil. Kardeş Kalemler dergisi, elinizde bulunan 12. sayısıyla daha yeni, bir yaşını dolduruyor. Fakat kısa zamanda Dünyada Türkçe’nin konuşulduğu birçok ülkeye ulaşmış ve oralarda güzel yankılar bırakmıştır. İşte bugün, bu salonda sizleri bir araya getiren bu KONGRE de bu gayretin ürünüdür.
Dergimizin daha ilk sayısının takdim ederken şöyle demişim:
“…..Her dergi mevcut yayın yelpazesi içinde bir boşluğu doldurmak ve yeni bir misyon üstlenmek için çıkar. İşte Kardeş Kalemler de böyle bir ihtiyaçtan doğdu. Yurdumuzda yayınlanan diğer dergiler, genel olarak yurtiçine hitap ederken Kardeş Kalemler, önümüzde bir sihirli sofra gibi açılan bütün Türk dünyasına, yeryüzünde Türkçe’nin konuşulduğu çok geniş bir coğrafyaya seslenecek.
Ayrıca, asırlardır kader birliği ve tatlı bir ünsiyet peyda ettiğimiz Balkanlardan Kafkasya’ya, Cezayir’e,Tunus’a kadar uzanan bir kütür ve gönül havzasına, artık yeni kuşakların unutmaya başladığı Osmanlı coğrafyasına seslenecek ve oralardan yankılar alacaktır.
Bunun için bir hafıza tazelememiz gerekiyor. Kafkasların, yani Kafdağları’nın ardı, bizim için daha düne kadar tam bir masal ülkesiydi. Bizler de oralardan geldiğimiz hâlde kaynağını unutan sular gibi anayurdumuzu unutmuşuz. Günümüzde uzaklara türkü yakan çok az şair ve yazar kalmış. Fakat elbirliğiyle onları da susturmak için ne lâzımsa yapmışız.
Binlerce kilometreyi katederek tekrar doğduğu kaynaklara ulaşan somon balıkları insanoğlundan akıllı mı ne?.. Unuttuğumuz bu diyarlarda, bizimle aynı dilden, aynı dinden ve aynı soydan insanlar yaşıyor. Asırlardır bu kardeşlerimizin çilesine sağır ve duyarsız kalmışız. Oysa onlar bizim kara günümüzde “Uzaktaki Kardeşime!” diye ağıtlar yakmışlar.
Modern edebiyatımızda yazarlarımız, şairlerimiz, ressamlarımız eserlerinde hep başka kültürlerin motiflerini kullanıyorlar. Onların şuuraltını asırlardır başka medeniyetlerin destanlarından, mitolojilerinden alınan misaller ve motifler süslüyor. Promete, Sisifos, Narses, Penelop, Oidipus gibi yüzlerce motif ve kahraman hep Yunan mitolojisinden alınmış. Bizim masallarımız, destanlarımız, menkîbelerimiz, efsanelerimiz yok mu?
Elbette her millet, büyük insanlık ailesinin bir üyesidir; birbirinden alacağı çok şeyler var. Ve içe kapanmak bir ilkelliktir. Bin yıldır yurt edindiğimiz Anadolu’daki eski medeniyetler de bir zenginlik olarak bizim kültür mirasımıza yansıyacaktır. Ama bir tufeyli durumuna düşmemek için bizim de bu ziyafet sofrasına koyacağımız bir şeylerimiz olmalı… Deli Dumrul, Tepegöz, Köroğlu, Keloğlan, Battal Gazi, Küçük Şehzade, Mankurt, Köskaman, Üçler, Yediler, evliya menkıbeleri gibi konular kaç sanatçının eserini süslemiştir bu güne kadar?..
Tam bir hafıza kaybıdır bu; Alev Alatlı’nın deyimiyle bir afazidir… Ama öyle üstünü kapatmakla kaybolmuyor kültür mirası. Behçet Necatiğil’in de belirttiği üzere bir bumerang gibi ne kadar uzağa atarsan at, geri gelip buluyor seni. Yani koca mâzi, eteğimizden çekerek tekrar kendini hatırlatıyor bize.
Mesnevî’siyle dünyayı sarsan Mevlânâ’da, Yunus’ta, Fuzûlî’de, Şeyh Gâlip’te böyle bir acziyet ve kompleks yoktu. İşte bizim örneğimiz daha çok onlar olmalı. İnsan, dünyayı tanımaya önce kendisinden başlar. Eskisi olmayanın yenisi olmaz. Biz de folklorumuzdan ve klasiklerimizden motifler alarak bunları yeni formlar ve yeni bir estetikle tekrar yorumlamalıyız.
Yazmayan kalem, düşünmeyen zihin ve sevmeyen gönül de kullanılmayan aletler gibi paslanır. Gelin yine bir dergi etrafında derilelim, dirilelim.” demişim.
Muhterem arkadaşlar;
Sevgili kalem ve kelâm sahibi dostlar. İstiyoruz ki sık sık bir araya gelelim. Bir araya gelerek konuşalım, tanışalım, yardımlaşalım. Fikirde, sanatta yoğunlaşarak bir estetiği birlikte yoğuralım. Taklide düşmeden, papağanlaşmadan, fakat içe de kapanmadan, özentisiz, samîmî, kendi medeniyetimizin sesi olan içli türküler söyleyelim. Bu yıl, burada birincisini gerçekleştirdiğimiz kardeş dergiler kongresi, her yıl bir başka Türk yurdunda toplanarak devam etsin. Bu etkinliğimizi sanatın çeşitli dallarında düzenleyeceğimiz yarışmalarla ve şiveler arası çevirilerle zenginleştirelim.
Kitaplar da güzeldir ama dergiler daha canlı, daha heyecanlıdır. Okurken adeta nabız atışlarını duyarsınız. Onun için ben, kitapları konserveye, dergileri ise dalından yeni kopmuş bir meyveye, bir çiçeğe benzetiyorum. Ayrıca, birçok kitap, daha doğmadan önce şiir, hikâye, makale olarak dergilerde tefrika edilir. Bu hâliyle dergiler, kitapların da anasıdır. Böylece dergiler, sanat ocağını hep harlı tutarlar. Tarihte birçok siyasî ve edebî akım hep dergi çevrelerinde doğmuştur.
Her ülkenin sosyal ve kültürel hayatında büyük rol oynayan dergiler vardır. Bizde de Servet-i Fünûn, Genç Kalemler, Sebilürreşat, Sırat-i Nüstakim, Dergâh, Kadro, Türk Yurdu, Aydınlık, Varlık, Hisar, Ötüken, Büyük Doğu, Türk Edebiyatı, Diriliş ve Haraket gibi dergiler hemen akla gelenler arasındadır.
Kıymetli düşünürlerimizden Cemil Meriç, dergiler için “Hür tefekkürün kalesi,” diyor bir yazısında. Dergiler; samîmî, sancılı, hummalı bir arayışın sözcüsü olduğunca güzeldir. Nice amatör dergi etrafında toplanan genç kalemler, bir simitle demli çayların içildiği uykusuz gecelerde yapılan sohbetler ve yoğun tartışmalarla, okuyucularından önce kendilerini yetiştirirler.Yarının büyük şairleri, romancıları, hikâyecileri, eleştirmenleri çoğunlukla bunlar arasından doğar.
Evet, sanat dergilerinin en önemli misyonlarından biri de genç kalemlere kucak açmasıdır. Defîne arayıcılığı gibi bir şeydir bu. Dergimize, hiç adı duyulmamış imzalarla gelen her yazı heyecanla okuruz.
Ben burada sizlere, yazı hayatına bizim çıkardığımız Kardeş Kalemler’le başlayan bir sanatçının doğuşunu müjdeleyeceğim. İlk defa yazdığı çok başarılı hikâye ve şiirleriyle bizleri şaşırtan İmdat Avşar’dır bu. Bir volkanın patlaması gibi art arda gönderdiği hikayeler, daha bir ay içinde, bir kitap dolduracak hacme ulaşmıştır. Ne kadar yetenekli olursa olsun, yazmaya başlayan her amatör sanatçı, bir acemilik, bir emekleme, devri yaşar. Ama biz İmdat Avşar’da hiçbir acemilik izine rastlamadık. Yakında, onun hikâyeleri bir kitap hâlinde yayınlandığında sizlerin de bize hak vereceğinizi sanıyorum.
Sayın dergi temsilcileri;
Şuna inanıyorum ki, bu kongre hepimiz için büyük faydalar sağlayacak, dergilerimiz arasındaki haberleşme ve yazı akışı hızlanacaktır. Ben konuşmama burada son verirken daha nice kongrelerde buluşmak üzere hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İNTİKAM KASIMZÂDE
AZERBAYCAN DERGİSİ EDİTÖRÜ
TÜRK DÜNYASI EDEBİYAT DERGİLERİ KONGRESİ DAİMİ KOMİTESİ EŞ BAŞKANI
AZERBAYCAN
Teşekkür edirem dikkatinize garşı. Kimse hele 20. asrın ahırlarında demiş 21. yüzyıl-Türk asrıdır. Türk halklarının asrıdır. Bu bizim asrımızdır. Biz Türkler 21. asra liyakatla kadem koyduk ve bu asırda artık bir öz birliğimiz dünyaya nümayiş ettirmek sizin dilinizce, Türkiye Türklerinin dilince söylesek zorundayız. Bizde bele bir söz yok, ama gözel sözdü burada yerine düştü. Bu kongre umum Türk halklarının kongresinin men bele hesap edirem ki bir devamı olarak kıymetlendirmek olar bu hegigette de beledir. Yakında böyük bir Türk kongresi oldu ve bu kongre ilk defa Baku’de keçirildi. Bizim ülkelerin başçılarının iştirakiyle. Bu kongreden sonra hemen Edebiyat Dergileri Kongresi gerçekleştirildi, men bele hesap edirem ki bu tesadüf değildi. Hem siyasetçiler hem yazarlar biz gözel anlıyoruz ki dünyanın yalnız silahla, zorla eyle siyasetin özüyle de idare et-mirler. Dünyayı evvelden beri idare eden bir kuvvet var o da sözdür, söz sanatıdır. Burada eyleşen yoldaşlar söz sanatının yaranmasına hizmet eden özleri yazar olup olmamalarına asılı olmayarak, men naşirleri de o cerge de hesap edirem. Söz sanatının yaranmasına onun istikametlenmesine hizmet eden adamlarık ve bizim üzerimize böyük bir mesuliyet düşür. Ve biz mes’uliyeti her zaman çalışırık ki kifayet kadar liyaketle yerine getirek. Men size deyimki biz burada yığışanda her-den zennimce keçmişlere de bir seyahat etmek mecburiyetindeyiz. Ona göre ki keçmiş bize çok şey deyir. Yani bugün siz Azerbaycan’ı götürsez veyahut Kırgızları götürsez veya Kazakları ve başka keçmiş Sovyet Birliğinde yaşayan Türk halklarını götürsez, onlar uzun zaman siyasî ve başka iktisadî sıkıntılar içinde yaşamışlar. Bu yüzden biz sözün kıymetini daha artık hissetmişik. Biz o dönemlerde, vahıtlarda anlamıştık ki başka hiçbir çıkış yolumuz yoktu yalnız sözün gücüyle, bediî, edebî sözle halka hakikati az da olsa anlatmak, çattırmak imkanı elde etmiştik ve onu hayata geçirirdik. Bunun üstünde de hatta başımız çok belalar çekmişti. Bugün ise tesevvür edin biz tam bir azad vaziyetteyik, müstakil bir vaziyetteyik ve söz azaldığı bizde var. O kadar bir söz azaldığı ki biz yüksekliğe ögreşmemiş Azeriler belki Kırgızlar da bunu böyle diyer, Kazaklar da, Özbekler de bunu deyerler bizim bu yükseklikten başımız bir kadar herlenmeye başlıyıp. Ona göre ki biz alışmamışık bu kadar azaldığa, ama bu çok gözeldi. Biz uzun yıllar hasret kaldığımız Türk gardaşlarımızla bir yerde el ele verip birlikte edebî sayfalar hazırlıyırıksa bu umum Türk sabahının, umum Türk edebiyatının sabahı hakkında mene eyle gelirki ümitle danışmağa esas verir ve mende bu ümitteyim. Bizim bu kongrenin en böyük güzelliği men dün ilk dakikadan hissettim bu otele gadem goyanlar arasında ve demek olar ki bu resmî hisse olsa bile dün bizim kongremiz başlamış. Dün mübarezeler gedirdi umum Türk dili hakkında mübarizeler gedirdi bu çok böyük bir meseledir. Biz bu konularda değişik platformlarda beyle yerlerde esaslı danışırık, menim de muayyen fikirlerim var. Burası bele gözeldir ki biz burada toplandık, bu kongre baş tuttu men de bu kongreye uğurlar dilirem. Sağolun hammınızı bir de alkışlıyorum.
BEYBİT KOYŞUBAEV
JULDIZ DERGİSİ EDİTÖR YRD
KAZAKİSTAN
Arkadaşlar, Kazak dili Türk dilinin içinde kendi yerinde kalmıştır, kendi dilini korumuştur bu sebepten T.Türkçesi’nden biraz uzaklaşmıştır, anlaşılması biraz zorlaşmıştır. Bugünkü kurultay dolayısıyla hepinizi kutluyorum. Avrasya Yazarlar Birliğinin kurulması çok iyi oldu, bir yıl olmasına rağmen bizim bir birimizle irtibatımızda, alakamızda büyük bir kademe olmuştur, büyük bir adım oluşturmuş. Avrasya Yazarlar Birliği bizim Türk halklarını bir birine yaklaştırmakta ve iletişimimizi güçlendirmektedir sizleri böyle bir birliği kurduğunuz için tebrik ediyorum. Bu kongre kutlu olsun, bizim birlikteliğimizi artırsın. Bizim bir birimizi iyi anlamamız gerek. Biz bağımsızlık için büyük mücadeleler verdik, çok zor durumlar yaşadık. Bağımsızlığa ulaşmamız kolay olmadı. Avrasya Yazarlar Birliği çok güzel bir kitap yayınlamış. Çin’den Kazakistan’a gelen Kazak yazarı Jaksılık Samiytuulı’nın kaleme aldığı Osman Batır’ın mücadelesini anlatan Kaharlı Altay romanını yayınlamıştır. Bu büyük bir adımdır. Bunu jalgastırabersek diye düşünüyorum. Kazaklar Rus hakimiyeti altında yaşarken iki üç asır boyunca birçok defa isyan etmişler, 300’den fazla mücadele, ayaklanma gerçekleşmiştir. Bizim kahramanlarımız da bu tarihi anlatan yazarlarımız da çoktur. İnşallah bu kitaplar yayınlanacaktır. Avrasya Yazarlar Birliği bu kitapları bir birimizin lehçesine aktarmakta, tanıtmakta esası teşkil edecektir. Çalışmaya yeni başlayan Avrasya Yazarlar Birliği bizim bir birimizi anlamamızda, lehçelerimizi anlamamızda bir köprüdür, Kırımlı İsmail Gaspıralının da tecrübesiyle ortak dil meselesine eğilmemiz, üzerinde durmamız gerektiğini düşünüyorum. Bir birimizi kolay anlamamız için, İsmail Gaspıralının gösterdiği yolla ortak dil meselesini halletsek diye düşünüyorum. Bizim aydınlarımız ortak dil meselesi üzerinde çok durmuşlardır. Şu anda salonda bulunan akademisyen Abdulvahap Kara isimli kardeşimiz, “Mustafa Çokay’ın Hayatı ve Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin Bağımsızlığı Yolundaki Mücadelesi” üzerine çalışma yapmıştır. Mustafa Çokay Türki Tilde, Çağatayca dergi çıkarmıştır. Ortak dil diyoruz, Kazak, Özbek ilahir bir birimizi anlıyorduk bu dille. Biz bu meseleyi yeniden gündemimize getirelim. Bu size Avrasya Yazarlar Birliğine, Türk Dünyasına büyük bir meseledir. Bir olalım, aman olalım, birliğimiz güçlensin teşekkür ederim.
LENİYARA SELİMOVA
YILDIZ DERGİSİ EDİTÖR YRD
KIRIM
Çok sağolun. Yıldız Dergisi Kırım Türkçesiyle 1976’da çıkmaya başlayan bir dergidir. Bu dergi yok edilmeye çalışılan Kırım Türkleri için bir can simidiydi. Bizim halkımız, edebiyatımız, dilimiz için, halk arasında bir birlik oluşturan, halkımız yaşıyoruz hayattayız dilimiz hayatta yaşıyor dedirten, Türküz ve hâlâ hayattayız duygusunu yaşatan bir dergiydi ve hâlâ öyle. Türk dünyasındaki dergiler arasında böyle özel bir misyonu yüklenmiş tek dergi belki de bizim Yıldızımız. Burada bulunduğumuz için tarihimizden bugünkü durumumuzdan bize söz etmeye fırsat verdiğiniz için çok mutluyuz. Bizim kendi aramızda gerçekten de irtibatımız eksik. Ortak dergi olarak ben Kardeş Kalemleri kabul ediyorum. İnternette ortak bir portalının oluşturulması gerekiyor. Hem her bir dergimiz orda olsun ayrı bir pencere olarak bu şekilde bir birimizi okuyabiliriz bence.
Kırım Türkçesine daha çok bize yakın olan Kıpçak lehçelerinden Kırgızca, Kazakca, Özbekce, Kazan Tatarcası, Başkurtca, Nogayca’dan çeviriler yapıyoruz, eserleri yayınlıyoruz, bizim öyle bir bölümümüz var. Bu şekilde kardeş edebiyatlarla ilgimiz var.
Yıldız dergisinde biz sırf T.Türkçesi’yle, Kazan Tatarcası’yla, Karaimce’yle makaleler de yayınlıyoruz. Birkaç gündür burada arkadaşlarla görüşüyoruz.Böyle bir kongre olduğu için toplandığımız için ben çok seviniyorum Teşekkür ederim şimdilik bu kadar.
MEHMET RIZA HEYET
VARLIK DERGİSİ EDİTÖR YRD
İRAN
Sağolun, öncelikle İran’da yaşayan 35 milyon Türkün selamını iletmek istiyorum. Avrasya Yazarlar Birliğine, Kardeş Kalemler Dergisinin kıymetli yöneticilerine, yazarlarına böyle güzel tarihi bir kongreyi düzenledikleri için de ayrıca teşekkür ediyorum. Tarihî diyorum, çünkü Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresinin birincisi sayılır bu. Bunun İstanbul’da yapılmış olması da ayrıca bir değer katıyor. Bildiğiniz gibi İran’da 1925’ten sonra Rıza Şahın hakimiyeti geldiği tarihten beri Türkçe yasaklanmış. İran nüfusunun yarısını oluşturmalarına rağmen Türkçe 80 yıl yasak olmuş. İslam devrinden sonra verilen nisbî özgürlükten faydalanarak yazarlarımız başta Doktor Cevat Heyet Bey olmak üzere bu durumdan faydalanarak Varlık Dergisini yayınlamaya başladılar. Varlık adının da seçilmesinin sebebi şuydu, çünkü Şah zamanında İran’da Türklerin varlığı inkar ediliyordu. Onun için Varlık adını seçtiler. Biz varız, var olacağız, var olmaya da devam edeceğiz. Ve öyle de oldu Varlık Dergisi 29 yıldır muntazam şekilde yayınlanıyor. Varlık Dergisinin esas hedefi İran’daki Türklere millî şuur vermek. Onları geçmişleriyle, tarihleriyle, edebiyatlarıyla tanıştırmak, ikinci bir hedefi diğer Türk kardeşleriyle bağlarını pekiştirmek, kopmuş olan ilişkilerini yeniden kurmak özellikle de Azerbaycanla Türkiyeyle Orta Asyadaki Türklerle yakın bir dilsel edebî kültürel bir ilişki kurmaktı. Bu yüzden Varlık Dergisinin Türkçesi Azerbaycandan çok ortak bir Türkçeye yönelik bir dildir. Azerbaycan Türkçesi temel alınmıştır diğer Türklerin de anlayacağı kelimeler kullanılmıştır, mesela güzel kelimesi var gökçek kelimesi var, geşeng kelimesi var, bunların içinden güzel kelimesi daha çok kullanılmıştır ki Türkiye Türkleri de, Azerbaycan Türkleri de bunları anlayabilsinler. Varlık Dergisi ilk zamanlarda aylık çıkıyordu, ama şimdi bildiğiniz gibi bazı problemler var. Hem ekonomik problemler var hem diğer problemler var onun için üç ayda bir çıkıyor Varlık Dergisi. Ama Varlık sayesinde şimdi elliye yakın dergi İran’da yayınlanıyor. Yeni nesilin yeni kuşağın Varlık’tan görerek Azerbaycan Türkçesini oradan öğrenerek elliye yakın dergi yayınlanıyor. Aynı çizgide hareket ediyorlar. Tercüman Gazetesinin İsmail Gaspıralı Beyin yolunu devam ediyorlar. Ortak Türkçeye doğru hareket ediyorlar. Onun için böyle bir kongrenin yapılmış olması çok önemlidir, buradan çıkan sonuçları mümkün olduğu kadar biz Varlık Dergisinde uygulamaya çalışacağız. Böyle bir kongrenin yapıldığı haberini duyunca orda herkes çok mutlu olacaktır bundan eminim, tekrar teşekkür ediyorum sağolun.
HÜSREV EMİN
KÖPRÜ DERGİSİ
MAKEDONYA
Değerli başkanım, değerli hocalarım aranızda en genç olarak bulunmaktan hem heyecanlı hem de mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Özellikle bize göre hâlâ öğrenci yaşımızda öğrenciliğimizin devam ettiği dönemde de dergiciliğin bir okul bir mektep rolünü üstlenmesi, bizim için ayrı bir ehemmiyet taşıyor. Köprü Dergisi bugün itibariyle 5. yılını doldurmuş bulunuyor; Dergimiz 2002 yılından beri çıkıyor. Ve biz üniversite bitirmiş gibi bir üniversiteden daha mezun olmuş gibi kendimizi hissediyoruz. Genelde gençlerin oluşturduğu bir edebiyat sevdalıları fakat hâlâ kendimizi öğrenci olarak saymamız daha doğrusu hocalarımızın böyle güzide kalemlerimizin yanında daha çok şeyleri öğreneceğimizi düşünüyoruz. Ayrıca Köprü Dergisi olarak bu toplantı da bizleri de iştirâbe layık gördükleri için Avrasya Yazarlar Birliğine ve değerli başkanı Yakup Deliömeroğlu’na teşekkür ediyoruz. İnşallah biz Köprü Dergisi olarak Türk Dünyasından gelen diğer kardeşlerimizin ağabeylerimizin de dediği gibi sadece bir dergi ve yazı değil ordaki Türklerin millî ve manevî değerlerini koruma noktasında ayakta tutma ve geliştirme hususunda ciddî adımlar atmışoluruz. Ve hele hele bu derginin yöneticilerinin de aynı zamanda genç kuşaktan olması bizim için uzun vadede bir potansiyel oluşturduğunu düşünüyorum. Köprü Dergisi’nin kadrosunu oluşturan yüksek lisans ve doktora öğrencileri olarak bizler burada değerli hocalarımızdan, ağabeylerimizden daha nice bilgiler, tecrübeler edineceğimizi düşünüyoruz. Bizi davet ettiğiniz için tekrar Avrasya Yazarlar Birliği’ne ve başkanına teşekkür ediyorum. Sizlerden çok şey öğreneceğiz inşallah memleketi Üsküp olan Yahya Kemal Beyatlı’nın ruhuna da yakın bir ruh da devam etmeyi düşünüyoruz. Teşekkür ederim.
MEHMET ALİ EŞMELİ
YÜZAKI DERGİSİ
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
TÜRKİYE
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Avrasya Yazarlar Birliği’nin bu güzel organizesi gerçekten çok önemli diye düşünüyorum. Yazmış olduğum bir şiirde kullanmış olduğum bir vurgu var:
“İftihar et düne baktıkça, fakat şimdiyi gör
Yine tarih yazacak bir hünerin var mı gönül”
Diye bir soru soruyorum kendi kendime. Ve biz bu sorunun ardından yola çıktık Yüz akı olarak.Avrasya Yazarlar Birliğinin de bu muhtevada yapmış olduğu bu çalışmanın önemli olduğunu, hakikaten biraz önce arkadaşlarımızın da ifade ettiği gibi tarihi olduğunu düşünüyorum. Tarihî çünkü söz hakikaten de bütün insanlığın gidişatını geçmiş olduğu gibi İntikam Beyin de vurguladığı üzere tamamıyla şekillendiriyor. Bu noktada söz bütün varlığın, kainatın bizim milletlerin yaratılmasında her şeyde bir öz olduğu için yani Cenab-ı Hak bir kün bir hece, tek hecelik bir kelime, bir kün emriyle bütün âlemleri yaratmış, o bakımdan sözün içerisinde böyle bir yaratıcı nasip var, o nasiple buluşan kendisini o nasiple çok iyi yoğuran gönüller kalem oynattıkları ölçü de gerçekten toplumları kuran oluşturan bir yapısı var dergiciliğin. Bu nokta da hakikaten tarihe bakıyorsunuz bir dergi bir hususta bir fikri bir davayı kendisine dert edinmiş yirmi yıl sonra bakıyorsunuz, toplum o derginin yirmi yıl önce atmış olduğu tohumlarla yoğrulmuş şekillenmiş. Müspet olsun veya menfi her iki alanda da bunu görmek mümkün dolayısıyla sizlerin ve bizlerin yapmış olduğu bu çalışmaların temelinde böyle bir nokta mevcut olduğu için, inşallah gelecek yıllara uzun yıllara bu çalışmalara güzel bir mühür vuracaktır, diye düşünüyorum. Hepinize tekrar saygılarımızı arz ediyoruz.
ENVER ERCAN
VARLIK DERGİSİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ VE YAZARLAR SENDİKASI GENEL BAŞKANI
TÜRKİYE
Efendim merhaba hepinize ve kendime hoş geldiniz diyorum. Böyle bir programın olacağını değerli kardeşimiz Avrasya Yazarlar Birliği başkanı bana ilettiğinde seve seve katılacağımı söyledim. Benim internet ortamından kaynaklanan bazı problemler olduğu için programı dün görebildim. Hemen sabah sabah koştum. Çünkü sizle olmak bana onur verecekti. Bunu protokol konuşması olarak da kabul etmeyin lütfen. Çünkü dergiciliğin ne kadar meşakkatli bir iş olduğunu biliyorum ve sizin gibi merkezin nispeten dışında ülkelerde, toplumlarda çıkan dergilerin çok daha fazla sıkıntıları oldu. Ben Varlık Dergisinin Genel Yayın Yönetmeniyim, Varlık Dergisi bildiğiniz gibi 75 yıldır kesintisiz çıkan bir dergi 2. Dünya Savaşında Yaşar Nabi Nayır askerdeymiş çadırda devam ettirmiş kesinti vermemek için. Enteresan inatçı bir adam. Çok saygı duyduğumda bir adam, kendisiyle tanışamadım. Balkanlara ve Türk Dünyasına özel bir ilgisi olan biri Yaşar Nabi Nayır. O geleneği elimizden geldiği kadar sürdürmeye çalışıyoruz, çalışacağız tabii. Ben onun dışında burada Türkiye Yazarlar Sendikası başkanıyım aynı zamanda yani iki dönemdir ben yapıyorum o görevi. Başka dergiler de çıkarıyorum adreslerinizi alırsam onları da sizlere ulaştırmak isterim. Mesela Eşik Cini diye bir öykü dergisi çıkarıyorum. Siyahi diye politik biraz anarşist bir dergi çıkarıyorum ve Yasak Meyve diye bir şiir dergisi çıkarıyorum bir beş yıl oldu nerdeyse. Yani ben istiyorum ki batıyla olan ilişkiler gibi ki onları da sonra konuşma sırasında iletmeye çalışacağım. Elimdeki bilgileri sizinle paylaşacağım. Türk Dünyası içinde de dergiler böyle bir iletişim ağı kursun ve bu gelişirse bir takım kongrelerde, sempozyumlarda alınan sonuç bildirgelerinde kalmaz yapacağımız işler. Çünkü şimdiye kadar ben birçok kongreye katıldım, çok parlak sonuç bildirgeleri yayınlanıyor sadece edebiyat dergileriyle ilgili değil yazarlarla ilgili. Yurt dışında da karşılaşıyorum bununla fakat o pratikte bir eyleme dönüşmedikçe güzel satırlar olarak kalıyor. İnşallah bugün yapacağımız kongreden sonra yeni bir adım atarız. Türk Dünyasında çıkan dergiler arasında hiç değilse. Bu da çok güzel sonuçlar doğurur diye umuyorum. Teşekkür ediyorum, sağolun.
GÜLNAZ KUTUEVA
AGİDEL DERGİSİ EDİTÖR YRD
BAŞKURDİSTAN
Sevgili kardeşlerim, Başkurdistan’dan sizlere çok selam getirdim. Başkurdistan’daki kardeşleriniz burada bulunmamızdan dolayı çok mutlu olmuşlardır. Bilmem Mustay Kerim zamanında birlikte yaşadığımız zamanlardaki eserlerimizi, Türk Dünyasının eserlerini Dostluk Köprüleri adlı bölümümüzde yayınlamaya çalışıyoruz. Türk Dünyasının eserlerinin çıkarmaya birlikte çalışacağız. Dergimiz edebî bir dergidir. Dergimiz de ülkemizin önde gelen yazarları yazılarını yayınlamaktadırlar. Daha önce herhangi bir yerde yayınlanmış olan yazıları dergimiz yayınlamamaktadır, bu dergimizin prensibidir. Genç kalemler gibi yazı başlıklarımız var. Dergimizin bu bölümünde genç yazarlara yazılarını yayınlatma imkanı veriyoruz. Dergimizin içinde “Umutlu Kalemler” ve “Irmaklar” ismiyle iki seri bölümümüz var. “Umutlu Kalemler” bölümünde edebî tenkit, makaleler yayınlanıyor. Yine bu bölümde yazmaya yeni başlamış genç yazarlarımızı takdim ediyorlar, değerlendiriyorlar. “Irmaklar” bölümünde de umut veren genç şairlerin şiirlerine yer veriyorlar. Yine dergimizde “Edebî Miras” diye bir yazı bölümümüz var. Bu bölümde klasik ama hiç yayınlanmamış tarihî parçalara yer veriyorlar. “Dünya Edebiyatı” diye bir bölümümüz var. Bu bölümde hem Doğu hem de Batı edebiyatlarından örnekler Başkırtcaya tercüme edilerek yayınlanıyor. “Dostluk Köprüleri” diye bir bölümümüz daha var bu bölümde de kardeş edebiyatlardan edebî türler Başkırtcaya aktarılarak yayınlanmaktadır.
Biz bu kongrenin yapılmasını, bizim davet edilmemizi şadlıkla kabul ettik, çok sevindik. Bu kongre kardeşlerimizin edebî, medenî hayatını yakından tanımaya imkan verecektir. Bu bizim halkımızın da edebiyatını, fikirlerini, medeniyetin; zenginleştirir diye düşünüyorum. Çok teşekkür ederim.
MEHMET ÖMER KAZANCI
KARDAŞLIK DERGİSİ EDİTÖRÜ
IRAK
İyi vakitler değerli arkadaşlar. Kendi adıma, Irak’ta yaşayan bütün Türkmen kardeşlerinizin adına hepinizi sevgiyle, saygıyla, hürmetle içten esenlikle selamlıyorum. Ve bütün Irak Türklerlerinin selamlarını iletmek istiyorum her şeyden önce. Değerli arkadaşlar Türk Dünyasına mensup ülkelerle, topluluklar arasında duygu ve düşünce birliğine varmak gerçek gönül köprüleri kurmak, gerçek kardaşlık bağlantıları güçlendirmek, kültür alanlarında işbirliğine kavuşmak amacıyla düzenlenen Türk Dünyası Edebiyat Dergileri adı altında yapılan bu faaliyetin çok önemli olduğuna inanıyorum. Türk milletinin bölünerek ister devletler halinde, ister topluluklar halinde ayrı ayrı sınırlar içerisinde yaşamaya mahkum edilmesi bu milletin giderek yalnız ekonomik, politik açılardan değil bir de dil ve kültür bakımından birkaç millete parçalanma ihtimalini ortaya koymaktadır. Bu ihtimal iki esas noktadan kaynaklanmaktadır biri haritalar üstünde şöyle hafif bir kırmızı çizgi olarak görülen sınırların günden güne topraklar üstünde kalın ve geçilmez bir duvar haline dönüşmesi, ikincisi ise yaşadığımız dünyaya hakim olan tek süper gücün kendi çıkarlarına göre dünya haritasını değiştirerek Kerküklülerin tabiriyle bu haritaları milletlere topuzum hakkı kabul ettirmesidir. Buradan bu milletlerin aydınları, bizim milletimizin aydınları, edebiyatçıları bu ihtimali önlemek için nelerin yapılmasını düşünmeli? İşte Avrasya Yazarlar Birliği arkadaşlar bu yolda öncülüğü yapmıştır ve herkesten önce düşünmeye başlamıştır. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri yayın yönetmenlerini bu çok olumlu saydığım toplantıya davet etmiştir. Sağolsun Avrasya Yazarlar Birliğinde çalışan kardeşlerimiz biz Irak Türkmenlerini de unutmamış, Irak Türkmenlerini de bu toplantıya davet etmiştir. Değerli arkadaşlar, Irak Türkmenlerinin birçok gazete ve dergileri çıkarılmaktadır fakat bunların en önemlisi 1961’den bugüne kadar devam etmekte olan bir “Kardaşlık” Dergisi vardır, ama bu yalnız bir dergi değildir, bu Türkmenleri bir araya toplayan, Türkmenlerin yetişmesine çalışan; Türkmenlerin arasından çok büyük seviyeli, kaliteli edebiyat ürünleri ortaya koyan yazarlar yetiştirmiş bir ocaktır. Bu derginin çok dertleri vardır. 1961’den bugüne kadar devam etmektedir. Yoluna hem de ısrarla devam etmektedir birkaç defa durdurulmuştur, birkaç defa kapatılmıştır ama bugüne kadar yoluna devam etmektedir bu derginin çok dertleri vardır. Bugünkü toplantımızda mademki Türk Dünyası edebiyat dergilerinin dertlerinden konuşuyoruz. Bu derginin de dertlerinden size konuşacağım, sizlere bazı şeyler anlatacağım. Umarım ki bu toplantılardan bazı öneriler bazı önemli meseleleri ortaya koyarız ve Türk dünyasını birleştirme yolunda ilk adımı Türk dünyası edebiyat dergileri atmış olacaktır inşallah. Hepinize beni dikkatle dinlediğiniz için çok teşekkürler ve tekrar Avrasya Yazarlar Birliğine sonsuz teşekkürler.
ELÇİN HÜSEYİNBEYLİ
ULDUZ DERGİSİ EDİTÖRÜ
AZERBAYCAN
Sağolun teşekkür edirem men de hepinizi selamlıyorum. Çok önemli bir tedbirdi, Avrasya Yazarlar Birliği değerli gardaşlarımız düzenlemişler. Öyle hesap edirem ki Türkiye’de yaşayan Türk gardaşlarımız uzun müddetten beri müstakil devletçiliğe malik olduklarına göre bu birinciliği koruyup saklamalıdırlar ve yeni müstakilliğe kavuşan diğer Türk cumhuriyetlerini de, müstakilliğe kavuşmak üzere olan diğer Türkleri de bu cür tedbirlerde iştirakinde daha faal olmalıdırlar. Artık bu faallik nazara çarpır ve birinci kongrenin de düzenlenmesi bunun bariz numunelerinden birisidir. Men düşünürem ki bizim kongremiz tekçe değerli fikirler ortaya koymakla sergilemekle yok, konkret kararlar kabul edip onu hayata geçirmekle yadda kalacak ve bizde onun içinde daha fazla iştirak eyleyeceğiz. Her hâl u kârda bunun devamlı olması bizim yüreğimizcedi. O projeler ki Avrasya Yazarlar Birliği ortaya koyuyor Azerbaycan Dergisiyle bağlı ve diğer dergilerle de bağlı bu proektler hayata geçirilecek. Ancak eyle özü özlüğünde de men eyle hesap edirem ki dergiler muhtelif Türk edebiyatının temsilcilerini de özleri de heç bir proekt olmadan hayata geçirmelidirler teşebbüste bulunmalıdırlar. Biz de zaman zaman olur yani Güney Azerbaycan’dan hem Türkiyenin özünden konuklar kabul ediyoruz, sohbetler derc oluyor hem de numuneler derc ediyoruz. Bunların adını saymak istemiyorum çok uzun zaman alır. Hepinize de bu kongrede değerli ve gözel hatıralarla vatanınıza dönmenizi Türk arkadaşlarımızın da bu teessüratlardan yararlanarak sıradaki proektleri ortaya koymalarını arzuluyorum sağolun.
ŞEMSETTİN KÜZECİ
IŞIK DERGİSİ
IRAK
Sayın başkanımız, değerli misafirlerimiz öncelikle Irak Türkmenlerini temsilen değerli ağabeyimiz Prof. Dr. Mehmet Ömer Kazancı Bağdat’tan gelerek Irak Türkmen edebiyatı dergilerini temsilen güzel bir konuşma yaptı, benim bu konuşmadan sonra herhangi bir söz söylemem söz konusu değil ancak Avrasya Yazarlar Birliği olarak 1. Türk Dünyası Edebiyat dergileri kongresini yapmakta, büyük başarılara imza atacağımızı inanıyorum. Bundan sonra Türk dünyası arasında iletişimi, edebiyatı, kültürü, sanatı birleştirme konusunda hızlı adımlar atacağımıza inanıyoruz. Geçen hafta biz Azerbaycandaydık değerli Anar muallim ve bugün burada Elçin muallim ve İntikam hocamız ve diğer ağabeyimizin konuşması gerçekten de Türk Dünyasını bir birine bağlayan büyük köprü oluşturmuştur. Bu gibi çalışmalar Avrasya Yazarlar Birliğinin çatısı altında her ne kadar zenginleşirse, Türk Dünyası edebiyatı da zenginleşir. Öğleden sonraki çalışmalarımızda Kerkük’te Türk Dünyasında özellikle de 2003 tarihinden sonra da Irak’ta birçok edebiyat dergisi yayına başlamıştır. Onların sıkıntılarını Türk Dünyasıyla beraber bir arada konuşacağız. Bu da ordaki insanlarımıza eminim ki böyük bir moral olacaktır. Ben hepinize tekrar teşekkür ediyorum. İnşallah çalışmalarımız iyi bir şekilde devam eder. Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum çok sağolun.
ALTINBEK İSMAİLOV
KIRGIZ ADABİYATI
KIRGIZİSTAN
Teşekkür ederim hocam. Ben sözüme Kırgızca bir şiirle başlamak istiyorum Türkçe okuyacaktım ama çevirince tadı gidecek o yüzden Kırgızca okuyup Sonra Türkçe konuşmak istiyorum eğer izin verirseniz. Tarih isimli şiir:
Tarıh menen tagdırdı kesseng bolot
Tarıh menen taştı da ezseng bolot
Tarıhsız kalk taptakır tamırsız kalk
Tarıhsız kalk cer menen ceksen bolot
Tarıh degen tıyın emes sandıkta cata bergen
Tarıh degen buyum emes körüngöngö satıbergen
Tarıh degen töö emes buylalagang çagınga basa bergen
Değerli konuklar, elbette bizi buraya Avrasya Yazarlar Birliği davet etti. Burada ortak Türk yazı dili, ortak Türk edebiyatı ve ortak Türk dergileri üzerine yoğunlaşacağız; elbette İsmail Gaspıralı’nın dediği gibi dilde, işte, fikirde birlik olacak. Hepimiz bu dergilerden bir birimizin ortak eserlerimizi okuyacağız. Kırgız edebiyatı, Kazak edebiyatı ve Türk edebiyatı hakkında genel bilgilere sahip olacağız. Bundan sonra hepinize başarılar dilerim bu Türk dünyası edebiyat dergilerinin ilk kongresi, ileride böyle kongreler düzenlenecek ama bizim başımızı önceden söylediğim gibi sadece kongreler değil ortak yazı dilimiz ortak edebiyatımız ortak kültürümüz medeniyetimiz tarihimiz birleştirecek. Yani aynı soydan aynı kökten geldiği, Kırgızların dediği gibi Türk atanın baldarın ortak yazı dilimiz, ortak edebiyatımız ve ortak dergilerimiz birleştirecektir. Hepinizi saygıyla selamlıyor başarılar diliyorum.
Açılış Paneli
BEŞİR AYVAZOĞLU
TÜRK EDEBİYATI DERGİSİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ
TÜRKİYE
Bu kongrede konuşulanları, burada varılan sonuçları, dostlarımız kendi memleketlerine götürecekler ve orada dergilerinde yayınlayarak bütün Türk Dünyasına duyuracaklar. Bu toplantıda alınacak sonuçlar, bu kongrenin amacı olan Türk Dünyası arasındaki iletişimi artırmayı, güçlendirmeyi Türk Dünyası Edebiyat Dergileri vasıtasıyla arzu edildiği şekilde temin edeceğini ümit ediyorum. Protokol konuşmalarında Enver Ercan’ın da söylediği gibi edebiyat dergiciliği aslında çok çileli bir iş. Bu çileyi, bu tecrübeyi çok iyi bildiğim, derinden bütün acılarıyla yaşadığım için salonumuzda hazırda bulunan edebiyat dergisi yönetmenlerinin hepsini birer kahraman olarak görüyorum. Sadece bizde değil bütün dünyada bu küreselleşme dediğimiz şey asıl manasında kültürü ve edebiyatı galiba büyük bir hızla hayatımızın dışına itiyor. Ama bundan yılgınlık duymamak, mümkün olduğu kadar ayak diremek lazımdır. Belki temayül böyle gitmez bir gün insanlar tekrar insanlık birikiminin o büyük macerasına yeniden ihtiyaç duyar ve yeniden kültürün değer kazandığı bir döneme gireriz. Yani varlığımızı, kültürümüzü, edebiyatımızı ayak direyerek en üst seviyede savunmak ve geleceğe aktarmak için gayret göstermek mecburiyetindeyiz. Başka bir seçeneğimiz olmadığı için dergi editörlerine kahraman diyorum. Bu manada kahraman olunduğu gibi bir de edebiyatın, kültürün bu kadar büyük bir ilgisizlikle karşılanması dolayısıyla gerek dergiyi çıkaran kurumların gerekse dergiyi yönetenlerin yaşadıkları sıkıntılar açısından da kahraman diyorum. Dergi çıkaran arkadaşlarımız ne demek istediğimi zannediyorum çok iyi anlıyorlar. Bugün de dün olduğu gibi dergiciliğin misyonu son derece önemlidir. Protokol konuşmalarında görüşlerini açıklayan dergi yöneticisi arkadaşların anlattıklarından benim anladığım, dergi bir ülkenin durumuna göre farklı misyonlar kazanabiliyor. Belki daha genişletmek lazım edebiyat dergisi demeyelim buna, hani Cemil Meriç hür tefekkürün kalesidir diyordu, hakikaten dergi her zaman her hal u karda gizli veya açık hür tefekkürün kalesi olmuştur. Mesela Bağdat’tan gelen dostumuz, Kırım’dan gelen hanımefendi adeta oralarda Türk kimliğini ayakta tutmak için dört elle sarıldıkları birer misyon vasıtasından söz ettiler.Yani Kerkük’te, Bağdat’ta, Kırım’da çıkan hatta bir zamanlar Azerbaycan’da, Özbekistan’da, Kırgızistan’da çıkan dergiler kültüre ve tarihe tutunarak bir toplumun kimliğini ayakta tutan misyon dergileri olarak vazife görmüşler, bu çok önemli bir şeydir. Baskılar ortadan kalktıktan sonra Azerbaycan’daki dergilerin yaşadığı gibi, Azerbaycan’dan gelen dostumuzun anlattığı gibi birden bire dergilerin sayısında bir patlama yaşanıyor, aynen bizim İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra yaşanan büyük patlama gibi. Patlama derken, Meşrutiyet ilan edilir edilmez birden bire pıtrak gibi mizah dergileri, edebiyat dergileri, bilim dergileri yüzlerce dergi çıktı. Demek ki o baskı altında insanların söyleyecekleri birikiyor. Tabii sonraları bu bir çeşit anarşiye dönüşüyor. Hürriyet ortamında herkesin fikrini söyleme heyecanı zamanla diniyor ve belli düşünce akımlarının dergileri öne çıkmaya başlıyor. Meşrutiyetten sonra yüzlerce dergi çıkmıştır dedim, dikkatinizi çekmiştir; ama o tarihten sonra üç ana düşünceyi temsil eden dergiler uzun ömürlü oldu. Batıcılığın dergisi olan “İctihat” Dergisi, Türkçülerin dergisi olan “Türk Yurdu” dergisi, İslamcıların Dergisi olan “Sebilürreşad” Dergisi. Bugün, bu dergilerin farklılaşarak çeşitlenerek uzantıları yaşıyor. Hakikaten hürriyet ortamının olduğu ülkelerde daima söyleyecek farklı şeyleri olan küçük ve büyük gruplar olabiliyor. Söyleyecek farklı bir şeyi olan üç kişi bir araya geliyorlar, bir dergi çıkarıveriyorlar. Belki söyleyecekleri üç sayılıktır, beş sayılıktır ama onu söylüyorlar ve dergi üç-beş sayıdan sonra çıkmıyor. Bunun söylenmesi de çok önemli gibi geliyor bana. Derginin bu manada tefekkürün çeşitlenmesi, itirazların rahatlıkla seslendirilmesi, farklı fikirlerin ortaya konulması açısından da son derece önemli bir misyon icra ettiğini düşünüyorum. Ama bazı dergiler var ki hakikaten onlar ana eğilimleri temsil ediyor mesela benim şu anda Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığım Türk Edebiyatı Dergisi bir ana çizginin dergisidir. Mesela, Varlık Dergisi başka bir ana düşüncenin çizgisidir. Dikkatinizi çekmiştir bu dergiler uzun ömürlüdür. Varlık ilk sayısını 1933 yılında neşretmiştir değil mi?
Evet, 1933 yılından beri sürekli çıkıyor. Varlık Dergisi yaklaşık1100 küsür sayısını çıkarttı, 1200’e yaklaştı. Türk Edebiyatı dergisi 1971 yılından beri çıkıyor, 410. sayıyı yayınladı 411’inci sayıyı hazırlıyoruz, Ocak ayında çıkaracağız inşallah. Aslında bunlar misyon dergileridir, avangart olamazlar, oturmuş, durmuş edebiyatı ve kültürü temsil ederler. Bunların yanında bunlara itiraz eden, bunların sınırlarına nüfuz edemeyen gençler de itirazlarını seslendirmek için edebiyat dergileri çıkarırlar. Bunlar edebi hayata canlılılık kazandırır. Bu edebiyat dergilerinin taşrada da benzerleri vardır, edebiyat dergileri her biri bir ocaktır. O edebiyat dergilerinden sivrilen bazı isimler yavaş yavaş bu büyük ana düşünce damarlarını temsil eden dergilere girmeye başlarlar. Dergiler hakikaten fikrin, düşüncenin, edebiyatın ocağıdır. Orda edebiyatçı yetişir, şair, romancı yetişir, eleştirmen yetişir. Ama tabii bu dergilerden öne çıkan isimler olur. Geriye doğru dergilere baktığınız zaman binlerce isim görürsünüz, demek ki edebiyat dergileri aynı zamanda bir çeşit elek vazifesi görüyor, yani eleyerek geleceğe kalabilecek isimleri ön plana çıkarıyor. Dergi eleğinden geçmeden ön plana çıkmak biraz zor gibi geliyor bana. Dergilerin bu misyonunu iyi kullanarak Türk Dünyası’nda çıkan dergiler arasında bu manada iletişimi iyi sağlamak, haberleştirmeyi gerçekleştirmenin önemini ve bunun çok zor bir şey olduğunu biliyorum. Çok zor şartlarda çıkan dergilerin bunu yapması zor, o halde bunu bir müessesenin yapması lazım. Avrasya Yazarlar Birliği buna talip olmuş görünüyor. Umarım bizim tek tek dergiler olarak yapamayacağımız bu büyük işi, Avrasya Yazarlar Birliği asıl manasında bir kurum haline, bir merkez haline gelerek sağlar. Bir iletişim ağı kurar. Biz Avrasya Yazarlar Birliği odağında bütün Türk Dünyasının edebiyat dergileriyle iletişim kurup bilgi, yazı, hikâye, şiir alışverişinde bulunabiliriz. Yani bunu bir kurumun, bir ekibin kolaylaştırması lazım, bunun başka bir yolu yok gibi geliyor. Ben sözü uzattım. Sözü eş başkan Varlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Enver Ercan’a bırakıyorum.
ENVER ERCAN
VARLIK DERGİSİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ
TÜRKİYE
Beşir Ağabey Türkiye’de dergiciliğin, dergilerin varoluş sebepleri, hayatlarını ve serüvenlerini özetleyerek anlattı. Söylediklerine aynen ben de katılıyorum. Ben onun söylediklerine küçük birkaç ekleme yapmak istiyorum. Evet dergiler dediğiniz gibi edebiyatın, kültürün, san’atın cıvıl cıvıl olduğu yayınlardır; Cemal Süreyya, derginin ve gazetenin ilk sayfasının lunapark gibi olmasını yani öyle şenlikli, insanların sıkılmadan okuyabileceği, izleyebileceği bir yapıda olmasını isterdi. Dergilerin işi kendisini beğeniyle okutmak olmalıdır. Varlık dergisi yaklaşık 75 yıllık bir dergi, ben son 19-20 yıldır yayın yönetmenliğini yapıyorum. Bazen de el yordamıyla gerçekleştirilir bazı şeyler. Ben şimdi dönüp geriye baktığımda Beşir Ağabeyin sözlerini onaylamak için söylüyorum. Pırıltılı bulduğum gençlere ilk defa sayfalarımda yer verdim, onları destekledim. Şimdi dönüp baktığımda Şebnem İşigüzel, Sema Kaygusuz, Müge İplikçi, Süreyya Evren, Tuna Kiremitçi gibi 25-30 tane isim sayabilirim ki, Varlık Dergisinin son yirmi yılında benimle hemhal olup, iletişim kurup yazdıkları üzerinde çalışarak ilk kez yayınladığımız arkadaşlarımızdır. Tabii derginin edebiyat dünyasına kazandırdığı bu isimler her zaman, her dergi yöneticisini gururlandırı ve onlara onur verir. Dünyaca ünlü, büyük ustamız Dağlarca’nın bir şiirini yayınlamak tabii ki bizim için sevindirici, onur vericidir; ama dergileri yönetmek için de genç bir takım insanları bulmak, onları keşfetmek ayrı bir zevk, keyifli bir şeydir. Bugün durum biraz daha farklı. Füsun Akadlı, edebiyat dergileri heyecan uyandırmıyor, okurda ihtiyaç yaratmıyor diye yazmıştı; onunla yakın dostluğumuz vardır konuştuk, yani bugün toplumda edebiyatın kendisi bir ihtiyaç yaratmıyor. Türkiye toplumunda edebiyatın kendisi ihtiyaç yaratsa mutlaka dergiler de bir ihtiyaç yaratırdı. Bunun başka da bir anlamı var, bu söylediklerim diğer Türk devletlerinden gelen arkadaşlarım için, onların içinde bulundukları toplum içinde geçerli. Orada bir dergi 20 bin, 30 bin belki de daha fazla basılıyordur. Küreselleşme süreciyle iyice yüz yüze geldikleri zaman o sayıları yakalayamayabilirler; çünkü dergiler okurlarıyla ayakta duramıyorsa siyasi bir partinin, devletin resmi sözcülüğü, veya bu kurumların desteği bunlar dergileri güçlü ve kalıcı yapmaz, dergiler okurlarıyla ayakta durmalıdır, eğer duramıyorsa iş biraz sıkıntılıdır. Türkiye’de bizim gördüğümüz enteresan bir durum var, yazının önemi yitmeye başladı hatta yazının önemi bitti, kalmadı diyenler var ben onlara katılmıyorum. Daha görsel bir dünyada yaşıyoruz ve edebiyat insanların gündelik yaşamının içinden geçmiyor. Beşir Ağabeyin söylediği önemli bir şey var, fikrin gelişmesi için üç-beş kişi de olsa yeni bir şey söylenmesi, birkaç sayıda çıkabilir fark etmez, önemli olan o fikrin söylenmesidir. Bununda zamanla sıkıntılı bir döneme gireceğini düşünüyorum. Bugün edebiyat Türkiye’de medyanın manipülasyonuyla karşı karşıyadır . Şimdi gazetelerin spor sayfalarına, magazin sayfalarına baktığımız zaman sayfaların çoğunu işgal ettiğini, doldurduğunu görüyoruz. San’at ve kültüre yer ayıran birkaç gazete var, ama o gazetede de yarım sayfa tam sayfa olmuyor bile. Hatta bunun tersinden de düşünüyorum, biraz lafı dağıtıyorum kusura bakmayın. Diyelim ki gazetelerin hepsi ikişer sayfa san’at, kültür sayfası ayırdı ve hatta biraz daha ileri gitti haftada iki öykü beş de şiir yayınlamaya başladı. Ben bunun edebiyat dergilerine yararı olacağını düşünmüyorum zararı olur artık hiç kimse Türkiye’de edebiyat dergisi almayabilir diye düşünüyorum. Öyle kaotik bir durumumuz var aslında son günlerde de yine dağıtım şirketleri Türkiye üzerinde yeni bir fiyatlandırmaya gitti. Şu anda kültür dergilerinin Türkiye’de nasıl bir yol izleyeceğini tam olarak bilemez durumdayız teknik ve ekonomik anlamda. Bizim sıkıntılarımız bunlar, sıkıntılarımızla biz sizleri yormayalım, üzmeyelim. Teşekkür ediyorum.
Beşir Ayvazoğlu
Söz Lütfü Şahsuvaroğlu’nda.
LÜTFÜ ŞAHSUVAROĞLU
AYB GENEL BAŞKAN YRD.
TÜRKİYE
Teşekkür ederim sayın başkanım, sayın başkanlarım. İletişim ve edebiyat bu tabii çetin mesele. Türk Edebiyatı ve Varlık Dergileri gibi iki köklü derginin genel yayın yönetmenleri söze başladılar. Burada ilk defa, bütün Türkçe yazan edebiyat dergilerinin ilk kurultayı diyebileceğimiz bir bir aradalık yaşıyoruz. Kazakistan’dan Beybit Koyşubay dostum, Azerbaycan’dan İntikam Bey ve diğer arkadaşlarımız, Türkmenistan’dan, Kırgızistan’dan, Kırım’dan, Başkırdistan’dan Salavat’ın ülkesinden, Kırım’dan, bizim Şakir Selim’in ülkesinden, bir sürü kalem erbabı burada. Dergicilik çilekeş bir meslek, fakat öncelikle eskilerin ağyarını mani efradını cami dedikleri konumuzu ve sınırlarını iyi belirleyip zamanı tasarruflu ve yerinde kullanabilmek için ben öncelikle bazı anahtar kelimelerden ortaya çıkarak problem nedir ve bu problemin çözüm yolları nelerdir, bunlara değinmek istiyorum. Edebiyat, bizatihi kendisi düşünen beyinler, şairler, yazarlar ve okuyucuları ile birlikte bir iletişim ortamı yaratmaktadır. Edebiyatın kendisi bir iletişim ortamıdır. Biraz önce Enver Bey de değindi, büyük gazeteler ve televizyonlar günümüzdeki edebiyat ve iletişim ortamına katkı sağlamıyorlar. Bunların san’ata kültüre el atmalarının gerçekten edebiyata faydalı mıdır yoksa zararlı mı? bunun hakikaten iyi irdelenmesi lazım. Popüler kültür ve millî kültür meselesi de bunun arka planını oluşturuyor. Bu popüler kültür içerisinde birtakım şarkı sözü yazarlarının büyük şairler olarak medyada arz-ı endam ettiklerini görüyoruz. Onlar meşhur adamlar oluyorlar, efendim şarkı sözleri kasetlere okudukları şiirler CD’leri çok satıyor. Bir yandan da yaşanmış bir olay var, bir şairimizin şiirini alıp çok meşhur bir sunucu o şiiriyle meşhur olabiliyor; böyle çelişkiler de var. Bu isimleri de aşikar etmek istemiyorum siz onları zaten biliyorsunuz. Biz burada meseleyi masaya yatırmak açısından edebiyat ve iletişim arasındaki ilişki; ortak kültür coğrafyamızın yaşananların ne idiğü ve neler yapılması gerektiği hakkında ufku yakalamak bakımından bir takım bulgulardan yola çıkarak yolumuzu aydınlatmak istiyorum. Eski edebiyat dergileri biraz önce Beşir Beyin de söylediği gibi Cemil Meriç’in sözüyle açıklanabilecek ortamlardır, mahfillerdir. Dergi “Hür tefekkürün kalesidir.” Hür tefekkürü oluşturmak ve bir kaleyi meydana getirebilmek için kumandanları, askerleri olacak. İşte o hür tefekkürde buluşan insanlar hasbi olarak kendi söz sanatlarını aktüel olanını yani yaşadıkları günle buluşturup topluma bir şeyler söyleyenlerdir. Ne maziyi aynen taklit, tekrar meselesi ne de bir kişi etrafında onun problemlerini kültürümüzün, edebiyatımızın problemleri gibi aksettirme meselesi. Bir mahfil oluşacak, o mahfildeki paylaşımda insanlar bir edebiyat ekolü, bir ideolojiyle, misyonu veya taraftarlarıyla kendi söz san’atları etrafında o hür tefekkürün nihai ürünü olan dergiyi ortaya koyacaklar. Bugün yaşadığımız zannediyorum, o büyük köklü dergilerimiz olmasına rağmen biraz önce yayın yönetmenlerinin de söylediği gibi üstünde durmamız gereken kapitalistleşmenin getirdiği veya çağdaş iletişim araçlarının o yoğun trafiğinin ortaya çıkardığı problemlerdir. Yani siz gönüllü çalışacak o hasbi hür tefekkürde neferlik, askerlik yapacak insanı bulamazsınız, çünkü niye kapitalistleşme elbette ki her ürünün, biraz önce lobide Enver Bey de şikayet etti mesela biz gençliğimizde dedi hakikaten hepimiz de öyle dönemler yaşadık, bir röportaj bandını çözebilmek için hangi gence söyleseniz onu bir gün çalışır çözerdi. Ama insanlar, gençler artık karşılığında ne alacağım diye sorguluyorlar. Tabii ki gençlerin böyle tepki vermeleri yeni bir kültürle karşılaştığımız anlamına gelmiyor, bunda bizim de suçumuz var. Yani biz de hür tefekkürün kalesi olması gereken bu mahfilleri bu yaşayan organizmayı adeta kapitalistleşme sürecinin bir unsuru haline getirdik. Bu bakımdan iletişim, popüler kültür, millî kültür, evrensel kültür üçleminde bizim bu hür tefekkürün kalesi olacak odakları, mahfilleri ve son ürün olan dergiyi nasıl canlı tutabileceğimizin yollarını hem mazimizden hareketle çözebiliriz. Eski üstatlar bunu nasıl yapmışlar, Sebilürreşad ve Sırat-ı Müstakim dergilerini akla getirmek istiyorum, bir Mehmet Akif var, Eşref Edip var yoldaşı ama aynı zamanda onların hitap ettiği bir gençlik var, bir adanmışlık var. Bir Büyük Doğuyu hatırlıyorum Ağaç Dergisini ama en azından hepimizin bildiği Hisar Dergisini düşünecek olursak hani Mehmet Çınarlı’nın çıkardığı, ama hakikaten edebiyatımızda saygın bir yeri olan kendi halinde bir dergi. Mehmet Çınarlı’nın yürüttüğü dergide bile onun kendi yoldaşları, yaşlı şairler vardı; biz beğenelim beğenmeyelim hoş insanlar bir ortam oluşturmuşlardı. Orada bile bir hür tefekkürün kalesi bir hasbilik söz konusuydu. Şimdi biz bu hür tefekkürün kalesi olacak, gerçekten özgür olacak yani Namık Kemal’in hürriyetle vatanı eşit tutan, bir tutan hürriyet olmazsa vatan, vatan olmazsa hürriyet olmaz anlayışında çağdaş olandan birtakım yorumlar alarak Fransız devriminden sonra ortaya çıkmış yeni kavramları kendi şeraitinden, geleneğinden, mazisinden karşılıklar bulabilecek bir terkibi, önce tefrik etme hazinesini; mevcudu tefrik edebilecek, çözebilecek ve oradan çağdaş olandan nemalanarak, ama kendi köklerinden kopmayarak onu tefrik etmesinden sonra bir terkibe yönelecek bir yeni söze ihtiyaç var. Elbette Mevlana’nın dediği gibi
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию (https://www.litres.ru/book/anonimnyy-avtor/i-turk-dunyasi-edebiyat-dergileri-kongresi-69499366/chitat-onlayn/?lfrom=390579938) на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.