Manasın Yolculuğu

Manasın Yolculuğu
Muharrem Kaya

Muharrem Kaya
Manas’ın Yolculuğu (Joseph Campbell’in Yöntemine Göre Manas Destanının İncelenmesi)

ÖNSÖZ
Batı’da mit, destan, masal, romans türü anlatılardaki olay örgüsü kalıpları üzerine çeşitli model önerileri yapılmış; bu anlatı kalıplarının oluşmasını sağlayan toplumsal süreçler, törenler, âyinler çerçevesinde antropolojik, sosyolojik; insan psikolojisinin bebeklik, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik, yaşlılık aşamalarından geçiş süreçleri çerçevesinde psikanalitik incelemeler yapılmıştır. Bizde ise Türk halk anlatılarının olay örgüsü kalıbının, Batı’daki, özellikle Raglan’ın kalıbına uymadığı yönünde çalışmalar yapılmış, destan ve halk hikâyesi bağlamında örnek modeller sunulmuş, fakat bu kalıbın oluşmasının, olay örgüsündeki değişikliklerin antropolojik, sosyolojik, psikolojik izahı yapılmamıştır. Bu yönde başlayan çalışmalar olay örgüsü kalıbı çıkartma noktasında sınırlı kalmıştır.
Bu çalışmada Türk destan edebiyatının en önemli örneği olan Manas destanı, Joseph Campbell’ın mit, destan kahramanını inceleyen metoduna uygun olarak incelenmiştir. Yola Çıkış, Erginlenme, Dönüş ana başlıkları altında Manas destanı ele alınmış, yorumlanmıştır. Bu alanda yapılan çalışmalara bir katkı sağlanması amaçlanmıştır.
Kitabı hazırlarken uygun çalışma ortamını hazırlayan sevgili eşim Emel Abay Kaya’ya şükran ve minnet borçluyum.

    Prof. Dr. Muharrem Kaya

GİRİŞ

SÖZLÜ KÜLTÜRÜN ÖZELLİKLERİ
Halk bilimi ve sözlü kültür konularında inceleme, araştırma yapılacağı zaman öncelikle, bu yapının bazı nitelikleri göz önünde bulundurulmalıdır. Zira yazılı kültür ölçütleri dikkate alınarak sözlü kültür unsurlarıyla ilgili hüküm verilmekte, yorum yapılmakta, bunun sonunda da hatalı, yanlış sonuçlar çıkartılmaktadır. Halk kültürünün temel niteliklerine baktığımızda şunları göz önünde bulundurmamız gerekir: Sözlü olma özelliği, geleneğe bağlılık, çeşitlenme özelliği, anonimlik özelliği, kalıplaşma özelliği.[1 - Özkul Çobanoğlu, Halk Bilimi Kuramları ve Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş, Akçağ Yayınları, 2. baskı, Ankara, 2004, s. 23-24.]
Sözlü kültürün özelliklerini yazılı kültürle karşılaştıran Walter Ong, bunları şu şekilde maddeleştirir:
1. Yan cümlelerle uzatılmış yapıya değil, eklemeli yapıya dayanma.
2. Çözümleme yerine kümeleme. Belleği güçlendirmek için kalıplardan yararlanma.
3. Unutmamak için bol tekrara yer verme.
4. Tutucu ya da gelenekçi tavır.
5. İnsan yaşamına yakınlık.
6. Mücadeleci eda.
7. Mesafeli olmak yerine duygudaş ve katılımcı tavır.
8. Değişmeyen ortam dengesine dayanma.
9. Soyutluğa değil duruma bağlı olma.[2 - Walter J. Ong, Sözlü ve Yazılı Kültür, çev. Sema Postacıoğlu Banon, Metis Yayınevi, 2. baskı, İstanbul, 1999, 230 s. Gonca Gökalp Alpaslan, XIX. Yüzyıl Yazılı Anlatılarında Sözlü Kültür Etkileri, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2002, s. 1-3.]
Bunların konumuzla ilgisini şu şekilde açıklamaya çalışalım:
Özkul Çobanoğlu’nun Türk Dünyası Epik Destan Geleneği kitabında, Walter Ong’un Sözlü ve Yazılı Kültür kitabındaki fikirlerinden hareketle Türk destan geleneğinde, sözlü olarak ifade edilen destan metinlerinin hatırlanabilmesi için sözel, tematik kalıplardan yararlanıldığı üzerinde durulur. Bunu Sözlü Kompozisyon Teorisi bağlamında Albert B. Lord da ele almıştır.[3 - Özkul Çobanoğlu, Türk Dünyası Epik Destan Geleneği, Akçağ Yay., Ankara, 2003, s. 56-57.]
Ong, sözlü kültürde deneyimlerin hafızayı pekiştirecek şekilde akla yerleştirildiğini, bunun ise sözü kolayca ezberleyip hatırda tutacak şekilde yapıldığını belirtir. Mil-man Parry ve Albert B. Lord ise bunları “sözlü formüller” olarak nitelendirirler. Bunlar, “anlatılmak istenilen bir ana fikri anlatmak için aynı vezin şartları altında düzenli olarak kullanılan bir grup sözcük”tür; ayrıca “formüllerin kullanılmasıyla inşa edilen geleneksel bir şiirin (destanın) söylenişinde düzenli olarak kullanılan bir grup fikir” diye belirtilen temalar, geleneksel konular da vardır.[4 - Çobanoğlu, Türk Dünyası Epik Destan Geleneği, s. 56-57] İşte bizim konumuzu oluşturan da, bu konu kalıplarının aslında neyi anlatmak istediğidir. Destan kahramanının biyografisinin incelenmesi, aslında Türk toplum yapısının oluşturduğu kültürel kalıpların, bir Türk insanının, yetişkin bir birey olma mücadelesindeki etkisinin yorumlanmasıdır.
Türk destan geleneğinin ne kadar eskiye dayandığı göz önüne alındığında bu konu için destan metinlerinin seçilmesi daha iyi anlaşılabilir. Çobanoğlu’na göre, “mitolojik dönemden itibaren şekillenen sözlü gelenek üzerinde, toplumsal yapının bahçe tarımından avcı-çobanlık döneminde göçerevli hayat yapısına dönüşmesiyle birlikte oluşan boy birlikleri ve bunların birbirleriyle ve Doğu Avrupalı atlı göçebelerle yaptıkları savaşlarda ön plana çıkan alpların kahramanlık efsaneleri etrafında teşekkül eden Türk epik destan geleneği, en geç M.Ö. I. binde başlamıştır”. [5 - Çobanoğlu, Türk Dünyası Epik Destan Geleneği, s. 39.]

KALIPLAŞMA ÖZELLİĞİ
Richard M. Dorson’un Günümüz Folklor Kuramları adlı eserinde ise, anlatılarda sözlü üretimden kaynaklanan “kalıplar”ın yer aldığını tespit eden A. Lord ve M. Parry’nin geliştirdiği sözlü kompozisyon teorisi, yapısal folklor kuramları arasında değerlendirilmiştir. Anlatıların benzerlikleri üzerinde yoğunlaşan bu araştırmacıların çalışmalarının temelinde yatan, binlerce anlatının, motif, değişen ve değişmeyen unsur, epik kurallar gibi yapısal ortaklıklarının olduğu düşüncesidir. [6 - Tuba Özkan, Bey Böyrek Anlatılarının Kahramanın Yolculuğu Açısından İncelenmesi, danışman: M. Öcal Oğuz, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Halk Bilimi Ana Bilim Dalı, master tezi, Ankara, 2006, s. 2.]

MİT VE DESTAN KAHRAMANLARININ BİYOGRAFİK KALIPLARI

Batı’da halk anlatılarının, kahramanın biyografisine dayalı olarak olay örgüsü kalıbının çıkartılması 1870’lerde başlar. Edward Tylor, bu tür anlatılardaki ortak bir modeli tespit eder. Kahraman doğumdan sonra zarar görebileceği bir durumda kalır, diğer insanlar veya hayvanlar tarafından kurtarılır, yetiştirilir ve millî bir kahraman olur. Tylor, bu modelin ötesine gidip bunun kökenini, anlamını, amacını, işlevini yorumlamaya çalışmamıştır.[7 - Robert A. Segal, “Introduction: In Quest of The Hero”, Rank, Raglan, Dun-des, In Quest of The Hero, ed. Robert A. Segal, Princeton University Press, 1990, New Jersey, s. vıı.]
1876’da Avusturyalı Johann Georg von Hahn, Aryan kahramanlarının “tehlikelere maruz bırakılma ve dönüş” formülünü ortaya koyar. Kahraman gayr-ı meşru bir şekilde doğar, babası ilerde büyük olacağı kehanetlerinden korkarak onu terk eder, ondan sonra hayvanlar tarafından kurtarılır, gariban bir çift tarafından büyütülür, savaşır, muzaffer bir şekilde evine döner, kendisine zulmetmiş olanları yener, annesini kurtarır, kral olur, bir şehri kurar ve genç yaşta ölür. Güneş mitolojistlerinden olan Hahn da modeli tespit etmeye çalışır, analiz etmeye değil.[8 - Segal, a.g.e., s. vıı.]
Aynı şekilde 1928’de Vladimir Propp, Rus peri masallarının ortak bir biyografik kurguyu takip ettiklerini göstermeye çalışır. Kahraman başarılı olduğu bir maceraya çıkar, döndüğünde evlenir, tahta çıkar. Propp’un modeli de derinliğe inmez, doğum ve ölümün yanından geçer. Hahn ve Tylor gibi Propp da modelini sadece tespit etmeye çalışır, incelemez.
Tespit ettikleri kahraman modellerini analiz etmiş olan bilim adamları arasında Viyanalı psikanalist Otto Rank, Amerikalı mitoloji incelemecisi Joseph Campbell ve İngiliz Lord Raglan en önemli isimler arasındadır. Rank’ın ustası Sigmund Freud, Campbell’ın ruh kardeşi Carl Gustave Jung, Raglan’ın teori ortağı ise James Frazer’dır.[9 - Segal, a.g.e., s. vııı.]
Konumuzla ilgili olan bu modellere geçmeden önce, halk edebiyatı metinlerinin şematik özelliklerini tespit eden Axel Olrik’in epik anlatılar kanunundan da bahsetmek gerekir.

AXEL OLRİK, EPİK ANLATILAR KANUNU
Axel Olrik’in halk anlatılarının yapı ve şekil özelliklerini ortaya koyan bu tespitleri, yapısal incelemelerin en erken örneklerinden olması sebebiyle de önemlidir. Bu özellikler Türkçe’ye çevirenler tarafından “halk anlatılarının epik yasaları”[10 - Özkul Çobanoğlu, Halkbilimi Kuramları ve Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş, Akçağ Yayınevi, 2. baskı, Ankara, 2002, s. 114-118. Saim Sakaoğlu, Gümüşhane ve Bayburt Masalları, Akçağ Yayınları, Ankara, 2002, s. 248-249.] diye belirtilmiş ve şu şekilde sıralanmıştır:
1. Başlangıç ve bitiş kanunu (Sakaoğlu). Giriş ve bitiriş kuralı (Çobanoğlu).
2. Tekrar kanunu (Sakaoğlu). Yineleme kuralı (Çobanoğlu).
3. Üç sayısı kanunu (Sakaoğlu). Üçleme kuralı (Çobanoğlu).
4. Sahnede ikilik kanunu (Sakaoğlu). Bir sahnede ikilik kuralı (Çobanoğlu).
5. Tezatlar kanunu (Sakaoğlu). Zıtlık kuralı (Çobanoğlu).
6. İkizler kanunu (Sakaoğlu). İkizler kuralı (Çobanoğlu).
7. Küçümsenenin galip gelmesi kanunu (Sakaoğlu). İlk ve son durumun önemi kuralı (Çobanoğlu).
8. Olayların doğrudan doğruya anlatılması kanunu (Sakaoğlu). Anlatımda tek çizgililik kuralı (Çobanoğlu).
9. Şematik tanzim kanunu (Sakaoğlu). Kalıplaştırma kuralı (Çobanoğlu).
10. Plastik kanunu (Sakaoğlu). Büyük tablo sahnesi kuralı (Çobanoğlu).
11. Efsane mantığı kanunu (Sakaoğlu). Anlatı mantığı kuralı (Çobanoğlu).
12. Olaylarda birlik kanunu (Sakaoğlu). Olay örgüsünde entrika birliği kuralı (Çobanoğlu).
13. Kahramanın bütün alakayı toplaması kanunu (Sakaoğlu). Dikkati baş kahraman üzerinde toplama kuralı (Çobanoğlu).
14. Epik birlik kuralı (Çobanoğlu).
15. İdeal epik birlik kuralı (Çobanoğlu).

J. G. VON HAHN, ARYAN KAHRAMANI BİYOGRAFİK MODELİ
J. G. von Hahn’ın modeli “Aryan Sürgün ve Dönüş Formülü” veya “Aryan Kahramanı Biyografik Modeli” diye de adlandırılır. Max Müller’in Güneş Mitleri Kuramı çerçevesinde von Hahn kendi modelini oluşturmuştur. Bu kuramın gözden düşmesiyle unutulmuş, Kelt geleneğine uygulanmasıyla tekrar ilgi görmüştür. Öncü niteliğe sahip bu model şu şekildedir:[11 - Çobanoğlu, Halkbilimi Kuramları, s. 190-191.]

Doğum:
1. Kahraman gayr-ı meşru olarak doğar..
2. Annesi ülkenin prensesidir.
3. Babası bir tanrı veya bir yabancıdır.

Gençlik:
4. Kahramanın yükselişinin işaretleri vardır.
5. Bu nedenle terk edilmiştir.
6. O, hayvanlar tarafından emzirilir.
7. Çocuksuz bir çoban çifti tarafından büyütülür.
8. O, yüksek ruhlu bir gençtir.
9. O, yabancı bir ülkede hizmet edeceği bir iş arar.

Dönüş:
10. O, geriye muzaffer olarak döner ve tekrar yabancı ülkeye gider.
11. O, gerçek düşmanlarını kılıçtan geçirir ve ülkeyi yönetmeğe başlar ve annesini kurtarır.
12. O, şehirler kurar.
13. Onun ölüm şekli olağanüstüdür. İkinci Dereceden Şahıslar:
14. O, ensest ilişki nedeniyle lanetlenmiştir ve genç ölür.
15. O, hakarete uğrayan bir hizmetçisinin eliyle intikam için öldürülür.
16. O, daha genç olan kardeşini öldürür.

VLADİMİR PROPP, MASALIN BİÇİMBİLİMİ
Stith Thompson ve Anti Aarne’nin masalların yapıtaşlarının motif olduğu düşüncesine karşı, Vladimir Propp, aslolanın motif değil masal şahıslarının gerçekleştirdikleri işlevler olduğunu ileri sürmüştür. Propp’a göre şahıslar, kahraman, düzmece kahraman, saldırgan, bağışçı, yardımcı, aranan kişi, gönderenden oluşmaktadır[12 - Vladimir Propp, Masalın Biçimbilimi, çev. Mehmet Rifat, Sema Rifat, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2008, s. 80-81.]. Bunların gerçekleştirdikleri işlevler ise şu şekilde sıralanmaktadır:
I. Aileden biri evden uzaklaşır.
II. Kahraman bir yasakla karşılaşır.
III. Yasak çiğnenir.
IV. Saldırgan bilgi edinmeye çalışır.
V. Saldırgan kurbanıyla ilgili bilgi toplar.
VI. Saldırgan kurbanını ya da servetini ele geçirmek için onu aldatmayı dener.
VII. Kurban aldanır ve böylece istemeyerek düşmanına yardım etmiş olur.
VIII. Saldırgan aileden birine zarar verir.
VIII-a. Aileden birinin bir eksiği vardır; aileden biri bir şeyi elde etmek ister.
IX. Kötülüğün ya da eksikliğin haberi yayılır, bir dilek ya da bir buyrukla kahramana başvurulur, kahraman gönderilir ya da gitmesine izin verilir.
X. Arayıcı kahraman eyleme geçmeyi kabul eder ya da eyleme geçmeye karar verir.
XI. Kahraman evinden ayrılır.
XII. Kahraman büyülü bir nesneyi ya da yardımcıyı edinmesini sağlayan bir sınama, sorgulama, saldırı vb. ile karşılaşır.
XIII. Kahraman ileride kendisine bağışta bulunacak kişinin (bağışçının) eylemlerine tepki gösterir.
XIV. Büyülü nesne kahraman verilir.
XV. Kahraman aradığı nesnenin bulunduğu yere ulaştırılır, kendisine kılavuzluk edilir ya da yol gösterilir.
XVI. Kahraman ve saldırgan, bir çatışmada karşı karşıya gelir.
XVII. Kahraman özel bir işaret edinir.
XVIII. Saldırgan yenik düşer.
XIX. Başlangıçtaki kötülük giderilir ya da eksiklik karşılanır.
XX. Kahraman geri döner.
XXI. Kahraman izlenir.
XXII. Kahramanın yardımına koşulur.
XXIII. Kahraman kimliğini gizleyerek kendi evine döner ya da bir başka ülkeye gider.
XXIV. Düzmece bir kahraman asılsız savlar ileri sürer.
XXV. Kahramana güç bir iş önerilir.
XXVI. Güç iş, yerine getirilir.
XXVII. Kahraman tanınır.
XXVIII. Düzmece kahramanın, saldırganın ya da kötünün gerçek kimliği ortaya çıkar.
XXIX. Kahraman yeni bir görünüm kazanır.
XXX. Düzmece kahraman ya da saldırgan cezalandırılır.
XXXI. Kahraman evlenir ve tahta çıkar.[13 - Propp, a.g.e., s. 28-65.]

LORD RAGLAN, GELENEKSEL KAHRAMAN KALIBI
Otto Rank ve Joseph Campbell, mit ile tören arasındaki münasebete fazla ilgi göstermezler. Lord Raglan, her mitin törensel bir anlamı olduğunu farzeder. Onun düşüncesi James Frazer’dan kaynaklanır. Frazer, mitin, törenin anlam haline dökülmüş ana metni olduğunu belirtir. Raglan, J. Frazer ve S. H. Hook’a sadece mitlerin törenlerle birleştirilmesinden dolayı değil, toplumun bekasını sağlamak için kralın öldürülmesini içeren özel bir töreni de açıklamalarından dolayı borçludur. Frazer’ı takip eden Hook, kralın öldürülmesi töreninde, bitki dünyasının tanrısının ölümü, yeniden doğumu, zaferi, evlenmesi ve faal hale geçmesini anlatan törenin canlandırıldığını ileri sürer. Kralın ölümü ve tanrının yeniden doğumu mucizevi bir şekilde bitkilerin yeniden doğumuyla eşdeğerdir. Sadece bir insan olan kral, bitkiler dünyasının tanrısı değil ama onun temsilcisi durumundadır. Kral tanrıyı hayata geçirmez sadece onu taklit eder. Bu tören her yıl kışın biteceği var sayılan dönemde yapılır. Frazer ve Hook’a göre olduğu gibi Raglan’a göre de bu mit ve tören topluma fayda sağlar. Bu yarar, toprağın bereketi, savaşta başarı, iyilik, sağlık ya da çocuk sahibi olmaktır.[14 - Segal, a.g.e., s. xı, xıı, xıx-xxıv.]
Lord Raglan’a göre geleneksel kahramanın hikâyesi şöyledir:
1. Kahramanın annesi soylu bir bakiredir.
2. Babası bir kraldır ve
3. Baba çoğunlukla kahramanın annesinin yakın bir akrabasıdır, fakat
4. Kahramanın anne rahmine düşüş şartları olağan dışıdır ve
5. Kahraman aynı zamanda bir tanrının oğlu olarak kabul edilir.
6. Çoğunlukla baba tarafından, onu öldürme girişiminde bulunulur, fakat
7. Kahraman gizli bir yere gönderilir ve
8. Uzak bir ülkede evlat edinen bir aile tarafından büyütülür.
9. Kahramanın çocukluğu hakkında bize hiçbir şey anlatılmaz, fakat
10. Kahraman yetişkinlik çağındayken, gelecekte kral olacağı yere gider.
11. Kahraman, kral, dev, ejderha veya vahşi bir hayvana karşı kazandığı bir zaferden sonra,
12. Çoğunlukla kendisinin selefinin kızı olan bir prensesle evlenir ve
13. Kral olur.
14. Bir süre herhangi bir hadise olmaksızın ülkeyi yönetir ve
15. Kanunlar yazar fakat
16. Daha sonra kahraman tanrıların ve/veya halkının sevgisini kaybeder ve
17. Tahttan ve şehirden uzaklaştırılır.
18. Kahraman, esrarengiz bir şekilde ölümle tanışır,
19. Çoğunlukla bir tepenin üzerinde ölür.
20. Çocuklarından hiçbiri, eğer varsa, onun yerine tahta geçemez.
21. Kahramanın vücudu gömülmez, fakat buna rağmen
22. Kahramanın gömülü olduğu kabul edilen bir veya daha fazla kutsal mezarı vardır.[15 - Lord Raglan, “Geleneksel Kahraman”, çev. Metin Ekici, Millî Folklor, sayı: 37, Bahar 1998, s. 126-127. Çobanoğlu, Halkbilimi Kuramları, s. 190-194.]
Raglan’ın modelindeki mit, başkahramanın doğumundan ölümüne kadar devam eder. Tören ise sadece kralın değişimine kadar geçen bölümü ve eski kralın sürgününü içerir. Yine de Raglan, mitin kahramanını, törenin tanrısı ile eş görmektedir. Törenlerdeki kahramanlar, topluluklarına kendilerini kurban ederek hizmet etmektedirler. Rank ve Campbell’ın teorileri gibi Raglan’ın teorisi de birçok açıdan sorgulanabilir. Tören ve mit arasında tutarsızlıklar görülebilir, ayrıca mit kalıbı tüm dünyayı kapsamaz. Metin örneklerinden hiçbiri, Raglan’ın kendi belirlediği kalıptaki 22 noktayı tamamıyla karşılamaz.[16 - Segal, a.g.e., s. xxv-xxvı.]

OTTO RANK, KAHRAMAN KALIBI
Otto Rank’ın kahraman kalıbı, psikoanalitik bir bakış açısına göre oluşturulmuştur. “Otto Rank’a göre kahraman, aile ile içgüdüler arası ilişkilerden kaynaklanmaktadır, O kahramanların, baba-oğul arası çekişmelerin neticesi olarak oğulların babalarını öldürdüklerini ileri sürmekte ve bu ilişkilerdeki kalıplaşmaların da söz konusu kahraman kalıbının oluşmasını sağladığı düşüncesiyle de, kahraman olgusunun kaynağını buna bağlamaktadır.”[17 - Çobanoğlu, a.g.e., s. 191.]
Sigmund Freud, rüyaların yorumunu yaparken mitlerin de analizini yapmıştır. En dikkat çekici Oedipus yorumu da Düşlerin Yorumu’nda yapar. Onun takipçileri olan Karl Abraham ve Otto Rank birbirine benzer şekilde ustayı takip ederler. İkisi de mitleri ve rüyaları, mit anlatan ve dinleyenlerin, bastırılmış Oedipal arzularının, örtük sembolik doyuma ulaştırıldığı unsurlar olarak yorumlarlar. Rank, daha fazla metni inceler ve ortak bir kurgu tespit eder. Rank, Freudyen kavramlarla kahraman mitleri üzerinde durur, fakat Freud’la arası açılır. Çünkü Freud kahramanın, insanın doğum travmasına önem verirken, Rank, kahramanın ebeveyniyle Oedipal ilişkisi üzerine yoğunlaşır.[18 - Segal, a.g.e., s. vııı.] Rank’ın modelinde insanın hayatının doğum, çocukluk, ergenlik ve genç yetişkinlik dönemi ele alınmıştır. Model şöyledir:
1. Kahraman, sıradışı bir ailenin çocuğudur.
2. Kahramanın babası bir kraldır.
3. Kahramanın ana rahmine düşüş şartları zordur.
4. Kahramanın doğumuna karşı kehanetler ve uyarılar vardır.
5. Kahraman, suya bir kutu içinde bırakılır.
6. Kahraman, hayvanlar veya iyi insanlar tarafından korunur.
7. Kahramanı, dişi bir hayvan veya mütevazı bir kadın emzirir.
8. Kahraman büyür.
9. Ve gerçek ailesini bulur.
10. Babasından intikamını alır.
11. Kahraman, halk tarafından tanınır ve kabul edilir.
12. Kahraman rütbe kazanır, yükselir ve onurlanır.[19 - Çobanoğlu, a.g.e., s. 191-192.]
Rank, kahramanın kendisini dış dünyada müstakil bir insan olarak var etmesini ele alır. Bu da iş ve eş temini ile gerçekleşir. Bunları yapan kahraman, ebeveynden ayrılır, içgüdüleri üzerine hakimiyet kurar. Fakat kahraman ebeveynden tamamen ayrılmaz, içgüdülerini de sosyal hayatın kabul edeceği alanlara yönlendirir. Çünkü kendisini öldürmek isteyen babayı öldürüp karşılıksız sevgi gördüğü annesini onun elinden almak ister. Rank, sosyallik dışı bu arzuların doyuma ulaşmasıyla, kahramanın iktidar olmasıyla sonuçlandığını belirtir. Rank, bu modelden hareketle, çocukluk arzularından kopamayan yetişkinlerin arzularının, mitlerde açığa çıktığını ileri sürer.[20 - Segal, a.g.e., s. vııı-xvı.]

JOSEPH CAMPBELL, KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
Joseph Campbell, asıl adı The Hero With A Thousand Faces (1949) (Kahramanın Bin Yüzü) olan ama Türkçe’ye Kahramanın Sonsuz Yolculuğu adıyla çevrilen kitabının birinci kısmında “kahramanın macerası”, ikinci kısmında ise “kozmogonik çevrim” üzerinde durur. Campbell, yer yer Jung’dan aldığı psikanalitik kavramları, bebeklikten ergenliğe insanın kişilik gelişimini, kahramanın macerası üzerine yansıtarak kullanır; yer yer de James Frazer’dan aldığı antropoloji, etnoloji, gelenek, tören ve mitle ilgili kavramları, kahramanın başından geçenleri, yaban toplum insanlarının kültürel örüntüleri olarak açıklar.
Campbell için Jungçu olduğu hep yazılmış, söylenmiştir fakat o kendisini Jungçu olarak nitelendirmemiştir. Campbell ve Jung da en önemli fikir ayrılığını mitin kökeni ve amacı üzerinde yaşarlar. Jung için mitin arketipik içeriği, bilinç dışından çıkar. Jung, kullandığı malzemenin kaynağı ne olursa olsun, her toplumun kendi mitini yarattığını belirtir. Campbell’a göre ise mit, tek bir toplumda meydana gelip diğerlerine yayılır. Jung, arketiplerin varlığını mitlerin ortaya çıkarttığını yazar.[21 - Segal, a.g.e., s. x.]
Mitin fonksiyonlarıyla ilgili Jung’un düşüncelerine ek olarak Campbell şunları belirtir: 1. İnsana, dünya karşısında gizem, saygı, dehşet hissini telkin ve devam ettirmek. 2. Dünya için bir sembolik imaj vermek. 3. Toplumun düzeni neyse onu devam ettirmek. Mesela Hint kast sistemine ilahî bir meşruiyet vererek toplumsal düzeni sürdürmek. 4. İnsanları, evren, toplum ve kendileriyle ahenkli hale getirmektedir.[22 - Segal, a.g.e., s. x.]
Jung, her zaman iç ve dış dünya arasında bir uyum aramıştır; insanların bağlarının kopmuş olduğu iç dünyasına, bilinç dışı dünyasına dikkati çekmiştir. Campbell da dördüncü işlevi, insanların kendileriyle olan münasebetini ele aldığı için önemli saymıştır. Jung, miti olmazsa olmaz olarak görmez; onun aktif muhayyile dediği, din, sanat, rüyalar mit yerine işleyebilir. Campbell için mitten feragat edilemez. Campbell, miti daha geniş bir çerçevede ele alır; din, sanat, rüyanın alternatifi olmaktan ziyade onun örneği olarak görür. Jung, miti, insan arzularının doyumu için ne gerekli ne de yeterli olarak görür. Campbell ise her ikisidir der. Jung için, insan, körü körüne mite riayet etmek yerine onu düşünmelidir. Campbell için, insan, herhangi bir miti sadıkane bir şekilde takip etmelidir. Jung için bir mit, insanı yanlış yoldan götürebilirken, Campbell için mit, hiçbir zaman bunu yapmaz. Bu çarpıcı farklara rağmen Campbell’ın düşünceleri, Jung’a yakın durmaktadır. Campbell’ın bu düşüncelere en yakın eseri de The Hero with Thousand Faces (Kahramanın Sonsuz Yolculuğu) adlı kitabıdır ki bu çalışma kahraman mitlerinin klasik Jungçu tahlilidir. Ama Campbell, kitaptaki tahlili, Freudçu Géza Róheim’in desteği üzerine bina eder.[23 - Segal, a.g.e., s. x-xı.]
Freud ve Rank’ın modeli, ebeveyn ve doğal eğilimleri içerir. Jung bunlara bilinçaltını ekler. Ona göre her çocuğun dış dünya hakkında bilinç kazanması kahramanca bir harekettir. Freud, doğal eğilimlerin baskı altına alınması üzerinde durur. Jung ise miras alınan unsurlardan bahseder. Bilincin oluşması ve bilincin ilk amacının dış dünyayı tanıması üzerinde durur. Jungçular sadece dış dünya hakkında değil bilinç altı hakkında da farkında olmaktan bahsederler. Jung, hayatın ikinci yarısının üzerinde durur ve birinci yarıyı terk etmek değil, onun üzerine başarılar eklemek olduğunu belirtir. Jung’a göre ideal olan denge bir tarafta dış dünya hakkında bilinçli olmak, diğer tarafta bilinç altı hakkında farkında olmaktır.[24 - Segal, a.g.e., s. xvı-xvıı.]
Rank, kalıbını, kahramanın hayatının birinci yarısıyla sınırlandırır, Campbell ise ikinci yarıyla. Rank’ın kahramanın macerasını bitirdiği yerde Campbell’ınki başlar. Rank’ın kalıbındaki kahraman doğduğu yere geri döner, Campbell’ınki ise tuhaf, yeni bir dünyaya doğru kararlı bir şekilde yürür. Campbell’ın kalıbında kader, kahramanı çağırmıştır ve onun manevi merkezini toplumun sınırlarından alıp bilinmeyen bir bölgeye aktarmıştır. Bu bölge, uzak bir diyar, orman, yer altında bir bölge, dalgaların altında bir yer, gökyüzünün üstü, gizli ada, bir yüksek dağ zirvesi, derin bir rüya hali olabilir. Kahraman bu doğaüstü dünyada mutlak hakim bir tanrı ve tanrıça ile karşılaşır. Anne tanrıça seven ve şefkat gösterendir. Kadın, her kahramanın dünyevi ve dünya dışı arayış macerasının mutluluk veren hedefidir. Erkek tanrı ise zalim ve merhametsizdir. Rank’ın kahramanı, babasını öldürüp kendi annesiyle evlenir. Campbell’ın kahramanı da önce kraliçeyle evlenir, sonra babasını öldürür ama buradaki tanrıça kahramanın annesi mi belirgin değildir. Bunlar yalnızca evlenmezler, mistik “bir” olurlar. Campbell bunu, Roheim’den hareketle, genç neslin ödipal saldırganlığının kastrasyonunun (hadım edilmesinin) dramatik bir ifadesi olarak yorumlamıştır. Campbell, kahramanın tanrıça ve tanrıdan güven ve bağışlama beklemesini, oğulun anne ve babanın onayını almak istemesi olarak görür. Campbell, bütün bu mitlerde, erginleme törenlerinde, arketipal babanın vericiliğinin gösterildiğini söyler. Freudçular için tanrılar, ebeveynleri simgeler; Jungçular içinse, tanrılar, anne ve baba arketiplerini gösterir ki bu da kahramanın kişiliğinin bileşenleridir. Campbell’a göre mit yaratıcısı, okuyucusu, kahramanın macerası ile zihninde, yetişkin olma, bilinçlenme süreçlerini yaşar. Campbell’ın kahramanının yolculuğunu tamamlayabilmesi, her gün yaşadığı tehlikelerden korunması, günlük yaşantısını güvenlikli rutin hale dönüştürmesi için bu yeni dünyada kendi özgürlüğünü kazanması gerekir. Campbell’ın kahramanının yolculuğu sonrasında döndüğü dünya, günümüzün günlük dünyası değildir, kendiliğini, mistik evreni anladığı bir dünyadır.[25 - Segal, a.g.e., s. xvııı-xxı.]
Campbell, kahramanın macerasını şu başlıklarda ele alır:

Bölüm I: Yola Çıkış
1. Maceraya Çağrı
2. Çağrının Reddedilmesi
3. Doğaüstü Yardım
4. İlk Eşiğin Aşılması
5. Balinanın Karnı

Bölüm II: Erginlenme
1. Sınavlar Yolu
2. Tanrıçayla Karşılaşma
3. Baştan Çıkarıcı Olarak Kadın
4. Babanın Gönlünü Alma
5. Tanrılaştırma
6. En Son Ödül

Bölüm III: Dönüş
1. Dönüşü Reddetme
2. Büyülü Kaçış
3. Dışarıdan Gelen Kurtuluş
4. Dönüş Eşiğinin Aşılması
5. İki Dünyanın Ustası
6. Yaşama Özgürlüğü[26 - Joseph Campbell, Kahramanın Sonsuz Yolculuğu, çev. Sabri Gürses, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2000, 465 s.]
Campbell, mit, destan, efsane kahramanlarının arayış yolculuğunu, insanın ergenlikten, yetişkinliğe geçiş süreci olarak yorumlar. Daha sonraki bölümde bu konu, Manas destanı üzerinden incelenecektir.

ŞAKİR İBRAYEV, KAZAK KAHRAMANLIK DESTANLARININ YAPISI
Şakir İbrayev, “konu epizotları (tipolojik motifler)” başlığı altında Kazak kahramanlık destanlarının yapısını sınıflandırmıştır:

“1. Konu: Batırın çocukluğu ve kahramanın evlenmesi (batıra uygun dünürlük)
1. Soyun tasviri (taife, anne-baba),
2. Kahramanın olağanüstü doğumu,
3. Batıra özgü çocukluk çağı
4. İlk kahramanlığı (sonraki destanlarda yoktur),
5. Gelin (sevdiği kız) hakkında haber (eş aramak),
6. Kızla yarışmak, güreşmek (veya güveyler arasındaki rekabet),
7. Zafer ve kahramanın gelinle dönmesi.

2. Konu: Batırın kahramanlıkları;
1. Düşmanın taarruzu hakkında haber,
2. Yola çıkma,
3. Batırların güreşmesi (bazen yolculuk uğurlu olmaz, batır esir düşer),
4. Teke tek mücadele ve kahramanın zaferi,
5. Zaferle geri dönme,

3. Konu: Düşmandan (köleden, rakipten) soyunu (taifesini, eşini, akrabasını) kurtarması:
1. Gelin ve akrabanın (soyun) esir olması hakkında haber (rüya görme, işaret verilme),
2. Kahramanın sevdiğiyle (eşiyle) düşmanın (Kobılandıda, Alşağır Han), rakibin ve kölenin (Alpamısta, Ultankul), evlenmeye niyetlenmesi,
3. Eşle (gelinle) gizli buluşma (Kobılandı) veya eşinin düğününe yabancı birisi gibi gelmek (Alpamıs),
4. Mücadele (yarış)de kahramanın tanınması,
5. Yurda dönme veya rakip ve kölelerin cezalandırılması,
6. Düğün.”[27 - Şakir İbrayev, Destanın Yapısı, aktaran: Ali Abbas Çınar, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ankara, 1998, s. 273-274.]

ÖZKUL ÇOBANOĞLU, TÜRK EPİK DESTANLARI KAHRAMAN KALIBI
Özkul Çobanoğlu, Türk Dünyası Epik Destan Geleneği adlı kitabında Şakir İbrayev’in bu konudaki çalışmasına dayanarak “Türk epik destanları kahraman kalıbı”nın bir taslağını oluşturduğunu belirtir.

“A.) Birinci Daire: Kahramanın Doğumu, Çocukluk ve Yetişme Dönemi.
A.1. Kahramanın ailesi, yurdu ve halkı hakkında tanıtıcı bilgiler verilip tasvir edilir.
A.2. Destan kahramanının olağanüstü kişiliği ve doğumu.
A.3. Destan kahramanının olağanüstü çocukluk dönemi.
A.4. Kahramanın ilk kahramanlığı.
A.5. Kahramanın müstakbel sevgilisi hakkında haber alması.
A.6. Kahramanın sevgilisi ile güreşmesi veya aynı kıza talip olan diğer adaylarla yarışma.
A.7. Kahramanın sevdiğini alarak yurduna dönmesi.

B.) İkinci Daire: Kahramanın Kahramanlıkları.
B.1. Kahraman düşmanın saldırısı hakkında haber alır.
B.2. Kahraman hazırlanır ve sefere çıkar.
B.3. Kahramanın dövüşmesi.
B.3.1. Kahramanın teke tek dövüşü ve zaferi.
B.3.2. Kahramanın başarısızlığa uğraması ve düşmana esir düşmesi
B.4. Kahramanın yurduna zaferle dönmesi.

C.) Üçüncü Daire: Kahramanın Sevdiklerini Kurtarması.
C.1. Kahramanın sevgilisi veya akrabalarının düşman eline düştüğüne dair haber alması.
C.1.1. Kahraman rüya görür veya benzeri bir işaretle haber alır.
C.1.2. Kahraman aşağılanarak bu durum kendisine bir kişi tarafından bildirilir.
C.2. Kahramanın sevgilisine bir düşmanın, rakibin veya bir hizmetkârının talip olması.
C.3. Kahraman sevdiğinin düğününe kılık değiştirerek gizlice gelir ve sevdiğiyle görüşür.
C.4. Kahraman sevdiğinin düğününde yapılan güreş veya diğer yarışlar esnasında tanınır.
C.5. Kahraman yurduna döner ve düşmanlarını ve hainleri cezalandırır.
C.6. Kahramanın düğünü ve yapılan şenlikler.

D.) Dördüncü Daire: Kahramanın Ölümü.
D.1. Kahraman ölümsüzdür.
D.2. Kahraman savaş anında yaralanır ve ölür.
D.3. Kahraman öldükten sonra tekrar dirilir.
D.4. Kahraman intihar eder.
D.5. Kahraman yakalanır ve idam edilir.”[28 - Çobanoğlu, Türk Dünyası Epik Destan Geleneği s. 343-344.]

Özkul Çobanoğlu’nun bu çalışması, Türk destanlarının olay örgüsü kalıbı üzerine yapılmış en önemli çalışmalardan biridir. Tamamen olay örgüsü üzerine yoğunlaşan bu kalıp bir bütünlük arzeder. Türk dünyası destanlarının yetmiş bir tanesini inceleyerek oluşturulmuş bu kalıp geniş bir metin yelpazesine sahiptir, dolayısıyla genel olarak Türk destanlarının tipik özelliklerini taşıyacak niteliktedir. Çobanoğlu’nun bu kitabı destan türünü, icra özelliklerini, tipleri ve tematik nitelikleri ela almakla birlikte, olay örgüsü kalıbıyla ilgili bölümde, kahramanın biyografisinin, psikolojik açıdan tahliliyle bağlantılı bilgiyi bulamayız. Bizim çalışmamızın farklılığı da bu noktada yoğunlaşmaktadır.

BERNA MORAN, EŞKIYA HİKÂYELERİNİN YAPISI
Erich J. Hobsbawm, Avrupa, Amerika ve Asya’da haydutluk üzerine araştırma yapar ve bunları sosyal (erdemli) eşkıyalar, ilkel direnme ya da gerilla grupları, öç alıcılar ve haydutlar, çapulcular, âdî hırsızlar olarak dörde ayırır.[29 - Mehmet Bayrak, “Eşkiyalık Bir Çeşit Patlamadır”, Bilim ve Sanat, S. 58, Ekim 1985, s. 46.]
Hobsbawm, erdemli eşkıyaları, zulüm gören köylülerin arasından çıkıp zalim yöneticilere baş kaldıran, adalet isteyen, halkın efsanevî şahsiyete dönüştürdüğü şahıslar olarak belirtir. Bunlarla ilgili destanlar, hikâyeler, efsaneler oluşturulmuştur. Kahramanlık mitine bağlı olarak eşkıyalar çeşitli anlatıların konusu olmuştur. Bunlar, adaletsizliğin kurbanı olup kanun dışına çıkarlar. Zenginden alıp fakire veren, nefsi müdafaa dışında adam öldürmeyen, halkın hayran olduğu, yardım ettiği, kurşun işlemediğini düşündüğü, halka baskı yapanların düşmanı olarak gördüğü birisidir.[30 - Erich J. Hobsbawm, Sosyal İsyancılar, çev. Necati Doğru, Sarmal Yay., 2. bs., İst., 1995, s. 34-35.]
Berna Moran, “Eşkıya hikâyeleri”nin dört ana bölümden oluştuğunu belirtir:[31 - Berna Moran, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 2, İletişim Yay., 1990, s.78.]
1. Kahramanın çocukluk dönemini içine alan ve başkaldırısına sebep olan olaydan önceki durumun anlatıldığı ilk ana bölümde ağaların ya da beylerin yönetimi altında zulüm gören köylünün durumu sergilenir. Köroğlu Destanı’nda, Köroğlu’nun yetişmesi, Bolu Beyi’nin zulmü başlangıçta anlatılır.
2. Ağanın veya beyin kahramanın kendisine, sevdiğine ya da yakın akrabasına yaptığı kötülük sonucunda kahramanın isyan edip dağa çıkması ve eşkıya eğitiminden geçirilmesi ikinci bölümü oluşturur. Mesela, Köroğlu’nun babasının gözlerine mil çekilir; Çakırcalı Efe’nin babası hileyle öldürülür, annesine eziyet edilir, aşağılanır.
3. Bu bölümde de erdemli eşkıyanın eşkıyalık dönemi, kendi öcünü alması, zalimleri cezalandırması, köylüye iyilik yapması yer alır.
4. Dördüncü bölümde kahramanın sonu sergilenir. Kahraman ya halkının arasına karışır, halk ona sahip çıkar ya da ortadan kaybolur. Kaybolma efsanevî güç taşır. Gerekirse yeniden gelebilir izlenimi uyanır. Tüfek icat olunca Köroğlu, Kırat’la dağlara çıkar, bir daha görülmez.[32 - Muharrem Kaya, Türk Romanında Destan Etkisi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay., Ankara, 2004, s. 176-177.]

İLHAN BAŞGÖZ, TÜRK HALK HİKÂYELERİNİN YAPISI
İlhan Başgöz, 1976 yılında yayınlanan bir makalesinde[33 - İlhan Başgöz, “The Structure of the Turkish Romances”, Folklore Today; A Festschrift for Richard Dorson, ed. Linda Dégh, Henry Glassie, Indiana Universty Pub., Bloomington, 1976. Çevirisi Serpil Cengiz tarafından, “Türk Halk Hikâyelerini Yapısı” diye yapılan yazı, Folklor/Edebiyat’ın 14. sayısında (Haziran-Temmuz 1998), s. 85-98’de yayınlanmıştır.] Türk halk hikâyelerinin olay örgüsü kalıbını çıkartmıştır. Bu kalıbı üç ana bölüme ayırmıştır.

A. AİLENİN PARÇALANMASI
Hikâyenin 1. Aksiyonu: Kriz
a. Baba ölür.
b. Anne babanın her ikisi de ölür (önce anne, sonra baba).
c. Çiftin çocuğu olmaz.
d. Aile zulüm korkusuyla kendi topraklarından kaçar.
e. Aile üyelerinden birine, feci bir yaşam sürmesi için yaşlı bir kadın tarafından beddua edilmiştir.
Hikâyenin 2. Aksiyonu: Değişim

B. YENİ BİR AİLE KURMAK İÇİN MÜCADELE
Hikâyenin 3. Aksiyonu: Arama
Hikâyenin 4. Aksiyonu: Engeller

ENGELİ ORTAYA ÇIKARTAN HASIM: Kadın kahramanın babası. Kadın kahramanın annesi. Kadın kahramanın erkek kardeşleri. Kahramanın babası. Bir rakip. Rakibin annesi. Kahramanın kendisi. Doğa güçleri. Bir yönetici (Bey, Paşa, Şah, Vali, Vezir). Şah Abbas. Yönetici adamları veya kolluk kuvvetleri. Ermeni bir genç. Zenci. Kahveci. İmam. Yöneticinin kızı.
HASMIN GÜDÜLENMESİ: Üstünlük kanıtlaması için. Kadın kahramanın evlenmesine engel olmak için (kötü bir âşıkla, bir müslümanla). Kadın kahramanla evlenmek için. Kötülük yapmak için (başka bir güdülenme olmadan). Güdülenme olmadan (belki Tanrı’nın iradesiyle). Erkek kahramandan kaynaklanan bir yanlışlık sonucu. Kahramanı cezalandırmak için (Şah’ın kızıyla evlenmeyi istemesi yüzünden. Şah’ın kızını bir yarışmada yenik düşürmesi yüzünden. Kadın kahramanla uyuması yüzünden. Kötü eylemesi yüzünden. Sözünü tutmaması yüzünden). Kahramanın evliliğine engel olmak için. Kahramandan kurtulmak için. Gerçek bir âşık olarak kahramanın yeteneğini denemek için. Etnik olarak güdülenen intikam. Bir kızın ve kadın kahramanın namusunu korumak için. Bir kızı ve kadın kahramanı biraz daha fazla görebilmek için. İflastan kurtulabilmek için. Kahramanın babasının neden olduğu sorunlara bir son verebilmek için.
ENGELİN YAPISI: Türkü-bilmece yarışması. Taşmış nehir. Dağlardaki fırtına. (Kahramandan) gelin için istenen başlığın çok yüksek olması. Yanlış haberlerin yayılması (kahramanın ölümü). Kahramanın miras payının harcanması. Kahramanın öldürülmesini emretme. Deneme (çözülmesi gereken zor bir soru veya durum). Kahramanı ve kadın kahramanı içki vererek uyutma. Kolluk kuvvetlerini haberdar etmek amacıyla kahramanla kadın kahramanı buluşturmak için plan yapma. Kadın kahramanın babasına kızının gizli buluşmalarını haber verme. Kadın kahramanın evinden alınıp götürülmesine neden olarak sevgilileri ayırmak. Kahramanı bir kuyuya atma veya zindana kapatma. Kızkardeşine kahramanla evlenme yasağı koyma. Kahramana bir bardan zehir verme. Kahramanın yatağına bir kız yollama. Kadın kahramanın hamile kalması. Kadın kahramanı kaçırma. Kahramanın kadın kahramanın yatağında görülmesinin sonuçları. Kahramanın otuz iki dişinin çekilmesi. Kadın kahramanın, hareket etmesine engel olan büyülü bir iple bağlı olması. Kahramanın ailesinin sürülmesi. Kahramanın öldürülmeye çalışılması. Kahramanın babasını ölüme gönderme.
ENGELLERİN SONUÇLARI: Kahraman yarışmayı ve önemli insanların desteğini kazanır. Hızır’ın veya Tanrı’nın yardımıyla engelin ortadan kaldırılması. Kahramanın türküsü engeli ortadan kaldırır. Kahraman para kazanmak için 7 yıllığına yurdunu terk eder. Rakip, kadın kahramanla nişanlanır. Kahramanın ailesi fakirleşir. Kahraman dövülür. Kahraman bir sınavı geçer. Kahraman ıssız bir adaya sürülür. Kahraman tesadüfen kurtulur. Kahraman intihar etme teşebbüsünde bulunur. Kahraman tuzaktan kurtulur. Kadın kahraman (veya kahraman) kahramandan (veya kadın kahramandan) ayrılır. Kahraman zehir içmesine rağmen yaşar. Kahraman yaralanır. Kahraman birisi tarafından kurtarılır. Kahraman affedilir. Kahraman büyü yoluyla dişlerine kavuşur. Kahraman öldürülmek amacıyla yakılır. Kahraman ülkeden kaçar. Kahramanın babası bir arkadaş tarafından kurtarılır.
Hikâyenin 5. Aksiyonu: Çözülüş

C. YENİ BİR AİLENİN KURULMASI
Hikâyenin 6. Aksiyonu: Birleşme
Varyasyon.

NERİN KÖSE, TÜRK HALK HİKÂYELERİNDE KAHRAMAN KALIBI
Nerin Köse, Lord Raglan’ın kahramanın biyografisi kalıbından hareketle 209 Türk halk hikâyesindeki kahramanın biyografisi kalıbını şu şekilde sıralar:
1. Kahraman genellikle soylu bir ailenin hükümdar, vezir, bey, ağa, tüccar vb. oğlu ya da kızıdır.
2. Kahramanın anne rahmine düşüşü olağanüstü şekillerde ve uzun bir arayıştan sonra gerçekleşir.
3. Kahramanın çocukluğu, özellikle eğtimi ile ilgili bilgi verilir.
4. Kahraman herhangi bir sebepten (anne, baba veya üvey annesi tarafından öldürülmek istenmesi, herhangi biri tarafından verilen görevi yerine getirme, sevgilisini arama, sürgün vb.) bulunduğu yerden ayrılmak zorunda kalır.
5. Kahraman uzakta olduğu süre içinde:
5.1. Bir müddet hükümdarlık yapar.
5.2. Bir ya da daha fazla sayıda kızla evlenir.
5.3. Bir meslek edinir ya da kendi mesleğini icra eder.
5.4. Bir dev, hükümdar, canavar vb. karşı zafer kazanır.
5.5. Evinden, memleketinden ayrılmasına zemin hazırlayan problemini genellikle halleder.
5.6. Kahraman evinden uzakta ölür.
6. Kahraman bulunduğu yere geri döner.
7. Kendisine ve sevgilisine kötülük yapanlar, başkası ya da kendisi tarafından cezalandırılır veya mağlup edilir.
8. Sevgilisiyle evlenir.
9. Tahta geçer.[34 - Nerin Köse, “Raglan’ın ‘Geleneksel Kahraman Kalıbı’ ve Türk Halk Hikâyeleri”, Millî Folklor, sayı: 45, Bahar 2000, s. 38.]

ÜLKÜ KARA DÜZGÜN, TÜRK DESTANLARINDA MERKEZİ KAHRAMAN TİPİNİN ÖZELLİKLERİ
Türk destanlarındaki kahraman tipi üzerine yoğunlaşıp olay örgüsü kalıbını da veren araştırmacılardan birisi de Ülkü Kara Düzgün’dür. Onun bu konuyla ilgili yayınlarında tekrarladığı kalıp hem kahramanın olay örgüsündeki rolü hem de genel özellikleri üzerinedir. Konumuzla ilgisi olduğu için aşağıya alıyoruz:
1. Kahramanın doğumu önceden müjdelenir. (Çocuksuzluk motifi)
2. Kahraman olağanüstü şartlarda doğar. (Bu doğum ilahi bir oluşum sonucunda vuku bulur.)
3. Kahraman, Tanrı katından gönderilmiştir ve genellikle soylu bir aileye mensuptur.
4. Kahraman genellikle tek çocuktur. (Bazen en büyük ya da en küçük çocuk olarak da ortaya çıkabilmektedir.)
5. Kahramanın çocukluğu olağan dışıdır ve kısa sürede büyür. (Destanda kahramanın çocukluğu üzerinde uzun uzadıya durulmaz.)
6. Kahraman çocukluk döneminden çıktığını olağanüstü bir kahramanlık göstererek ispat eder.
7. Kahraman, kahramanlığını ispat ettikten sonra ad alır. Kahramana verilen ad kutsallık arz eder ve kutlu bir kişi tarafından verilir.
8. Kahramanın fiziki gücü yaradılıştan itibaren olağanüstüdür ve zaman zaman yırtıcı hayvanlarla mukayese edilerek tasvir edilir.
9. Kahraman karşımıza yarı tanrı, ilk ata veya ilk insan olarak çıkabilir.
10. Türk destanlarında avcılık önemli bir meziyettir.
11. Kahraman daima ilahi güçler tarafından korunur. (Yardımcı eren tipi / aksakal tipi)
12. Kahramanın en önemli yardımcısı olağanüstü özellikleri olan atıdır.
13. Kahraman bir ülküyü gerçekleştirmek, yiğitliğini ispatlamak veya intikam almak için maceraya atılır.
14. Maceraya atılan kahraman yurdundan uzaklaşır.
15. Kahraman mücadelesinin büyük bir bölümünde veya en tehlikeli durumlarda genellikle yalnızdır.
16. Kahraman cesurdur. Kendisi ile denk güç ve yaradılışta olmayanlarla savaşmaz.
17. Kahraman kendisine düşman olan varlıklarla hatta gerektiğinde babası ile de mücadele eder.
18. Macerada birçok zorlukla karşılaşılır.
a. Olağanüstü varlıklar (Devler, canavarlar, cadılar vb…)
b. Kötü akrabalar ve yakınlar (Kardeş, eş, arkadaş vb…)
c. Ülkeyi yöneten kötü liderler.
ç. Sihir, entrika, hile. (Kahraman uykuya dalınca entrika ile karşılaşır.)
19. Kahraman mücadelesi esnasında yer altı ve üstüne seyahatler yapar ve nadir de olsa bazı destanlarda ölüp dirilir.
20. Kahramana yardım eden olağan kişiler vardır.
21. Kahraman macerası esnasında evleneceği kız ile tanışır.
22. Kahraman maceradan döner.
23. Kahraman ölür.
24. Kahramanın ölümünden sonra ülküleri, soyundan gelenler tarafından devam ettirilir.[35 - Ülkü Kara Düzgün, “Türk Destanlarında Merkezi Kahraman Tipinin Tipolojisi”, Folklor/Edebiyat, cilt: 18, sayı: 70, 2012/2, s. 11.]

Ülkü Kara Düzgün, bu modelini Başkurt destanları üzerine uygulamış ve gayet etraflıca incelemiştir.[36 - Ülkü Kara Düzgün, Türk Destan Kahramanı ve Başkurt Destanlarının Tipolojisi, Kömen Yay., Konya, 2014, 670 s.] Düzgün, bu kitabında T. Carlyle, L. Raglan, N. Frye, C. M. Bowra, E. M. Meletinskiy, A. Dundes, J. Campbell, B. A. Schlack, D. A. Miller, K. Noble, J. Haubold adlı yabancı araştırmacıların; M. Kaplan, N. Yıldız, C. Orazbakova, M. Aça, İ. Çetin, Ö. Çobanoğlu, Ş. İbrayev gibi Türk araştırmacıların, kahraman konusuyla ilgili çalışmalarını da kısaca değerlendirmiştir.
Ülkü Kara Düzgün’ün kitabında, Meletinskiy ve Miller’ın destan kahramanıyla ilgili aktarılan bilgiler, incelediğimiz konunun değişik yönlerini aydınlattığı için bu iki şahsın düşüncelerini de sırasıyla ele alacağız.

E. M. MELETİNSKİY, SİBİRYA VE TÜRK KAHRAMANI
Ülkü Kara Düzgün, Meletinskiy’nin “Sibirya ve Türk Halklarının Eposlarındaki En Eski Kahraman Tipi Hakkında” adlı makalesindeki Türk destan kahramanının ortaya çıkışı ve gelişimiyle ilgili faktörleri şöyle belirtmiştir:
“1. Arkakik Yakut ve Sibirya Türk-Moğol destanlarında karşımıza çıkan merkezî kahraman tipi kültürel/medeni kahraman tipidir.
2. Bu tipe, diğer kültürlerin mitolojilerinde de rastlanmaktadır.
3. İlk döneme ait epik eserlerde karşımıza çıkan kahraman tipi dünyada yalnızdır. Hatta ilk insan olduğu düşünülmektedir.
4. Zaman zaman kahramanın Tanrı ile olan akrabalığından da söz edilir. Mesela, Yakutların destan kahramanı Er-Sogotop’un Yuryun Aar Toyon’un (Büyük Tanrı-Yaradan) oğlu ya da torunu olduğuna inanılması gibi.
5. Bu kahraman tipi aynı zamanda ilk ata fonksiyonu üstlenmektedir.
6. Destanlarda kahramanın yalnız olduğu, anne ve babasını tanımadığını ifade etmesinden anlaşılmaktadır. Orta dönem kahramanlık destanlarında da bu yalnızlık motifinin korunduğu görülür. Bu dönemde yalnızlık motifi, kahramanı düşmanla karşı karşıya getirmek için kullanılmıştır. Düşman tarafından soyu yok edilen kahraman yalnız kalır. İntikam almak üzere tek başına harekete geçer.
7. Bazen de kahramanın anne ve babası olmamasına rağmen kız kardeşinin olduğu tespit edilir.
8. Kültürel kahraman tipinin fonksiyonu destanın varyantlaşması ve aktarımına bağlı olarak değişebilmektedir. Bu durumda ilk ata ya da medeni kahraman tipi, kabilenin kurucusu ve koruyucusu olarak karşımıza çıkar. Görevini tamamlayan ve artık ihtiyaç duyulmayan kültürel kahraman tipi ise tanrıların katına gönderilerek pasifleştirilir.
9. Arkaik destanlardaki kahraman tipinin en önemli görevi, üreyerek veya başka yollarla bir halk meydana getirmek ve onlara yaşayabilecekleri bir alan yaratmaktır.”[37 - Düzgün, Türk Destan Kahramanı ve Başkurt Destanlarının Tipolojisi, s. 26 (http://www.ruthenia.ru/folklore/meletinsky13.htm erişim tarihi: 23.06.2005)’ten.]

Meletinskiy, Türk destanlarının merkezî kahramanını “kültürel/medeni (demiurgos/demiurg)” olarak belirtir. Kültürel kahraman tipinin dünya mit ve destanlarında da görüldüğünü, Meletinskiy, “Promete’nin Ataları-Mitte ve Destanda Kültürel Kahraman” başlıklı makalesinde yazmıştır. Bu tipin özelliklerini Ülkü Kara Düzgün şu şekilde maddeleştirmiştir:
1. ? [Bu madde kitapta yok]
“2. Kültürel kahraman (Promete tipi) folklorun en eski tipidir.
3. Kültürel kahraman insanlara sadece medeniyet getirmez, aynı zamanda kâinatın kurucusudur.
4. Birçok mitte insanı yaratan bizzat kültürel kahramandır. (Promete gibi.)
5. Kültürel kahraman, tanrılara rağmen insanlara yardım eder.
6. Kültürel kahraman tipi kurnaz bir tiptir. Birçok kere meselelerin altından kurnazlığı ile kalkar.
7. Kültürel kahramanın en önemli buluşu ateştir.
8. Kültürel kahramanın –özellikle mitten destan devrine geçildiğinde- bazen tanrılığa tekâmül ettiğine şahit olunur. Ancak, çoğunlukla kültürel kahramanı kutsallaştırma söz konusu değildir ve kültürel kahraman millî epik bir tip, ilk edebî folklorik kahraman haline gelir.
9. Kültürel kahramanın epik kahraman (bahadıra) dönüşmesinde onun faaliyetlerinin idealize edilmesi rol oynar.
10. Kültürel kahraman, birçok mitte ilk ata olarak görünür. İlk ataların bir kısmı yarı hayvan yarı insan olarak totemik bir yapı sergiler.
11. Dünyanın şimdiki hali bile onların faaliyetlerinin neticesi olarak düşünülür. Onlar gitmeden önce bütün kuralları koymuşlardır. Tilkinin eti yenmez, kürkü kullanılır ya da intihar etmek kötüdür, akraba evliliği yapmak uygun değildir vb.
12. Kültürel kahraman, tabiatın insana itaat etmesi için uğraşır.
13. İnsana görgü kurallarını, dinî ayinleri, tarım yapmayı, iş aletlerini vb. gibi kavramları öğreten odur.
14. Kültürel kahramanlarla ilgili mitlerde, insanın sanatsal faaliyetleri idealize edilir.
15. Kültürel kahramanın ahlâki bir sorumluluğu yoktur. Mitik kültürel kahraman tanrı değildir ve dolayısıyla dinî görevleri de yoktur.
16. Kültürel kahramanla ilgili mit ve destanların bir kısmı eğlendiricidir. Kültürel kahraman bu tarz verimlerde tanrılar panteonundaki yaramaz bir çocuk özelliği gösterir.
17. Kültürel kahraman birçok kez karşımıza kardeşi ele beraber çıkar. Bu şekilde kardeşlerden birinin tipi kahramanlığa, diğerininki komikliğe meyleder. Beceriksiz kardeş çoğunlukla yukarıda bahsi geçen komik olayların yaratıcısıdır. Beceriksiz kardeşin düşman olması söz konusudur. Düşmanca tavırlarının hepsi komik bir sonuca neden olur.
18. Kültürel kahraman dünya düzeni ve herkes için uyulması zorunlu olan kural ve âdetlerin (toplumlaşma-sosyalleşme) tespitinden önceki mitik devre aittir.”[38 - Düzgün, Türk Destan Kahramanı ve Başkurt Destanlarının Tipolojisi, s. 27-28 (http://www.ruthenia.ru/folklore/meletinsky13.htm erişim tarihi: 23.06.2005)’ten.]

D. A. MILLER, EPİK KAHRAMAN
Ülkü Kara Düzgün, D. A. Miller’ın The Epic Hero (Epik Kahraman) adlı eserindeki, kahramanın doğum ve doğum sonrası özelliklerini şöyle listelemiştir. Konumuzla ilgili olduğu için bu listeyi buraya aynen alıyoruz:

“Kahramanın doğumu ile ilgili ölçütler:
1. Kahraman asil bir soya mensup olmalıdır.
2. Kahramanın ana rahmine düşmesinde ve doğumunda olağanüstü etkenler rol oynar.
3. Kahramanın atası yılan, köpek, at, ayı ve kurt gibi hayvanlar olabilir.
4. Kahraman, özellikle Grek ve Mısır mitolojilerinde sıklıkla karşılaşıldığı gibi, iki soylunun ensest ilişkisi ile ortaya çıkabilir.
5. Kahramanın, Yunan mitolojisinde sıklıkla karşılaşıldığı üzere, atası tanrı, annesi insan olabilir. Bu durumda kahraman genellikle insan olan babasının ölümünden sonra veya annesi insan ise doğumdan annesini kaybederek doğar. Bu durum bir nevi tanrısal yetenekle doğmanın diyeti olarak kabul edilir.

Kahramanın gençlik dönemi ile ilgili ölçütler:
1. Kahraman genellikle olağanüstü bir doğumdan sonra, hızla bebeklik ve çocukluk dönemini aşar.
2. Kahramanın kaderi önceden yazılmıştır.
3. Kahramanın çocukluk dönemi ile ilgili pek fazla bilgiye rastlanmaz.
4. Kahraman gençlik döneminde mükemmel bir fiziki olgunluğa kavuşur.

Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию (https://www.litres.ru/book/muharrem-kaya/manasin-yolculugu-69500023/chitat-onlayn/?lfrom=390579938) на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

notes

1
Özkul Çobanoğlu, Halk Bilimi Kuramları ve Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş, Akçağ Yayınları, 2. baskı, Ankara, 2004, s. 23-24.

2
Walter J. Ong, Sözlü ve Yazılı Kültür, çev. Sema Postacıoğlu Banon, Metis Yayınevi, 2. baskı, İstanbul, 1999, 230 s. Gonca Gökalp Alpaslan, XIX. Yüzyıl Yazılı Anlatılarında Sözlü Kültür Etkileri, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2002, s. 1-3.

3
Özkul Çobanoğlu, Türk Dünyası Epik Destan Geleneği, Akçağ Yay., Ankara, 2003, s. 56-57.

4
Çobanoğlu, Türk Dünyası Epik Destan Geleneği, s. 56-57

5
Çobanoğlu, Türk Dünyası Epik Destan Geleneği, s. 39.

6
Tuba Özkan, Bey Böyrek Anlatılarının Kahramanın Yolculuğu Açısından İncelenmesi, danışman: M. Öcal Oğuz, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Halk Bilimi Ana Bilim Dalı, master tezi, Ankara, 2006, s. 2.

7
Robert A. Segal, “Introduction: In Quest of The Hero”, Rank, Raglan, Dun-des, In Quest of The Hero, ed. Robert A. Segal, Princeton University Press, 1990, New Jersey, s. vıı.

8
Segal, a.g.e., s. vıı.

9
Segal, a.g.e., s. vııı.

10
Özkul Çobanoğlu, Halkbilimi Kuramları ve Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş, Akçağ Yayınevi, 2. baskı, Ankara, 2002, s. 114-118. Saim Sakaoğlu, Gümüşhane ve Bayburt Masalları, Akçağ Yayınları, Ankara, 2002, s. 248-249.

11
Çobanoğlu, Halkbilimi Kuramları, s. 190-191.

12
Vladimir Propp, Masalın Biçimbilimi, çev. Mehmet Rifat, Sema Rifat, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2008, s. 80-81.

13
Propp, a.g.e., s. 28-65.

14
Segal, a.g.e., s. xı, xıı, xıx-xxıv.

15
Lord Raglan, “Geleneksel Kahraman”, çev. Metin Ekici, Millî Folklor, sayı: 37, Bahar 1998, s. 126-127. Çobanoğlu, Halkbilimi Kuramları, s. 190-194.

16
Segal, a.g.e., s. xxv-xxvı.

17
Çobanoğlu, a.g.e., s. 191.

18
Segal, a.g.e., s. vııı.

19
Çobanoğlu, a.g.e., s. 191-192.

20
Segal, a.g.e., s. vııı-xvı.

21
Segal, a.g.e., s. x.

22
Segal, a.g.e., s. x.

23
Segal, a.g.e., s. x-xı.

24
Segal, a.g.e., s. xvı-xvıı.

25
Segal, a.g.e., s. xvııı-xxı.

26
Joseph Campbell, Kahramanın Sonsuz Yolculuğu, çev. Sabri Gürses, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2000, 465 s.

27
Şakir İbrayev, Destanın Yapısı, aktaran: Ali Abbas Çınar, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ankara, 1998, s. 273-274.

28
Çobanoğlu, Türk Dünyası Epik Destan Geleneği s. 343-344.

29
Mehmet Bayrak, “Eşkiyalık Bir Çeşit Patlamadır”, Bilim ve Sanat, S. 58, Ekim 1985, s. 46.

30
Erich J. Hobsbawm, Sosyal İsyancılar, çev. Necati Doğru, Sarmal Yay., 2. bs., İst., 1995, s. 34-35.

31
Berna Moran, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 2, İletişim Yay., 1990, s.78.

32
Muharrem Kaya, Türk Romanında Destan Etkisi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay., Ankara, 2004, s. 176-177.

33
İlhan Başgöz, “The Structure of the Turkish Romances”, Folklore Today; A Festschrift for Richard Dorson, ed. Linda Dégh, Henry Glassie, Indiana Universty Pub., Bloomington, 1976. Çevirisi Serpil Cengiz tarafından, “Türk Halk Hikâyelerini Yapısı” diye yapılan yazı, Folklor/Edebiyat’ın 14. sayısında (Haziran-Temmuz 1998), s. 85-98’de yayınlanmıştır.

34
Nerin Köse, “Raglan’ın ‘Geleneksel Kahraman Kalıbı’ ve Türk Halk Hikâyeleri”, Millî Folklor, sayı: 45, Bahar 2000, s. 38.

35
Ülkü Kara Düzgün, “Türk Destanlarında Merkezi Kahraman Tipinin Tipolojisi”, Folklor/Edebiyat, cilt: 18, sayı: 70, 2012/2, s. 11.

36
Ülkü Kara Düzgün, Türk Destan Kahramanı ve Başkurt Destanlarının Tipolojisi, Kömen Yay., Konya, 2014, 670 s.

37
Düzgün, Türk Destan Kahramanı ve Başkurt Destanlarının Tipolojisi, s. 26 (http://www.ruthenia.ru/folklore/meletinsky13.htm erişim tarihi: 23.06.2005)’ten.

38
Düzgün, Türk Destan Kahramanı ve Başkurt Destanlarının Tipolojisi, s. 27-28 (http://www.ruthenia.ru/folklore/meletinsky13.htm erişim tarihi: 23.06.2005)’ten.
Manasın Yolculuğu Muharrem Kaya
Manasın Yolculuğu

Muharrem Kaya

Тип: электронная книга

Жанр: Историческая литература

Язык: на турецком языке

Издательство: Elips Kitap

Дата публикации: 16.04.2024

Отзывы: Пока нет Добавить отзыв

О книге: Manasın Yolculuğu, электронная книга автора Muharrem Kaya на турецком языке, в жанре историческая литература

  • Добавить отзыв