Çay ve zen
Kakuzo Okakura
Çay ve Zen felsefeye odaklanan ve Japon Çay Seremonisi’nin estetiğini anlatan bir tarih betimlemesidir. Bu kitapta Kakuzo, çayı hem Zen ile Taoculuk bağlamında anlatıyor, hem de çayın ve Japon yaşayışının asırlardır süren yönlerine değiniyor. Kitabı daha önemli kılan şey ise anlamlı bir hayatı nasıl yaşayacağımızı gösterebilme yetisine sahip olmasıdır. Doğa ve sadeliği, sanat ve güzelliği, bizi çevreleyen hayattaki küçük şeylerin içinde bulunan kavranması zor derinlikleri anlatıyor.
Okakura Kakuzo şöyle der: Çay yolu, bizim sıradan günlük hayatımızda güzel olan şeye duyulan aşkta bulunur. Saflığı, harmoniyi, karşılıklı saygıyı, doğanın ve bireyin önemini öğretir. Aslında kusursuz olmayana tapınmadır. Bizim imkansız dünyamızdaki imkanlı şeyleri başarma tavrıdır.
Kitabın ilk bölümü ise, yazarın düşüncelerinin ve bu kültürün daha iyi anlaşılabilmesine katkı sunabilmek için, sudan sonra en çok tüketilen içecek olan çayın, çay kültürünün ve Çayizm’in köklerine bir yolculuk yapıyor.
Okakura Kakuzo
ÇAY VE ZEN
Yayıncının Notu
Okakura Kakuzo tarafından yazılmış olan Çay Kitabı, çayın ve onun felsefesi olan Çayizm’in Japon yaşantısının estetiğinde ve kültüründe oynadığı rolle bağlantılı, uzun bir makaledir.
Batılı okuyucuyu hedefleyen bu makale İngilizce yazılmıştır ve İngilizce çay klasikleri arasında en iyilerden biri olarak kabul edilir. Kitabın yazarı Okakura, genç yaşta İngilizce’yi öğrenmiş ve zamanla düşüncelerini Batılı zihinlere aktarmada ustalaşmıştır. Kitabında hem Zen ve Taoculuk’tan hem de çayın ve Japon yaşantısının asırlardır süren geleneksel yönlerinden bahseder. Uzun süre görsel sanatlar eğitimi alan Kakuzo, çay kültüründeki sadeliğin, sanatı ve mimariyi de etkilediğini iddia eder.
Fakat Çay Kitabı’nı okuduğumuzda bundan fazlası olduğunu görüyoruz. Kakuzo, bir yandan Batılılara Japon ve Uzakdoğu kültürünü anlatırken, diğer yandan da sadelikten ve estetikten yoksun olduğunu düşündüğü BatıKültürü’ne eleştiriler getiriyor. Özellikle Batı’nın Doğu’yu küçümsemesine, sömürge olarak görmesine, yaptığı ince karşılaştırmalar ve örnekler ile itiraz ediyor. Bu iki çok farklı kültürün eşitlik temelinde birbirleri ile etkileşim içine girmelerini savunuyor. Doğu’nun Batı’dan sanayiyi ve ticareti; Batı’nın ise Doğu’dan estetiği, sadeliği ve özellikle de doğaya saygıyı öğrenebileceğinin altını çiziyor.
Daha sonra birçok dilde kitap olarak yayımlanan bu uzun makalede, kaynağını Zen felsefesinden alan çay kültürünün derinlemesine bir incelemesi yapılmaktadır. Biz de, yazarın düşüncelerinin ve bu kültürün daha iyi anlaşılabilmesine katkı sunabilmek için çayın ve Çayizm’in köklerine bir yolculuk yaptık. Böyle olunca da Çay ve Zen’i iki ana bölüm altında hazırladık: Japon ve dünya çay tarihi, kültürü ve seremonilerinin anlatıldığı birinci bölüm ve Kakuzo’nun makalesi olan Çay Kitabı’nın bulunduğu ikinci bölüm.
Çay ve Zen bu haliyle, tatmin edici ve sade bir hayatı yaşamanın açık bir kılavuzu olarak okurun beğenisine sunulmuştur.
Tahir Malkoç
Maya Kitap
Okakura KAKUZO
Okakura Kakuzo (1863-1913), Batı’nın baskısına ve sömürüsüne karşı direnmeyi sağlayan, Japonya’nın askeri ve endüstriyel güce hızlı bir şekilde kendisini dönüştürmeye başladığı ve 200 yıllık ulusal izolasyonun son bulduğu Meiji Dönemi’nin başlamasından beş yıl önce Yokohama’da doğdu. Yokohama, fırtınalı bir uluslararası limandı ve iş yüzünden burada görevlendirilmiş bir samuray olan Okakura’nun babası, Okakura’ya altı yaşında İngilizce öğretmeye başlayan ilerici bir düşünürdü. Okakura’nın, Çay Kitabı’nın da arasında bulunduğu en önemli çalışmaları İngilizce yazılmıştır. Bu eserler, Japon ve Asya kültürünü savunup açıklamaya adanmıştır.
Okakura’nın yaşadığı dönem, Batı’nın Asya ülkelerine saldırılarıyla karakterize edilir. Batı, Endüstri Devrimi’nden dolayı materyal ve askeri olarak Doğu’ya karşı üstün durumdaydı ve kendisini kültürel olarak da üstün görüyordu. Bu yıllarda Japonya, cesur çabaların sayesinde kendi ordusunu ve endüstrisini inşa etti, 1905’teki Rus-Japon Savaşı’ndan galip ayrıldı. Bu sayede Japonya, Batılı güçler tarafından uluslararası tanınma başarısı gösteren ilk Batılı olmayan ülke oldu.
Fakat Okakura bu tarz bir tanınmayla ilgilenmiyordu. O, Japon ve Doğu kültürünün, sanatının tanınmasını istiyordu. Ayrıca bu kültürü, artan Batılılaşma sürecinden korumak gerektiğini hissediyordu. Bu sebeple, 1887’de kurulan ilk Japon Güzel Sanatlar Akademisi’nin kurucuları arasında yer aldı. Ayrıca 1898 yılında Japon Güzel Sanatlar Enstitüsü’nün kurulmasına destek verdi. 1904’te Boston Güzel Sanatlar Müzesi’ne küratör olarak davet edildi ve 1910’da bu müzede bulunan Asya Sanatları Bölümü’nün ilk başkanı oldu.
1913 yılında 50 yaşındayken ölen Okakura, tüm hayatını Japonya’nın geleneksel kültürel mirasını korumaya adamıştı. Okakura’nın etkilediği önemli figürler arasında Alman filozof Martin Heidegger, Amerikalı şair Ezra Pound, Hintli şair Rabindranath Tagore, Amerikalı sanat koleksiyoncusu Stewart Gardner ve İngiliz çevirmen Arthur Waley vardır.
I
ÇAYIN HIKÂYESI
1
ÇAY
Çay, kurumuş ve ezilmiş çay bitkisi Camellia sinensis yapraklarının sıcak ya da kaynayan suda demlenmesiyle yapılan sıcak içecektir. Çok kişinin sevdiği acımsı ve buruk bir tadı ve serinletici etkisi vardır. Dünyada sudan sonra en çok tüketilen içecektir. Çay bitkisi, daha çok Güney’de ve Doğu Asya’da yetiştirilir.
Çay, hastalıkları tedavi edici bir içecek olarak ilk kez Çin’de tüketilmeye başlandı. 16. yüzyılda Portekizliler ve Çin’deki tüccarlar çayla tanıştı. 17. yüzyılda İngilizler çayı Hindistan’a götürdüler ve kısa sürede Hindistan, çay ticaretinde Çin ile rekabet edebilmeye başladı.
Edebiyatta ise çaydan bahseden ilk eser –burada kullanılan ideogram (Tu) her ne kadar çeşitli bitkiler için kullanılsa da- Şiir Klasikleri’[1 - En eski Çince şiir antolojisidir. MÖ 11. yüzyıldan MÖ 7. yüzyıla kadar olan süredeki 305 şiir ve şarkıyı içerir.] oldu.
Çay üzerine ilk kitap Milatton Sonra 780 yılında Çinli şair Lu Yu’nun kitabı Ch’a Ching’dır. Bu kitap çay yetiştiriciliği, hazırlanması ve içimi ile ilgili bilgileri içerir.
Çin edebiyatında çayla ilgili önemli sayıda eski eser vardır. Bununla birlikte, Ming Hanedanlığı’ndan sonra kurulan Tang Hanedanlığı döneminde, çayla ilgili yaklaşık yüz tane monograf ve kitap yazılmıştır.
Cai Mı Tea Mı?
Çayın farklı dillerde farklı okunmalarının sebebi, Çincede çaya ismini veren karakterin modern Çin dilinde “ca” ve “te” diye iki farklı okunuşundan kaynaklanır. Doğu ve Balkan ülkelerinde genellikle “ca” okunuşuna yakın söyleniş kullanılırken Batı ve Kuzey Avrupa dillerinde diğer okunuş olan “te” alınmıştır.
Çay Yapmanın Sırları üzerine Sen no Rikyu[2 - Büyük Japon Çay Seremonisi Üstadı]’nun dizeleri
Biri Rikyu’ya gelir ve çay yapmanın sırlarını sorar.
“Kömür koy, böylece su düzgün kaynar ve çayı güzel bir tatta yapar. Çiçekleri büyüyorken topla. Yazın serinlik hissini ver kışın sıcaklık. Başka bir sır yok,” diye cevaplar usta.
“Çay bundan başka bir şey değil.
Önce suyu kaynat,
Sonra çayı demle.
Sonra da güzelce iç.
Tüm bilmen gereken bu.”
Soran kişi “Bütün bunları zaten biliyorum,” diye cevaplar küçümseme havasıyla.
“O zaman, başka bir şey bilen varsa, onun öğrencisi olmaktan çok memnun olacağım,” dedi Rikyu.
Çay Seremonisi Ustası ve Zen Budist Sen no Rikyu (1522-1591, Sakai, Japonya)
Çayın Kökeni
Çayın orijinine ilişkin çeşitli efsaneler anlatılır. Bunların en ünlüsü suyunu bir kazanda kaynattıktan sonra içen, Çin tıbbının ve farmakolojinin babası, İmparator Shen Nung’unkidir. Shen Nung daha çok Yan İmparator olarak bilinir ki bunun kelime anlamı “Tanrısal Çiftçi”dir çünkü Çin’e tarımı getirdiğine inanılır.
Çin’in İkinci İmparatoru Shen Nung
Efsanevi imparator Shen Nung’un (Yaklaşık MÖ 2695) , 365 bitkinin tadına baktığı ve toksik aşırı dozdan öldüğü biliniyor.
Ayrıca bilimsel bir çalışma olan Zehirler Üzerine Bitkisel Tıbbi Deneyim adlı bir eseri bulunmaktadır. Daha sonra sayısız jenerasyondan doktor tarafından genişletilen bu eseri Çin’de bitkisel tedavi bilgisinin bu kadar yaygın olmasının da temel nedenidir. Bitkilerin birçok tıbbi faydasını keşfeden Shen Nung, Çin’de büyük bir saygı görmektedir. Hikâyeye göre, bir gün bir ağaç altında oturan Shen Nung, ki her zaman kaynamış su içiyor, birkaç Camellia sinensis yaprağının sıcak su dolu kazana düştüğünü görür. Demli suyu içen İmparator tadını lezzetli ve ferahlatıcı bulur. Böylece çay yaprağını demleyerek içmenin canlandırıcı faydasını keşfetmiş olur.
Buda İle İlgili Çay Efsanesi
Başka bir efsane ise, çay içimini daha sonra Budha olarak Budizmi kuran Hintli Prens ve Aziz Bodhidharma ile ilişkilendirir. Bodhidharma altıncı yüzyılda felsefesini yaymak için Çin’e gider. Sürekli meditasyonda olmak için uyanık olmanın gerekli olduğuna inandığından, uyanık kalmasına yardımcı olması için çay yaprakları çiğniyordu.
Meditasyon yapan Budha
Bodhidharma ile ilgili alternatif ve daha korkunç bir hikaye ise şöyledir: Dokuz yıl sürecek bir meditasyona girmeye karar veren ama beş yılın sonunda aşırı derecede yorgun düşen Budha, bir gün uyuyakalır. Başarısızlığından hayal kırıklığına uğrayarak kendini cezalandırmak için göz kapaklarını keser ve fırlatır atar. Bodhidharma’nın göz kapakları toprağa düşer ve ilk çay bitkisi oradan filizlenir. Bu çay yapraklarının özünü emen Bodhidharma, niyetlendiği meditasyonu başarılı bir şekilde bitirir ve o bölgede çayın uykuyu kaçırdığı ve yorgunluğu giderdiği inancı gelişir.
2
Çay Kültürü
Çay kültürü; çay yapma ve tüketme yöntemi, insanların çayla etkileşime geçmesi ve çay içme estetiği olarak tanımlanır. Çay kültürü; çayın üretiminin, demlenmesinin, çay sanatının ve seremonisinin, toplumunun, tarihinin, sağlığının, etiğinin, eğitiminin, sohbetinin ve ortam meselelerinin tüm açılarını kapsar.
Çay, genel olarak sosyal bir ortamda tüketilir ve çoğu kültür, bu ortamlar için girift seremoniler yaratır. Bu seremonilerin Batılı örnekleri, beş çayı ve çay partileridir. Çin çay kültüründeki kökleriyle çay seremonileri, Japon ve Kore çay seremonileri gibi Doğu ülkeleri arasında farklılık gösterir. Çayın hazırlanması da bu kültürlerde farklılıklar gösterir. Mesela Tibet’te tuz ve yağ ile birlikte demlenir. Ayrıca çay, bazı ülkelerde belli başlı önemli roller oynar.
İngiliz İmparatorluğu kendi çay yorumunu, kendi ülkesine ve kolonilerine (bugünkü Hindistan, Hong Kong, Pakistan gibi çay kültürü olan ülkelerle birlikte bugün Doğu Afrika’daki Kenya, Tanzanya, Uganda ve Pasifik’teki Avustralya, Yeni Zelanda gibi bugün çay kültürü olmayan ülkelere) yaymıştır.
Farklı bölgeler; siyah, yeşil, oolongo gibi farklı tatları severler. Bazıları ise, süt, şifalı bitki gibi farklı tatlarkatarlar. Çayın derecesi de çeşitlilik gösterir.
Çin
Çin Çay Seremonisi
Eski Çin’de, kendini geliştirme ya da sanata benzetilebilir. Hayatın değerini bilme yolu olarak görülen çay içmek, günümüzde Çin’de çok çeşitli çaylar içilir; yeşil, siyah, beyaz, kokulu ve bitki çayları. Farklı sezonların farklı çayları vardır.
Çin, çayın ve çay kültürünün merkezidir ve çay 5.000 yıldan uzun bir zamandır Çin halkıyla birliktedir. Misafirlere çay ikram etmek bir gelenektir.
Çin toplumunda ve kültüründe çayın öneminden dolayı, Çin’deki çoğu muhitte ve iş bölgesinde çay evleri bulunur. Çin tarzı çay evleri, misafirlerine sıcak ve soğuk hazırlanan düzinelerce çay çeşidi sunarlar. Ayrıca çayla beraber ya da çayla alakalı kuruyemiş de ikram ederler. Akşamüzerleri, tipik bir Çin çay evi, bir anda, öğrenci ve çalışan insanlarla dolar. Ayrıca geceleri de uykusuzluk çekenlere ve rahatlamak için yer arayan gece kuşlarına ev sahipliği yapar. Geleneksel çay evleri hala vardır. Onlar hem bir dizi Çin ve Japon çay yaprağını, hem de çay yapma malzemelerini ve daha iyi kuruyemişleri sunan yerlerdir. Son olarak çay satıcıları vardır ki onlar çay yapraklarında, demliklerde ve çayla alakalı diğer araç-gereçte uzmanlaşmışlardır.
Myanmar (Burma)
Myanmar, çayın sadece içildiği değil yendiği de birkaç ülkeden biridir. Çay, çeşitli malzemelerle karıştırılarak Lahpet (ıslak çay) olarak ya da tavada kavrularak tüketilir. İçecek olarak çay, süt ile tatlandırılır. Orta sınıf arasında yaygın olarak tercih edilen bir içecektir.
Rusya
Rusya’da genellikle siyah çay içilir. Genellikle şeker, meyve veya reçel ile tatlandırılır. En sıcak havalarda bile sıcak olarak servis edilir. 13. yüzyıldan beri kullanılan ve 17. yüzyılda Rusya’ya gecen semaverlerde yapılır.
Yakındoğu
Çay, bütün Arap ülkelerinde yüzyıllardır en popüler içecektir. Misafir geldiğinde ya da aile arasında sohbetin bir parçası olarak hazır bulundurulur.
Fas’ta misafir ağırlamakta ise yeri doldurulamaz bir özelliğe sahip olan çay, çok daha rafine bir şekilde servis edilir. Misafir odasında tütsü yakılır ve misafirler yerlerine otururken ellerine gül suyu sunulur. Çay, nane ve şeker ilaveli olarak servis edilir.
Müslüman ülkeler kişi başına çay tüketiminde dünyada ilk sıradadır. Müslüman ülkelerde gün boyunca çay için özel bardaklardan içilir. Hemen her evde ve çayhanede semaverler bulunur.
Doğu’daki çay seremonlerinde olduğu gibi içsel ruhani içerik, sükûnet ve sade bir zerafetle gerçekleşmese de tevazu, itidal ve yalınlık ile karakterize olmasa da çay içme alışkanlığı tüm dünyada çok yaygındır. Çay, dünyada sudan sonra en yaygın olarak tüketilen içecektir.
Fransa
Fransa’da çayın ilk meraklılarından biri çayı temelde sağlık sebebiyle içen Kral XIV. Louis’dir. Gut ve kalp rahatsızlıklarını engelleme ve sindirime yardımcı özellikleri nedeniyle tüketilmiştir. Fransız Devrimi’nden sonra popülaritesini yitirmiş ve 19. yüzyıl ortalarına kadar da kullanımı orta seviyede kalmıştır.
Günümüzde ise Fransa’da çay her durumda, her olayda ve günün her saatinde içilmektedir.
İngiltere
Çin’den sonra İrlanda ve İngitere, dünyanın kişi başına en fazla çay tüketilen ülkelerinden biridir.
“Çay Saati” İngiliz hayatının önemli bir yüzü haline geldi. Geleneksel olarak, üst sınıflar saat 4 civarında “akşam çayı” servis etmeye başladı. Orta ve alt sınıflar ise saat 5 ya da 6 civarında çay içme geleneği oluşturdular.
Avrupa’da Viktoryan dönem dahil “beş çayı” ya da öğleden sonraları çay ritüeli sosyal bir olaydı. O zamanlar da doğru malzemeye, görgüye ve sosyal çevreye sahip olduğunu göstermek, çayın kendisini içmek kadar önemliydi. Viktoryan dönem aynı zamanda çay çeşitlerinin seçimi anlamında Hint çay kültüründen de etkilenmiştir.
İngiliz çay standardı, en meşhurları Earl Grey ve English Breakfast olan siyah çay karışımlarını içerir.
Türkiye
Ülkemizde tüketilen çay, orta iklime ve yüksek yağışa ve bereketli topraklara sahip Karadeniz Bölgesi’ne üretilen ve sütsüz olarak tüketilen siyah çaydır.
Türk çayı tipik olarak çay hazırlanması için özel olarak tasarlanmış olan iki parçalı, koyu ya da açık çay hazırlamaya müsait çaydanlıklarda demlenir. Çay, çayın rengini gösteren küçük cam bardaklarda iki kesme şekerle birlikte sunulur.
Türkiye dünyanın en büyük çay üreticilerinden biridir. Ayrıca 2013 yılında kişi başına çay tüketiminin (6.87 kilogram) en yüksek olduğu ülke olurken, Türkiye’yi Fas takip etmiştir.[3 - http://en.wikipedia.org/wiki/List_of_countries_by_tea_consumption_per_capita]
Çay, Türk kültürünün önemli bir parçasıdır. Misafire çay sunmak Türk misafirperverliğinin bir göstergesidir. Çay, evlerde, iş yerlerinde ve kahvehanelerde ve kafelerde yaygın olarak tüketilir. Şu andaki popülerliğine rağmen çay Türkiye’de temel içecek seçeneği haline Türk kahvesininin nispeten pahalı ve hatta ulaşılamaz hale gelmesi sonucunda 20. yüzyılda geldi.
Güney Amerika
Amerika Birleşik Devletleri’nin çay kültürüne en önemli katkısı buzlu çayı yaygınlaştırması olmuştur. İlk kez 104’te St. Louis’deki Dünya Fuarı’nda tanıtılan buzlu çay sıcak yaz günlerinden ve nemden bunalan ziyaretçilere sunulur. O zamandan sonraki yüz yıl içinde buzlu çay tüketimi Amerika’da yılda 40 milyar bardağa ulaşır.
Son yıllarda Kuzey Amerika’da çay talebi büyük bir artış göstermiş. Her gün farklı kalitede çaylar sunan yeni çay dükkanları ve çay evleri açılmaktadır.
Günümüzde Çay
Sağlığa verilen önemin artmasıyla çay tüketimine verilen önem de artmaktadır. Çayın antioksidan, kanseri ve kalp rahatsızlıklarını önleyici etkisi anlaşıldıkça ideal ve sağlıklı bir içecek konumuna yükselmektedir.
Çayın içecek olarak sağlığı yanında sunum metodları da güzelliği ve sıra dışılığı ile günümüz hızlı ve yalnızlaştıran hayat tarzına da yavaşlığa ve dostluğa övgü sunulan bir alternatif oluyor.
3
Çayizm – Cha-do
Çay, bir içeçekten daha fazlasıyken ve çay seremonileri aydınlanmanın saflığına ulaşmak, kalbi sakinleştirmek, beyni disipline etmek, doğayla uyumu yüceltmek ve insanlığın harmonisini beslemek için deneyimlenirken, çay sanatı Çayizm’e dönüşmeye başlamıştır.
Gerçi bir çok kişi çay içiyor ama siz Çayizmi bilmezseniz çay sizi içer.
Sen no Rikyu
Bu kültürü tanımlayan, Çince “Chadao” terimi iki kelimeden oluşur. İlk kelime çay, ikincisi Çinçe’nin başka dilden aldığı -ism manasındaki tao/dao ekidir. Bu yüzden bu terim “Çayizm” şeklinde okunur. “Dao / Tao”, ‘..izm / yol’ demektir, o nedenle bu terimin sözlük anlamı, “Çay Yolu”dur. Bu terim; çay kültürünün, bu konudaki çalışmaların ve zamanı takip ederek kendini eğitmeyi amaçlayanların ilgi çekici yönü olan çay seremonilerini tanımlamak için kullanılır.
Çayizm çoğunlukla estetiğin temel bir formudur, fakat aynı zamanda etiğin, hatta metafiziğin hemen anlaşılamayan yansımasıdır. Çayizm “çay aklıyla” ilintilidir. Harika bir çayın tadının etkisi altındayken odaklanma ve konsantre olma algısıdır. Çayist, Çayizmi ve çay sanatını beğenen ve deneyimleyen kişidir. Çin’de, Japonya’da ve Güney Kore’nin geleneksel kültüründe çok gelişmiş Çayizimler vardır.
İchi-go ichi-e Zen Budizmi ile ve fanilik konseptiyle ilişkilidir. Terim özellikle Japon çay seremonisi ile bağlantılıdır ve genellikle çay odasının duvarına bir perşömende yazılı olarak asılır.
Meşhur çay ustası ve Zen Budist Sen no Rikyu’nun tabiri “ichigo ni ichigo” dur ve “hayatta bir kez” anlamına gelir.
Bir çay toplantısı tekrar edilemez; ev sahibi ve misafirler bunun hayatta bir kez karşılaşılacak bir şey olduğunu hissederler. Çay seremonisi, anı yaşama konsepti ile uyum içindedir.
Japon çay seremonisinde her veri net bir şekilde önceden belirlenmiştir: elbise, jest, yanıt, duygu, sunum ve mesafe. Bütün bu belirlenmiş sınırlar da seremoninin dönüştürücü potansiyelinin su yüzüne çıkmasını sağlamak içindir. Ritüel sınırları ve formu belirlendiğinde bilinç ana odaklanmak için serbest kalır.
Çay sanatının Zen ile sadece pratik gelişimi açısından değil, seremoninin öze riayet eden prensipleri anlamında da çok ilişkili olduğunu görürüz.
Bu öz şunlardan oluşur:
Armoni, hürmet, saflık ve sükunet.
Lüksten ve gösterişten kesinlikle kaçınılır.
4
Çay ve Zen
Geleneksel olarak Japonya’da ve Çin’de çay içmek tefekkür, meditasyon ve aklın ve ruhun yükselişi için fırsattır.
Hem zen hem de çay sunumu için sessiz bir meditasyonu ve tefekkürü mümkün kılacak uygunlukta bir ortam yaratılır.
Zen’in en temel özü kişinin, kendi içsel süreçleri ile en doğrudan bir şekilde bağlantıya geçmesidir. Zen herhangi bir imaja hatta Buda’ya dahi ibadet etmez. Takipçilere meditasyon ya da herhangi bir objeye konsantre olma öğretilmez. Düşünceler “hiçbir şey” üzerine odaklanmalıdır. Zen içsel ruhani bir deneyim gerçekleştirmeyi hedefler ve insanın içsel saflığına inanır. Parmak kaldırmada ya da yolda rastlanan bir arkadaşa “İyi günler” demede bile anlatılamayacak derecede derin düşünceler bulur. Bu konsept Çay Seremonisini de açıklar. Çay seremonisinde de her harekete ve her objeye çok büyük bir önem verilir.
Ukiyo-e by Utagawa Kunisada (1786-1865) çay seremonisi yapan kadın
“Ellerini temizliyorsun ve kaplardaki kiri ve tozu alıyorsun, ama eğer kalp saf değilse bütün bu titizliğin ne gereği var?”
Sen no Rikyu
Çay tıbbi, sosyal ve ibadetsel anlamıyla Japon ve Çin kültürünün içindedir. Çay seremonisi çayın daha çok sosyal ve ibadet yanına hitap eder. Seremoninin vurgusu “doğal, sakin, gayesiz insan eylemi” üzerinedir.
Çay ustası, yüzyıllardır beri gelen belirli adımları takip ederek biçimcilik yoluyla sadeliği yaratabilendir.
Ortam düzenli ve basittir, misafirler sürece aşinadır. Rahatlama becerisine sahip ve meditatif konuma alışıktırlar. Wabi ve sabi nosyonu ritüelin her yönüne nüfuz eder. Bu prensipler katılımcıları direkt olarak “dünyevi olanın ötesine” gitmeye yönlendirir.
Çay, özellikle yeşil çay iyileştirici ve meditatif amaçlarla, yaşamda dengeyi ve sakinliği sağlamak için kullanılır.
Aşağıdaki kısa şiir çayın aşkınlık verişi, farkındalığı artırışı ve iç huzuru vermesi üzerinedir.
Yedi Kase Çay
İlk kase dudaklarımı ve boğazımı ıslatır
İkinci kase yalnızlığımı ve melankolimi kovar
Üçüncü kase kurumuş iç organlarıma sızar, beş bin kıvrımın edebi göbeğinden başka bir şey bulmadan
Dördüncü kase hafif bir terleme yapar, hayatın haksızlıklarını gözeneklerimden dökerek
Beşinci kase etimi ve kemiklerimi arındırır
Altıncı kase beni ölümsüzlere katar, o kadar keyifli
Yedinci kaseyi içmeme gerek yok, kanatlarımın altında sadece saf rüzgarın telaşlı esintisini hissederim.
Lu Tong, 9. Yüzyıl
5
Çay Seremonileri
Çay seremonisi, Çin, Japonya ve Kore’deki Uzakdoğu kültüründe ritüelleştirilmiş bir çay yapma yöntemidir. Daha ünlü olan Japon Çay Seremonisi, antik ve Ortaçağ boyunca Çin Çay Seremonisi’nden etkilenmiştir. Herhangi biri bu seremonilerde uygulanan ritüellerden, malzemelerden, tavırlardan “çay kültürü” diye bahsedebilir. Bu çay seremonilerinin ve ritüellerin hepsi bir dereceye kadar “kurgu, soyutluk, sembolizm ve biçimçilik” içerir.
Her ne kadar bu ritüeller, çayın kendisi kadar önemli olan doğru malzeme, tutum ve sosyal döngünün bulunduğu Viktorya Çağı’ndaki çay ziyafetini ve beş çayı ritüelini içeren Asya ve Avrupa merkezli olsalar da dünyanın her tarafında bulunabilir
17. Yüzyıl İngiltere Çay Seremonisi
Amerikan Çay Seremonisi’nin kökleri Amerika’nın Hollanda sömürgesi olduğu döneme kadar uzanır. Amerika Hollanda’nın kolonisiyken çay, gümüş filtrelerle, kaliteli porselen fincanlarda, demliklerde ve zarif çay kutularıyla servis edilirdi.
Temelde çay seremonileri, en iyi tadı bulmak için biçimlendirilmiş sıcak bir içecek hazırlama yöntemidir. Birleşik Krallık’taki en önemli bilim topluluklarından biri olan “The Royal Society”nin Kimya bölümündeki Dr. Andrew Stapley’in, suyun sıcaklığıyla suyu ısıtanın hareketlerinin uyum içinde olması gerektiğini içeren yöntemi, çay demlemenin ve çay yapraklarını kullanan bazı geleneksel seremonilerin kimyasına oldukça benzerdir
Bu konudaki tarihi belgeler arasında, 8. yüzyıldaki “Çay Klasikleri” monografı ve 12. yüzyıldaki “Çay İncelemesi” kitabı sayılabilir.
Kore Çay Seremonisi Darye olarak adlandırılır. Darye “Çay adabı” demektir. Korede binlerce yıldır uygulanan bu seremoninin temel elementi rahat ama resmi bir ortamda çayden neşe duymanın huzuru ve doğallığıdır. Çay seremonileri hızlı yaşam biçimine sahip günümüz Kore kültürü için rahatlama ve huzur yolu olarak önemli bir yere sahip.
Çay kültürünün belirgin bir etkiye sahip olduğu Fat’ta ise çay, çay üzerinde köpük yapmak için çok yüksekten dökülerek servis edilir. Genellikel oyma gümüş demliklerde demlenen çay kristal bardaklarda sunulur. Geleneksel olarak çay yoğun tad ve kokuda ve konstantre olarak semaverde demlenir. Demlendikten sonra çok şekerli ve nane ile kokulandırılarak servis
Asya kültürünün belirgin etkisi altındaki Rusya da büyük çay tüketicileri arasındadır. Bu etkinin en belirgin örneği ise çay içiminde kullanılan semaver tarzı Tibet demliğidir. Koyu Hint çayı ve siyah Çin çayı genellikle bitki ve meyve çaylarıyla karıştırılarak kullanılır.
6
Japon Çay Seremonisi
Cha-no-yu – Chado – Sado
“Çay Yolu” olarak da bilinen bu seremoni, yeşil çayı toz haline getiren “matcha”nın seremonik sunumu ve hazırlanışını içeren Japon kültüründeki bir etkinliktir. Japonya’da chanoyu ya da sadō, chadō olarak da isimlendirilir. Çay seremonisinin deneyimlendiği durum ya da onun sunulduğu sanat “otemae” olarak bilinir. Çay seremonisinin gelişmesinde Zen Budizmi’nin çok büyük bir etkisi vardır.
Cha-no-yu’nun sözcük anlamı “çay için sıcak su”dur. Asıl kastedilen ise Japon çay seremonisidir. Geleneksel Japon kültürünün temsilcilerinden birinin cha-no-yu olduğu, chano-yu’nun özellikleri kavranmadan Japon kültürünün anlaşılamayacağı iddia edilmektedir.
Cha-no-yu’nun Japonya’ya yayılması açısından en elverişli ortam, Japonya’nın dış dünyaya kapandığı 17. yüzyıla denk gelir.
Cha-no-yu, Zen Budizmi’nin etkisi ile yeşil çay tozunun bazı geleneksel kurallar bütünü içinde hazırlanıp çay halinde servis edilip, bu çayın içilmesinden ibarettir. Sadō ve chadō ise “çay yolu/sanatı” demektir.
Japon Çay Seremonisi – Toshikata Mizuno
Cha-no-yu (Çay seremonisi) ya da Sadô (Çay yolu) Çin’den Japonya’ya geçmiştir ve 16. yüzyılda Zen ruhu temel alınarak Usta Sen-no-Rukyu tarafından mükemmel haline getirilmiştir.
13. yüzyılda Zen ustası Dogen Zenji Çhado’nun amacını şöyle özetler:
“Aklı boşaltmanın yolu kendini unutmaktır.
Kendini unutmanın yolu dünyayı uyandırmaktır.
Dünyadaki her şeyi uyandırmanın yolu aydınlanmış olmaktır.”
Chado Felsefesi
Çay seremonisinin altında yatan felsefe Zen Budizmi’nden evrilmiştir. Zen, Çince cha’nın karşılığıdır ki o da anlamı derin ruhani kavrayışa götüren meditasyon anlamındaki Sanskritçe dhyana kelimesinin eş anlamlısıdır. Hem çay hem de Zen bedeni ve aklı sıkı bir ruhani disipline dönüşecek potansiyele sahip bir farkındalığa ulaştırmak üzere eğitmeye vurgu yapar.
Çay Seremonisi Tarihi
Japonya’daki çayla ilgili ilk kayıt, 9. yüzyılda, Çin’den dönen Budist rahip Eichū’dan kalmıştır. Nihon Kōki’nin girişinde belirtildiğine göre Eichū, kişisel olarak sencha’yı (Japon yeşil çayı) hazırlamış ve 815 yılında, Karasaki gezisinde olan İmparator Saga’ya sunmuştur. 816’da, imparatorluk emriyle çay bitkisi, Japonya’nın Kinki bölgesinde ekilmeye başlanmıştır.
Eichū’nun zamanında Çin’de popüler olan çay şekli, kabuklu çaydır. (dancha) Bu tarz çay, çayın havanda öğütülüp bitkilerle ve tat veren şeylerle karıştırılmasıyla elde edilir.
Çay içme geleneği ilk olarak tıp alanında kullanılmış, insanların hoşuna gitmeye başlayınca da Çin’in her tarafına yayılmıştır. 9. yüzyılın başlarında, Çinli yazar Lu Yu, Çay Klasikleri kitabını yazmıştır. Bu kitap, çayın tarımına ve hazırlanmasına odaklanan bir eserdir. Lu Yu, başta Zen-Chan Okulu olmak üzere Budizm’den çok etkilenmiştir. Onun düşünceleri Japon Çay Seremonisi’nin gelişmesinde güçlü bir etki yapmıştır.
12. yüzyılın sonlarındaki çay hazırlama tarzına tencha denir. Bu tarz çay, toz haline getirilmiş matcha’nın bir kaseye konması, üzerine sıcak su eklenmesi ve çayla sıcak suyun birlikte karıştırılmasıyla elde edilir. Bu yöntem Japonlara, Çin’den dönen diğer bir rahip olan Eisai tarafından tanıtılmıştır. Eisai, Japonya’ya dönerken yanında çay üretebileceği en iyi kalitedeki çay tohumlarını getirmiştir.
Toz haline getirilmiş yeşil çay, ilk olarak Budist manastırlarındaki dini ritüellerde kullanıldı. 13. yüzyılda Kamakura Shogunate yönetimi sırasında çay ve lüks mallar savaşçılar arasında bir tür statü sembolü oldu. Bu durum, “Çay Tatma Partileri”ni doğurdu. Bu partilerde en iyi kalitedeki çayı (Eisai’nin Çin’den getirdiği tohumlardan elde edilen ve Kyoto’da ekilen) tahmin edebilen yarışmacılar çok büyük ödüller kazanabilirlerdi.
Japon tarihindeki diğer önemli dönemlerden birisi Muromachi Dönemi’ydi. Bu dönem, Kitayama kültürünün (Ki-tayama bunka) yükselişe geçtiği dönemdi. Kitayama kültürü, Ashikaga Yoshimitsu’nun ve onun yaşadığı Kyoto’nun kuzey tepelerinin (Kinkakuji) görkemli kültürel dünyasının etrafında şekillenmişti. Muromachi Dönemi’nin sonraki aşamasında ise Higashiyama kültürü yükselişe geçti. Bu kültür de Ashikaga Yoshimitsu’nun ve onun inzivaya çekildiği Kyoto’nun doğu tepelerinin zarif kültürü etrafında şekillenmişti. Bu dönem, bizim bugün Japon geleneksel kültürü olarak bildiğimiz kültürün tohumlarının atıldığı dönemdir.
Wabi Sabi
Wabi: Sadeliğin işlenmesi, sükunet, ve süsün olmayışı
Sabi: Eski, solmuş ve mükemmel olmayanı kutsayış
Japon Çay Seremonisi, dönüşüp değişebilen bir pratik olarak gelişti ve kendi estetiğini yavaş yavaş oluşturmaya başladı. Bilhassa “wabi” ve “sabi” prensiplerinde bunu rahatlıkla görebiliriz. “Wabi”, içi ya da ruhu ve insan yaşamının deneyimlerini temsil eden bir ifadedir. Onun asıl anlamı, sakinliğe ya da ağır başlılığa, kibarlığa ya da asimetri, kusurluluk, derinlik, doğallık, sadelik, itidal, tevazu ile tanımlanan tadı kontrol altına alma işlemine işaret eder. Ayrıca sade ve süssüz nesneleri, mimariyi vurgular. Zamanın ve ilginin maddeye kattığı yıllanmış güzelliği över. “Sabi” ise dışı ya da hayatın maddi yönünü temsil eder. Aslında o, eskimiş, yıpranmış, çürümüş anlamlarına gelir. Kusurluluğu kapsama, bizim şimdi ve burada sadece biz olan kaba benliğimize değer verdiği için sağlıklı bir hatırlatıcı olarak onurlandırılırken, özellikle soylular arasında boşluğu anlama, ruhsal uyanışın en etkili aracı olarak görülür. – (“satori” ya da aydınlanmanın ilk adımı)
Muromachi dönemindeki 71 Şiir Yarışması’nın (Shichiju-ichiban shokunin utaawase) 24. sünde, açık alandaki bir çay evini (matcha) ve özü (senjimonouri ) satan bir seyyar satıcıyı gösteren resim. Tokyo Ulusal Müzesi’ndeki nüshası 1846 yılında çoğaltıldı. Ippuku issen’in keşiş giysisi, matcha kültürü, çay seremonisi ve Budizm arasındaki ilişkiyi betimler.
Çay Seremonisi Prensipleri: Wa, Kei, Sei, Jaku
Japon Çay Seremonisi ya da anlamı “çay için sıcak su” olan cha-no-yu, ayrıntılı bir ritüelden çok daha fazlasıdır. Cha-noyu kişiyi bir an için güzelin, sükunetin ve başkalarına nezaketin ruhunu hissetmeye götüren bir dinlenmedir. Seremoni herhangi bir yerde yapılabilir, evde ya da çay evinde.
Rikyu, rüyasında, Lao Zi’ye ve Sakyamuni Buddha’ya çay seremonisinde olmaması gereken en önemli özelliklerin ne olduğunu sorar.
Lao Zi: “Para ve dünyanın tozu.”
Sakyamuni Buddha: “Ego, ihtiras ve nefret,” der.
Usta Rikyu uyanır ve çay hazırlamaya başlar. Suyu koyar, çay çiçeklerini yerleştirir, kömürü yayar. Kalbi uyum, saygı, saflık ve sükunetle dolar.
Wa – Armoni: Başka insanlarla ve doğayla uyum. Çay seremonisi kişiyi doğayla uyum içinde olmaya götüren yoldur.
Kei – Saygı: Başkalarıyla uyumlu ilişki
Sei – Saflık: Kendini beş duyu aracılığıyla temizle; kişiye dışarının sessizliğini hatırlatan suyun sesini duyarak işitme duyunu, çiçekleri görerek görme duyunu, malzemelere dokunarak dokunma duyunu, çiçeklerin kokusuyla koklama duyunu, çay içerek tatma duyunu.
Jaku – Sükunet: Doğayla ve akılla sükunet içinde olmak. Uyumun, saygının ve saflığın olduğu yerde hissedilen hal.
Sen no Rikyu’nun çay seremonisi için yedi kuralı
1. Bir kap güzel çay hazırla
2. Kömürü iyice yay ki su iyi kaynasın
3. Kışın sıcaklık yazın serinlik duygusu oluştur
4. Çiçekleri tarladalarmış mı düzenle
5. Vaktinden önce hazır ol
6. Yağmur ihtimaline karşı hazırlıklı ol
7. Misafirlerine azami saygıyla davran
Sen no Rikyu (1522 – Nisan 21, 1591)
Çay seremonisinde kullanılan temel gereçler
Çay malzemesi chadōgu olarak isimlendirilir. Kullanışlı, farklı tarzlarda ve motiflerde olan chadōgu’nun büyük bir kısmı farklı durumlarda ve farklı mevsimlerde kullanılır. Çay seremonisi için gereken bütün malzemeler büyük bir özenle kullanılır. Her kullanımdan önce, sonra ve saklamadan önce titizlikle temizlenir. Hatta bazıları eldivenle tutulur.
1. Chakin
Chakin “Chakin” küçük bir dikdörtgen şeklinde olan, beyaz keten ya da kenevirden yapılmış bir bezdir. Temelde çay kasesini temizlemek için kullanılır.
2. Fukusa
Çay kaşıklarını temizlemek için kullanılan ipek bez.
Fukusa
3. Hishaku
Sapının ortasında bir düğüm olan bambu kepçe.
Hishaku
4. Tana
Çay hazırlamakta kullanılan her türden ahşap veya bambu mobilya. Ayrıca, malzemelerin konduğu raflı dolap.
Tana
5. Chavan (çavan) – Çay Kasesi (chawan)
Chawan
Çay kasesi, birçok boyutta ve tarzda olabilir. Açık ve koyu çay için farklı tarzdaki kaseler kullanılır. Çayı çabuk soğutan sığ kaseler yazın kullanılır, derin olanlar kışın kullanılır. Kaseler yaratıcılarının, sahiplerinin ya da bir çay ustasının ismini taşırlar. Bugün hâlâ, yaklaşık dört yüz yaşındaki kaseler, çok özel toplantılarda kullanılır. En iyi kaseler elle yapılanlardır ve bazı kaseler son derece kullanışlıdır. Kaselerdeki düzensizlik ve kusurluluk ödüllendirilir: Bu özellikler genelde kasenin “ön kısmında” belirtilir.
16. yüzyıl Japon işi çömlek tarzında chawan. Koyu çay için kullanılır.
Modern iki açık çay kasesi.
6. Natsume – Çay Kutusu
Küçük kapaklı kutu, çay yapma sürecinde kullanılması için toz halindeki çayı saklar. [o]temae.)
Natsume
7. Chashaku – Çay Kepçesi
Çay kepçeleri bambunun tek bir parçasından fildişinden ya da tahtadan da yapılır. Kepçe, çay kutusundan çayı alıp çay kasesine koymak için kullanılır. Bambudan yapılan çay kepçesinin en sıradan tarzının merkeze yakın yerinde düğüm bulunur. Daha büyük kepçeler çayı çay kutusundan mizuya’ya (hazırlık yeri) aktarmaya yarar. Fakat bu süreç konuklar tarafından görülmez. Çeşitli çay geleneklerinde değişik tarzlar ve renkler kullanılır.
Chashaku
8. Chasen – Fırça
Chasen
Çayın Hazırlanışı ve Sunumu
Japonlar için cha-no-yu “wabi”ye (kişinin derin bir sadelikte, sakin ve tatminkar olduğu bir konuma) ulaşmak için bir zihin disiplinidir. Aynı zamanda formu ve zarafeti muhteşem bir performanstır.
1. Cha-no-yu için matcha denen özel toz yeşil çayı chasaku ile fincana /tasa koyun.
2. Kamadan hishaku kullanarak chawanın içine sıcak su dökün.
3. Chasen ile karıştırın.
Çayın içilişi ve ev sahibine geri verilişi
1. Eğilin ve chawan’ı sağ elinizle alın ve onu sol avuç içinize koyun.
2. Chawan’ı sağ elinizle saat yönünde üç kez çevirin.
3. Çayı içtikten sonra chawanı dudaklarınızın değdiği kısmını sağ elinizle silin ve chawanı saat yönünün tersine çevirerek ev sahibine geri verin.
Tatami – Çay Seremonisi Odası
Bir çay seremonisi odası genellikle üç metre kare genişliğindedir (Tatami mat odası ise dört buçuk metre karedir) ve çok basit olarak dekore edilir. Çay odası için “Wabi” ruhu örnek alınır.
Sen no Rikyu tarafından hazırlanan
Tatami “katlamak” demektir. Burada da tatami matlarının manası düzgün bir şekilde katlanmalarıdır.
Tatami[4 - Japonların geleneksel yer örtüsü.] ile kaplanan zeminiyle inşa edilen bir oda, en ideal buluşma yeri olarak düşünülür. Çay yapmak ve servis etmek için gerekli malzemelerin olduğu veya ev sahibinin, oturan konuklarının huzurunda çayını yapabildiği herhangi bir yer de çay için buluşma yeri olarak kullanılabilir. Örneğin, bir çay toplantısı, dışarıda piknik tarzında yapılabilir. (Bu tarz bir buluşma “nodate” olarak bilinir.)
Çayın wabi tarzı için tasarlanan oda, chashitsu olarak isimlendirilir ve zemini ideal olarak 4,5 tatami’dir. Bu oda, alçak bir tavana, yerde bulunan bir ocağa, kaygan kağıtlara, kağıtları asmak ve diğer dekoratif nesneleri koymak için oyuklara ve ev sahibi ile konukları için yapılmış birden fazla girişe sahiptir. Ayrıca mizuya denilen sonradan eklenmiş bir hazırlık odası da vardır. 4.5 matlık oda standart olarak görülür, fakat daha küçük veya daha büyük odalar da vardır. Wabi tarzındaki çay odalarında, malzemeler ve dekorasyon bilinçli bir şekilde sade ve gösterişsiz tasarlanır. Ayrıca chashitsu, çay seremonisi için desteksiz inşa edilen binalara da atıfta bulunur. İngiltere’de çay evi olarak bilinen bu tarz yapılar, birbirinden farklı boyutlarda ve tarzlardaki birçok çay odasını, soyunma ve bekleme odalarını ve diğer bölümleri içerirler. Bu yapılar, Roji denilen bir çay bahçesiyle çevrelenir.
Tatami ve Tokonoma ile büyük bir çay odasının dıştan görünümü.
Tatami, çay seremonilerinde farklı amaçlar için kullanılabilir. Örneğin, onların yeri, bir insanın çay odasına nasıl gideceğini ve hangi değişik oturma pozisyonlarını alacağını belirler.
Tatami’nin zeminde kullanılması, çay seremonilerinin gelişmesini etkilemiştir. Örneğin, tataminin üzerinde yürürken, geleneksel olarak ayak sürtmen ve huzursuzluğa sebep olmaktan kaçınman beklenir. Ayağını sürtme insanı yavaşlatır, dik durmasını ve sessiz yürümesini sağlar. Ayrıca kaygan zemindeki tabi ile tataminin arasındaki uyum gibi dengede durmana yardım eder. Bu, uzun adımlar atmanı engelleyen kimono giysisinin de bir fonksiyonudur. Hasırların birleşme noktalarının üzerinde yürümekten de kaçınılması gerekir. Bunun maddi sebebi, tataminin zarar görmesinin engellenmesidir. Çay öğrencilerine de, çay odasında yürürken bu birleşme noktalarının üzerinden atlamaları öğretilir.
Tatami ve Tokonoma ile büyük bir çay odasının içten görünümü.
Tatami, çay odasına, Japon tarzı odalardaki gündelik düzenden biraz farklı yerleştirilir. Ayrıca mevsimden mevsime çeşitlenebilir. (Hasırları yeniden düzenlemek mümkündür.) 4.5 mat’lık odada, hasırlar merkezdeki bir hasırın etrafına dairesel olarak serilirler. Amaca göre yapılan çay odalarında kış mevsimlerinde kullanmak için zemine gömülen ocak da bulunur. Ocağın girmesi için kesilen özel bir tatami kullanılır. Yazın, ocağın konduğu küçük kare ya fazladan bir tatami ile kapatılır ya da daha yaygın bir şekilde ocaklı tatami, bütün olan bir tatamiyle değiştirilir ve ocak tamamen gizlenir.
Merkezdeki hasıra basmaktan mümkün olduğu kadar kaçınmak gelenekselleşmiştir. Ayrıca onun üzerine işlenmiş avuç içine de basmamak gerekir. O avuç, bir tür masa işlevi görür: Çay malzemeleri görülebilmesi için onun üzerine konur, ayrıca konuklara ikram etmek için çay kaseleri onun üzerinde hazırlanır. Ona basmamak için insanlar onun etrafındaki diğer hasırların üstünde yürüyebilirler ya da ellerinin veya dizlerinin üstünde sürünürler.
Yürümenin dışında, tatami üzerinde hareket etmesi gereken biri, kapalı yumruklarını hasırın üzerine koyar ve diz üstü pozisyonundayken yumruklarını kullanarak kendisini ileri iter ya da geri çeker.
Herhangi bir çay odasına çizilen düzinelerce gerçek ya da hayali çizgi vardır. Bunlar, malzemelerin tam yerini ve sonsuz sayıdaki diğer detayları belirlemek için kullanılırlar. Yetenekli bir uygulayıcı tarafından uygulandığı zaman, malzemelerin yerleştirilmesi seremoniden seremoniye dikkatlice çeşitlendirilir. Tatami hasırındaki çizgiler (tatamime), yerleştirme için bir rehberdir ve birleşme noktaları insanların oturmaları gereken yeri işaret eden bir hudut gibi hizmet eder.
Hoshoan – Bahçe içindeki çay evi
Japonya’da bahçe içinde bulunan ve çay töreni için kullanılan küçük ev.
Tatami, diz üstü orturmak için çok konforlu bir yüzeye sahiptir. Yılın belli zamanlarında (özellikle yeni yıl kutlamaları boyunca) tataminin konukların oturacakları bölümleri, kırmızı keçe kumaşla kaplanır.
Nijiriguch crawling entrance 60 cm2 ebatında çay odası kapısı.
Kapısından geçebilmek için iki büklüm olmak gerekir. Amacı alçak gönüllü olmayı hatırlatmaktır. Çay töreninin yapılacağı eve erkeklerin silah ile kadınların da ziynet eşyaları ile girmeleri yasaktır. Yani bu eve tevazuyu hatırlayarak, dünya zenginliği ve gücünü bırakarak girmek gerekir. Japonların diğer evleri gibi burası da son derece sade döşenir. Çay evinin düzeni, çay evine veya odasına asılacak yazılar, hepsi kurallara bağlıdır.
Chaji’nin (Çay Toplantısı’nın) Klasik Bölümleri
Yöntemler okuldan okula, yılın, günün zamanlarıyla, odayla ve diğer düşüncelerle değişiklik gösterir. Bir ev sahibi ve maksimum beş konuğun bulunduğu öğle çayı, en resmi chaji olarak düşünülür.
Çay Toplantısı 1
Bir çay odasında kış mevsiminde öğlen yapılan chaji şöyledir.
Konuklar randevulaşılan saatten hemen önce gelirler ve içerideki bekleme odasına geçerler. Buraya gereksiz eşyalarını koyarlar ve yeni tabi’lerini giyerler. İdeal bekleme odası, tatami zeminine ve içine mevsime göre kağıtların asıldığı ve temaya uygun bazı şeylerin konduğu oyuklara (tokonoma) sahiptir. Burada konuklara bir fincan sıcak su, kombu
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию (https://www.litres.ru/book/kakuzo-okakura/cay-ve-zen-69403300/chitat-onlayn/?lfrom=390579938) на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
notes
1
En eski Çince şiir antolojisidir. MÖ 11. yüzyıldan MÖ 7. yüzyıla kadar olan süredeki 305 şiir ve şarkıyı içerir.
2
Büyük Japon Çay Seremonisi Üstadı
3
http://en.wikipedia.org/wiki/List_of_countries_by_tea_consumption_per_capita
4
Japonların geleneksel yer örtüsü.