Hüzünlü Mısralar

Hüzünlü Mısralar
Vagıh Behmenli

Vagıf Behmenli
Hüzünlü Mısralar

Takdim

Dr. Yakup ÖMEROĞLU
Avrasya Yazarlar Birliği Genel Başkanı
Vagif Behmenli ile ilk tanışmamız ikimiz için de gurbet olan bir diyarda Almanya’da olmuştu. İkimiz de Frankfurt Kitap Fuarı için oradaydık. O Azerbaycan adına kitap standı kurmuş ve büyük bir özenle standın idaresi ile meşgul oluyordu. Bense Avrasya Yazarlar Birliği Bengü Telif Ajansı adına fuara katılıyordum.
Frankfurt Kitap Fuarında katılımcı telif ajansları için ayrı büyük bir salon tahsis edilir ve orada her ajansın görüşme yapabileceği randevularını verebileceği birer masası vardır. Buraya ilgililerinden başka pek kimse girmez çünkü işi olmaz burada. Daha önceden randevulaşmış insanlar, bu küçük masalara karşılıklı oturarak görüşmelerini yaparlar. Görüşmesi biten de salondan ayrılır. Ülkelerin yayınlarını tanıttıkları salonlar ise insanların merakla dolaştıkları yerlerdir. Ülkelerin bakanlıkları veya yayınevleri biraz da birbirleri ile yarışarak güzel etkileyici stantlar yapmaya çalışırlar dolayısıyla stantların olduğu bölüm herkes için gezilmeye görülmeye değer yerlerdi.
Ben telif ajansları ile görüşmelerimin olmadığı zamanlarda bu salona gelip dünyadaki kitap yayıncılığını tanımaya çalışıyordum ama en sık uğradığım bölümler Türkiye standı ile belki ondan daha çok Azerbaycan Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın standı oluyordu.
Vagif Behmenli bu yeni tanıdığı ısrarcı ziyaretçiyi her seferinde eski bir tanıdığı karşılıyormuş gibi Güleryüz ve samimiyetle karşılıyor, Azerbaycan’ın çayından paklavalarından ikram ediyordu. Dünyanın en büyük kitap fuarı kabul edilen bu organizasyonun nasıl çalıştığını birlikte değerlendirmeye çalışıyorduk. Nitekim Frankfurt Kitap Fuarının tecrübeleriyle Vagif Bey, Uluslararası Bakü Kitap Fuarının düzenlenmesinde önemli roller üstlenecekti.
Frankfurt’ta kesişen yolarımız Elazığ’da bir daha yan yana geldi. Aziz Dostumuz Şener Bulut, Elmas Yıldırım için anma programı hazırlamıştı. Biz Ankara’dan katılmıştık, Vagif Behmenli ise Azerbaycan heyetinin içindeydi. Çok güzel ve etkili bir program olmuştu. Biz daha sonra Kardeş Kalemler Dergisinin kapağında Elmas Yıldırım’ın fotoğrafının yer aldığı ile bir özel sayı da hazırlamıştık.
Birbirimizi tanıdıkça daha çok seviyor ve dostluğumuz artıyordu.
Biz onun davetiyle Bakü Kitap Fuarlarına katılıyor o Altındağ Şiir Akşamları veya Ankara’da değişik anma programları ile bizim misafirimiz oluyordu.
Onu ve şiirini tanıdıkça bu dünya iyisi beyefendi insanla ruh ve düşünce olarak da ne kadar çok şeyi paylaştığımızı fark ediyordum.
“Bülbül benim yüreğimdir” “Gül benim yüreğimdir” diyen gül yürekli bir şairdir o.
Şiirlerinden bir demeti onun çok sevdiği Türk okuyuculara takdim ediyoruz.
Türkiye’de kitabının yayınlanması arzusunu bana hiç söylemedi ama ben biliyorum ki bunu çok istiyordu. Şiirlerin seçimini kendisinden isteseydik eminim bizim belirlediklerimizden başkalarının da kitapta yer almasını arzu edebilirdi. Ama biz dostumuza bir sürpriz hazırlamak için şiir seçimini kendimiz yapmayı tercih ettik. Ülkü Taşlıova bu önemli sorumluluğun üzerine aldı ve Vagif Behmenli’nin üç ciltlik kitabından elinizdeki şiirleri seçti. Ayrıca seçtiği şiirleri Türkiye edebî Türkçesine uygunlaştırdı. Havva Tekin ise şiirlerin kitaptaki sıralamasını yaptı. Her iki arkadaşımıza da şükranlarımı sunuyorum. Dostumuz Reşad Mecid ise tüm bu süreçte bizimle birlikteydi. Belki gelecekte aynı arkadaşlarımızla bu kez şiirleri şair belirlediği yeni bir kitap daha hazırlarız.
“Gamlı Aras’dan utanan” “varınca son menzile geçmeye yüzüm olmayacak” diye endişe eden Vagif Behmenli’nin şiirlerinin, Anadolu insanının gönlünde büyük yankı bulacağına olan inancımla kitabı şiir severlerin dikkatlerine sunuyorum.
“Söz yürekte güzeldir
Mülktür pahadan paha
Duygu ki dile geldi
Demek batmış günaha.”
Büyük şairin yüreğindeki güzel sözleri de bir gün dinlemek ünidiyle…

Önsöz
HERKESE ULAŞMASI GEREKEN IŞIK

Rəşat MECİT
Türkiye Türkçesine Uyarlayan Ülkü TAŞLIOVA
Yirminci asrın 60’lı yıllarında dünya edebiyatı tempolu ve dinamikti. Azerbaycan edebiyatının da bu düzende yer almasıyla beraber gelişimin yeni istikameti olan 70. yıllarda başarılı bir şekilde şiirlere geçti.
Şiirlerimizde umumi bir yükselme başladı ve bu süreçte bütün yaratıcı nesil buna iştirak etti. Yetenekli sanatçı, en karışık müzik topluluğunda da kendi sesinin seviyesini vitrin edebiliyordu. 70. Yıllar şiirinde de böyleydi. Umumi Ahenk, temel temadaki kuvvet ferdi yazarları öz içinde eritemiyordu.
Hayli ışıklı imzalar vardı ki, her yerden bakınca görünüyordu. Vaqif Cəbrayılzadə (Bayatlı Odər), Eldar Baxış, Ağacəfər Həsənli, Eldar Nəsibli (Sibirel), Dilsuz, Vaqif Bəhmənli de her yerden görünenlerden ve sevilenlerden idi. Fikrimce, bu neslin bahtı özünden bir nice büyük yazarlarla mukayesede daha çok getirmiştir. Çünkü hem kendilerini ifade imkânları ve azatlık ufukları ağır ağır genişlemekteydi. Diğer taraftan da Azerbaycan basını kapılarını onlara açmıştı. 70. Yılların sonunda Azerbaycan da gençlik yıllarımda seve seve okuduğum Vaqif Behmenli’ nin de silsile şiirleri çıkmıştı. Güçlü rezonans yaratan bu silsile hususen de:
“Ehey..
Kimin deliliyi tutmuş yine?
Kim yığmış eteğine
Şeytanın taşını,
Kim çıkarıp saklamış
Bu sekide maşını?

Mısralarıyla başlayan şiiri şuana kadar aklımdadır. Şairin genellikle geleneksel sıradan şiir formundan çıktığını ve daha spesifik olarak deneysel şiirler yazdığını görüyoruz.
Vaqif Behmenli’ nin yaratıcılığını her zaman dikkatle izlediğimi rahatça söyleyebilirim. Azerbaycan şiirinin ilk aşamalarını ortaya koyan seleflerini kabul etme kültürü, bence, en soylu niteliklerinden biridir.
“Vaqiflerle dünya dolu,
Herbirinin bir tür yolu.
Hepisinin ak sakalı
“Görmedim”i yazan Vaqif”.
Edebiyata yeni başladığı zamanlarda yazdığı şiirlerden birisiydi bu. Şiirdeki vurgu sadece Molla Pənah Vaqifin büyüklüğünün tastiki değildi. Aynı zamanda Vaqif Bəhmənli’ nin ulusal şiir ve klasik şiire yönelik tutumdaki rolünün nasıl olacağının göstergesiydi.
70. yıllarda edebiyatla ilgilenen yazarların birçoğunda hususen yolu köyden başlayanlarda, köyün şehre karşı yol alma eğilimi kendisini gösterdi. Vaqif Behmenli’ nin de köy-şehir mevzusunda hayli şiirleri vardı. “Məeyilimin bir gül kolpanıyam”, “Ürəyimi qorudum” adlı şiirleri bence bu silsilenin zirvesiydi.
“Ben bir gül kolpanı,
Gül topasıydım
Behmenlide,
Hasanqulu oğlu
Qebilin yurdunda –
Arzu biçiminde,
Dilek içinde.
Ben bir gül topasıyam
Ahmetli de,
Dördüncü katın
Balkonunda,
beşik içinde!..”
Anasının “oğul, qamətini niyə şax saxlamırsan?” sualine cevap olarak yazdığı “Ürəyimi qorudum” şiirinde diyor ki:
“Kirada yaşadığım evlerin
Darvazası balacaydı, eğildim!”
Şiirlerin tonlama ve ahenklerinde görülüyor ki, Vaqif Behmenli, bir türlü moda olan köy- şehir çatışması temasını şiirlerine koymadı.
Onun görüşüne göre, bu daha çok cemiyet ve sosyal dengesizlik şekli alırdı ki, mahiyetinde esas olarak umut verici insanların süt gölünde yüzmeyi vadeden kuruluşun kendisi hedefe çevriliyordu.
Vaqif Behmenli şiirleriyle gazetelerde ve basın dünyasında kendisini kanıtlamıştı. Geçen asrın sekseninci yıllarında Sovyet devrinde onun imzası Azerbaycan basınının en aydın imzalarından biriydi. “Kominist”, “Sovyet köyü” gibi nüfuslu gazetelerde yayınlanan mükemmel, tutumlu, aynı zamanda değerli ve ağır yazıları bu gün de yerini koruyor.
Edebiyatımızda ve basın yayınımızda öyle insanlar var ki uzaktan sözleri parıltılı gözüküyor. Onları yakından tanıdığında görüyorsun ki kişinin şahsiyeti yazdıklarını aşağıya çekiyor, söyledikleri de değerlerini yitiriyor gözden düşüyor. Oysa Vaqif Behmenli öyle kıymetli yazarlardandır ki onu şahsen tanıdıkça yazdıklarını daha çok sevmeye başlıyorsun. O, söz meydanına gelen için ışığıyla yol bulup yürünesi şahsiyettir. Ve her bir manada.
Matbuatta büyük nüfuz kazandığında oldukça gençti. Buna aldırmadı yazmaya yeni başlayan ilk kalem tecrübelerini yayınlatmak isteği ile yayıncıların kapısını çalan gençleri himaye ediyor, onların çabalarını destekliyor yazdıklarını büyük ışık olarak aktarıyordu. Böyle zamanların birinde benimde kapımı Vaqif Behmenli açtı. O vakitler ben oldukça genç olsam da, Vaqif muallim “Kommunist” gazetesinde neredeyse bir sayfa yer ayırmıştı. Bu gazetede tanınmış medeniyet adamlarıyla röportajları, ekonomi ve tarım üzerine makaleleri ile ilgili görüşleri yayınlanırdı. Nüfuzlu gazetede yeni yetişen bir gence enine boyuna meydan verilmesi o zamanlarda yapılan nadir bir durumdu ve beni bu meydanda Vaqif Behmenli himaye ediyordu.
Genellikle o Azerbaycan aydınının kadir kıymetini ve herkesin de yerini bilen biridir. Bazen görüyorsun ki değişik pozisyonlara sahip yazarlar, şüphesiz, diğer yetenekleri inkâr ederek görmezden geliyorlar. Vaqif Muallimin onlarla arasında ki farkı bağımsız olarak yetenekleri her zaman tanıyarak saygı duymasıdır. Ve asla yazarın kişiliğinden bahsetmez istidadına bakar. Çünkü kendisi yüce, necip, liyakatli söz adamıdır.
Vaqif Behmenli kamusal ve politik işlerde aktif bir memurdur. O, Gençlik ve Spor, Kültür ve Turizm Bakanlığında memur olarak çalıştığı zamanlarda da kendisinin özgür şairliğini ve orjinalliğini herzaman koruyabilmiştir. Kültür Bakanlığında çalıştığı zamanlarda Azerbaycan Türkiye arasındaki edebi alakalarını geliştirmek için bir hayli işler yapmıştır. Vaqif Behmenli kitap yayınları, kitap sergileri, edebi ve sanatsal etkinliklerde çok değerli bir rol oynadı.
Uzun yıllardır benim rehberlik ettiyim genç yazarların yetişmesinde müstesna rolü olan Genç Edipler okulu da 2008 yılında Vaqıf Behmenli’ nin teşebbüsü ile Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Azerbaycan Yazarlar Birliyinin ortak bir rojesi olarak kuruldu. Bu güne kadar Genç Edipler Okulunu bitiren yeni kalem sahiplerinin edebi muhitte kendi yollarını bulmasında Vaqif Behmenli’ nin de emeği vardır.
Vaqif Behmenli halihazırda Azerbaycan Milli Ansiklopedisi Başkan Vekilidir. Muhtelif konulu kitapların yayınında oldukça etkili faaliyet gösteriyor. Onun Azerbaycan hanendeleri edebiyat ve kültür figürleri ile ilgili kitapları özgünlüklerine göre seçilmiştir.
Vaqif Behmenli güzel yol arkadaşıdır. Biz onunla defalarca Türkiye’nin muhtelif şehirlerine gittik. Almas İldırım jubilesinde Elazığda, Eskişehir de yapılan kitap sergilerine iştirak etmiştik. Ankara’ya, İstanbul’a gitmişik. Yol yoldaşlığında da Vaqıf Behmenli’nin yeri doldurulamaz. Biz onunla İtaliya’da benim İtalyanca yayınlanan kitabımın taktimatına katılmıştık. O, bu yolculukla ilgili bir de şiir yazdı. Ayrıca, onunla biz Bişkek’de Çengiz Aytmatov ve Halk Yazarı Anar için yapılan programlarda, Kiyev’ de “Azərbaycan-Ukrayna ədəbi əlaqələri günləri”nde ve daha birçok seyehat ve toplantılarda beraber olmuştuk. Her seferimiz güzel hatıralarla aklımızda kaldı.
Vaqif Behmenli son yıllarda yorulmadan, büyük enerjiyle çalışan en üretken şairlerimizden birisidir. Neredeyse her yıl onun yeni şiir kitabı yayınlanıyor.
Azerbaycan insanının duyguları, düşünceleri Vaqıf Behmenli’ inin şiirsel bakışlarında gerçek ifdesini buluyor.
O, defalarca Türkiye matbuatında yayınlansa, Türkiye’ de tanınsa da biz onun burada kitabının yayınlanmadığına teessüf ediyorduk. Ben bu teessüfümü AVRASYA Yazarlar Birliyinin başkanı aziz dostum Yakup Ömeroğlu’na da bildirmiştim. Yakup Ömeroğlu bu yakın zamanda bize bir sürpriz olarak Vaqif Behmenli’ ninin kitabını Türkiye türkçesine aktararak yayınlayacağını bildirdi. Sizin elinizde tutduğunuz bu kitab Yakup Beyin hem Vaqif Behmenli’ ye, bana, hem de Azerbycan şiirine sevgisinin bahşişidir. Her zamanki gibi yinede Azerbaycan şiirine, edebiyatına karşı hassaslığına, dikkatine, sevgisine ve Azerbaycan edebiyatının tebliğindeki faaliyetine göre aziz dostum Yakup Ömeroğlu’ na sonsuz teşekkürümü sunuyorum
Vaqif Behmenli’ nin Türkiye’ de gün yüzüne çıkan ilk kitabı münasebetiyle tebrik ediyor, ona daha büyük yaratıcılık ve uğurlar diliyorum. İnanıyorum ki Türkiyeli okuyucular da Vaqıf Behmenli şiirlerini sevecekler.

Çevirmenden
(SENİ YENİ BİLDİM)

Ülkü TAŞLIOVA

MASALLAR ÖLDÜRDÜ BİZİ

Kulak sağır, gözler kör, kol çatlak çatlak
Dünyanın kökünü kurutur yalan
Kapın çarpılaydı kırkıncı oda
Beyaz atın öleydi, beyaz atlı oğlan
Umudun öldürdü bizi
Koymadı yarınlara gün ağlamaya
Vaqif Behmenli’ yi ilk bu şiiriyle tanıdım. Ve bu şiirde ki derinliği, manayı fikri düşündükçe mest oldum. AVRASYA Yazarlar Birliği Başkanı Değerli hocam Yakup Ömeroğlu her biri üçyüz sayfanın üzerinde olan üç ciltlik kitabı bana uzatırken önce ürktüm. Bin küsur sayfa ve onca şiir. Tek tek incelenecek, seçme yapılacak ve Türkiye Türkçesine aktarılacak. Hayli emek, çaba ve zaman istiyordu. Birkaç gün kapağına bakmakla yetindim. Çalışma masamın üstünde yan yana kalın üç şiir kitabı bana bakıyordu. Üstelik Kapakta şairin resmi vardı. “Hadi cesaretin varsa başla.” diyordu sanki.
Ve bir yağmurlu Ankara baharında gece yarısı çevirdim birinci cildin ilk sayfasını. Sokak simitçisinin sesiyle başımı kaldırdığımda çoktan sabah olmuş insanlar kaldırımlarda koşuşturuyordu. Ben ise geceden sabaha Vaqif Behmenli şiirleri arasında kaybolmuştum. Öyle bir kayıp ki hem kendimi bulmuş hem kendime gelmiştim. Hiçbir seçki, hiçbir işaret koymadan onca şiiri hatmedercesine okumuş anlamıştım.
Temalardaki farklı özelliklere hayran olmamam mümkün olmadı. Hecelerdeki uyum, işleyişteki akıcılık, kelimelerdeki zenginlik müthiş denecek kadar güzel, özel ve farkıydı. İnsanın kibarı, akıllısı, güzeli olurda şiirin olmaz mı? Behmenli’ nin şiirleri tamda böyleydi. Kibar, akıllı ve güzel…
BAĞIŞLA
Gözlerimi gözlerine zilledim
Üreyine kök atmadı baxışlar
Bir iş idi olan oldu bilmedim,
Kerem ele günahımı bağışla.
Üçüncü cildin sonlarında karşılaştığım bu efsunlu dörtlüğü okuduğumda büyülendim. Bir anlık bakışın bu kadar güzel aktarıldığına başka hiçbir yerde şahit olmamıştım.
Her bir şiirin her bir satırına onlarca söz söyleyebileceğim bu güzel şiirleri okuyup tanıdığım için, hayatıma, düşünce dünyama katığı fikirler ve duygular için müteşekkirim.
Azerbaycan edebiyatının ve sanatının farkında olan biri olarak Vagif Behmenli şiirlerine Azerbaycan da söylenen güzel bir sözle mukabele etmek istiyorum “Aşk olsun Vaqif Muallim. Yolun uğurlu olsun. Çok sağ olun.”

MASALLAR
Masallar öldürdü bizi
Ay masalı güneş masalı
Ses masalı seda masalı,
Yol masalı sürgün masalı
Masallar öldürdü bizi.
Kahadan çıktığımız andan
Bu güne kadar
Kırk gün süren toya kadar
Masallar öldürdü bizi
İnandık tavadaki kayganaya
Kalbur deliğine
Devin boynuna geçen değirmen taşına
İnandık Hamza’nın kel başına
Masallar öldürdü bizi
İnsanlık sıfatından çıkardı bizi
Kırlangıç eyledi melek eyledi
Yıldırım eyledi rüzgâr eyledi
Fakir kazanında kaynattı taşı
Taneyi ezip ekmek eyledi
Masallar öldürdü bizi
Çörek karşılığı masal geceler
Akıl karşılığı masal geceler
Bizi öz anamız böyle eyledi
Masallar öldürdü bizi
Işık tanrısından rüzgâr tanrısından
Yağış tanrısından yol tanrısından
Doğum tanrısından ölüm tanrısından
Kaçtık, hal kızı iğneden nasıl kaçtıysa
Masal tanrısından kaçamadık birce
O da ki öldürdü bizi
Masallar öldürdü bizi
Bırakmadı bağımda erik olsun
Nar olsun badem olsun
Masallar bırakmadı insan olmaya
Elma bağımızı devler talan etti
Kafamız masalla öyle karıştı
Bilmedik kimler yedi kimler taladı
Masallar öldürdü bizi
Bu masal dünyasının neyi var Allah
Atın önünde etten başka
İtin önünde ottan başka
Padişahın neyi var vaatten başka
Masallar öldürdü bizi
Humar gözümüz açtık ne zaman
Güya helva düşüyor, aş düşüyor gökten
Elmasız kalasın masalcı dede
Bizim başımız taş düşüyor gökten
Masallar öldürdü bizi
Kulak sağır, gözler kör, kol çatlak çatlak
Dünyanın kökünü kurutur yalan
Kapın çarpılaydı kırkıncı oda
Beyaz atın öleydi, beyaz atlı oğlan
Umudun öldürdü bizi
Koymadı yarınlara gün ağlamaya

HÜZÜNLÜ MISRALAR
Yine gülseydi kollarım
Sinemde sazım olsaydı
Bülbülüm ötseydi yine
Bahçemde yazım olsaydı
Hoş açsaydı seherlerim
Boğulaydı kahırlarım
Cıdır’ım da tepelerim
Yaylamda kuzum olsaydı
Berkmiş, Allah, yerin canı
Yuttu nice feryat eden hasta canı
Zafer günü şirin canım
Adak duam olaydı
Yağı sudan kurudan aşıp
Dalıp nice yerden aşıp
Gam dalları serden aşıp
Biçen tırpanım olaydı
Yanıyor dağım, yanıyor taşım
Od eleniyor adım başı
Top atana odlu başım
Atanda lazım olaydı
Saf bağlayıp merdi yığan
Aslanı yığan, kurdu yığan
Kayalardan ordu yığan
Mehmet Araz’ım olaydı

GERİ DÖN
Tutuşup od gibi kızardı yine
Yanak bir taraftan, tan bir taraftan
Bize aydınlık dolu masal söyledi
Gökler bir taraftan, gün bir taraftan
Sabrederim soğuklar üşütsün beni
Yeter ki gül nefesin ısıtsın beni
Dökülsün tepemden didiklesin beni
Tufan bir taraftan sis bir taraftan
Senin yüreğindir aşkıma vatan
Sığın kucağıma sen ey gül beden
Kırsanız gönlümü yaşayamam ben
Hicran bir taraftan sen bir taraftan
Gafilden gözümden yitsen de bir gün
Kederi üstüme atsan da bir gün
Sözümden incinip gitsen de bir gün
Dön bir taraftan gel bir taraftan
Hasretin dizini saralım yine
Dünyadan zevk alıp kanalım yine
İpek saçlarını tarayalım yine
Rüzgâr bir taraftan, ben bir taraftan

KAŞLARI KEMAN
Ne zaman bize gelse aşkım hevesim
Arzum çiçeklenmiş çemen gibidir
Omzunda titreşir dokunsa nefesim
Saçı bulut gibi duman gibidir
Bakınca yüreğim kanadı belki
Elleri güvercin kanadı belki
Hürüdür peridir sonadır belki
Bakışı yalvarış aman gibidir
Gidince elimden çok yüceldi o
Yücelince Vaqif’ı derde saldı o
Vallahi yüreğimi nişan aldı o
Kaşları gerilmiş keman gibidir

AKLINA GELİYOR MUYUM?
Bahar kucaklamış taşı toprağı
Gözlere nem süzüyor yazın çisesi
Yırtıyor tomurcuğu alça çiçeği
Aklına geliyor muyum?
Yıllar çok mu geçti? Elli yıl yüz yıl
Karga, haberini soranlara yorumluyor
Sabahın sükûtunu trenler bozuyor
Aklına geliyor muyum?
Esen yel mi kovuyor rüzgâr mı kovuyor?
Ona bak, o çocuk kelebek kovuyor
Sanki titreyen bir yürek kovuyor
Aklına ben geliyor muyum?

OLMAYANDA
Kederli yer görmemişim
Bu dağ gibi bu düzlük gibi
Ne gecem bir yönlü gece
Ne gündüzüm gündüz gibi
Sen yanımda olmayınca
Gözlerimde ışık izi
Sen bakınca alevlendi
Geçicidir sevinmeyim
Gülüşüm de yalandandır
Sen yanımda olmayınca
Bizim yürüdüğümüz yerlerde
Ne amandır izim yoktur
Yar sinemi sineme bak
Yürek bulsan sözüm yoktur
Sen yanımda olmayınca

GİTMİŞSİN
Yaralı gönlümün sızlayan çağıdır
Manasız yüzünü eğip gitmişsin
Ayrılık arada bir Kaf dağıdır
Sihirli tılsımı duyup gitmişsin
Ne belirli unvanız biz, belli adız ne
Ne bir aleviz biz, yanan oduz ne
Ne bir yatar olduk uyukladık ne
Söyle bakayım peki neden bıkıp gitmişsin
Atılmış ufacık bebek gibiyim
Göğsü çatlak çalak sahra gibiyim
Tufanlar kıran şaka gibiyim
Boran kar olmuşsun, vurup gitmişsin
Geri dön tutulan dilim açılsın
Felek düğümleyen dilim açılsın
Dön gel kanatlansın kolum açılsın
Elimi koynumda koyup gitmişsin

RÜZGÂR
Saçlarımı taradı
Senin tarafından esen rüzgâr
Geçen günü varakladı
Senin tarafından esen rüzgâr
Bir deli soy esti bana
Bölüp, bölüp çarptı bana
Mendilini attı bana
Senin tarafından esen rüzgâr
Rüzgârın da var incisi
Her esişi incilerin incisi
Rüzgârların birincisi
Senin tarafından esen rüzgâr

UYUYAN BAHTIM
Hicran yollarıma dökülmüş inan
Tan yeri gözümde sökülmüş inan
Bakışım yollara dikilmiş inan
Geri dönüp gelsen de, gelmesen de
Ayrılık suyu yıkıyor tahtımı
El yetmez arzular alır vaktimi
Neyleyim öz işin yatan bahtımı
Gelip uyatsan da uyatmasan da

SEVİYORSUN
Talihin ağarsa temiz kar gibi
Kayalar toy günü kayalar gibi
Eğer oynasalar “Cengi” gözünde
Değişse dünyanın rengi gözünde
Seviyorsun demek
Sığmasan yollara, güllü çimene
Karışıp bir kızın tebessümüne
Yoluna, izine yağıyorsa güneş
Bir ela gözlerden doğarsa güneş
Seviyorsun demek
Bahtına göklerde yıldızı arasan
Bin kurban etsen, bin kuzu kessen
Yatsı bir hisarın taşına her gün
Dolansan bir evin başına her gün
Seviyorsun demek
Yüreğin aleve, oda tutuşsa
Coşkun rüzgâr gibi gezip dolansan
Kalsan ellerinde bir dil bilmezin
Payız yaprağı gibi titrese dizin
Seviyorsun demek

GİDELİM
Elini ver elime
Gidelim, götüreyim seni.
Çiçek dizeyim yoluna
Gidelim, götüreyim seni
Hasret ağır demir
Yüreğimi deliyor
Elimden ne gelir
Gidelim, götüreyim seni
Vakit erir, an düşer
Gün batıp, akşam düşer
Anan bilse kan düşer
Gidelim, götüreyim seni

GÖRÜŞMEDEN SONRA
Dünya benimdir benim
Bu gök, bu su, yer benim
Uçar ruhum, bedenim
Mucize ben, sır benim
Ne rengi var âlemin
Kırmızısı beyazı ben
Bu akşam sevgilimle
Görüşmüşüm yahu ben
Nere gitsem yol açık
Kademim uğurludur
Yıldızlar parlak açık
Eskisinden nurludur
Şirin sohbet açıyor
Neden bu çöl bu çimen
Bu akşam sevgilimle
Görüşmüşüm yahu ben
Göklerin sahibiyim
Başımın ay tacı var
Tufanlar sahiliyim
Kalbimde sel gücü var
Vallah kaldırırım
Kayaları dağı ben
Bu akşam sevgilimle
Görüşmüşüm yahu ben
Bulutlarla baş başa
Kuşlar gibi uçanım
Bin bin dosta tanışa
Kavuşmayı biçenim
Hasretin düşmanıyım
Gam kedere hasım ben
Bu akşam sevgilimle
Görüşmüşüm yahu ben
Yeller gibi uçaydım
Gönlümde hoş arzular
Sevgiden söz açaydım
Ne kadar ki seven var
Bütün hasretlilerin
Olaydım konağı ben
Bu akşam sevgilimle
Görüşmüşüm yahu ben

İYİDİR
Güllerin içinde nergis, menekşe
Dalın üstünde yaprak güzeldir
Kuşlar kanatlanıp gökte süzülürler
İnsana yer güzeldir toprak güzeldir
Yaş geçince ömrüne seksen derler
Yüksek ve hızlı olana ihsan derler
Başını aşağı eğsen derler
Gayretsiz olmaktansa ölmek güzeldir
Gönül yüz çevirdi kederden ahtan
Temizlik almıştır ayna sulardan
Yüz yıl ayaklarda çorap olmaktan
Bir gün başa külah olmak güzeldir

KIYMET
Ey felek verseydin yaman olurdu
Dünyada herkesin düz kıymetini
Çoğu varlıktan çıkıp çıplak kalırdı
Her adam alsaydı öz kıymetini
Gör kimler mahcuptur vicdan yanında
Yolun ne gücü var tufan yanında
Anlamaz yanında nadan yanında
Yitirir altın gibi söz kıymetini
Öyle ki dünyayı eyledik sığınak
Doldu göğsümüze bin sevinç, bin ah
Od çıkıyor tepemden yanıyorum Allah
Kışa denk tutunca yaz kıymetini
Hak işi yıllardan yıla koyuyorlar
Adamı hallerden hale koyuyorlar
Kadifeye, atlasa, şala koyuyorlar
Bir arşın didilmiş bez kıymetini
Göğün kaşı gözü kararmış yine
Ruhumun aynası bürünmüş sise
Vaqif bu ne kıymettir verirler sana
At ayakaltına ez kıymetini

VAR
Yedi çadır kurmaya
Göğün yedi katı var
O katlara varmaya
Arzın akıl atı var
Sabahı hızlı geçiren
Bu yolun sonu gece
Gör bizim katta nice
Akıllı var deli var
Umutların yok sonu
Kimdir tutan dünyayı
Kendini yorma canım
Kullanacak araç var
Bu felek bitirmeyen
Yeniden yetirmeyen
Mezarları yitirmeye
Çayırı var otu var
Zaman hemen şimdiki
İyilerdir gamın ki
Yeter hakka kimin ki
Omzumda kanat var

VAKTİDİR
İnsaf eyle elimden tut
Gözümün dolan vaktidir
İçim kalkıyor bulut bulut
Akşamın gelen vaktidir
Felek geçirmiş tırnağına
Adımı yazmış defterine
Bağlandım gam askerine
Açılıp talan vaktidir
Payız salıyor yaprağımı
Rüzgâr kovuyor konanımı
Kanımdaki gül bağının
Sararıp solan vaktidir
Köhne derdin çiçek olan
Güllerin akbirçek olan
Yalanların gerçek olan
Gerçeğin yalan vaktidir
Kır atımdan eyer akan
Boğazımdan kahır akan
Gözlerimden zehir akan
Dilimin yılan vaktidir
Yollarımın sırra giden
Gider gelmez yere giden
Dost tanışını fikre giden
Yâdların gülen vaktidir
Felek göğsümü yırtmış
İnsaf edip ince yırtmış
Han bacının yakasın yırtmış
Saçını yolan vaktidir

YÜREĞİM
Yaz gününden sıcak yığan
Sümbül benim yüreğimdir
İbiğinden nağme yağan
Bülbül benim yüreğimdir
Hazin hazin dalgalanan
Gözünde nem sıralanan
O bulut mu dalgalanan
Ak tül benim yüreğimdir
Göy çimene giren olsan
Bir gül açtı görür olsan
Kan ağlar derecek olsan
O gül benim yüreğimdir

GÖNLÜMÜ
Alıp ezel günden beri
Nergis menekşe gönlümü
Bir ela göz nazlı peri
Salmıştır işe gönlümü
Yüz çevirip gittin nere
Bensiz gidip yettin nere
Saf aşkımı attın nere
Kırdın cam olan gönlümü
Kıymadın bir sözü bana
Yüz dert verdin azı bana
Ne çok gördün yazı bana
Ekledin kışa gönlümü
Kollarına girebilsem
Saçlarını örebilsem
Bin yaşarım görebilsem
Gönlüne çifte gönlümü

BU GÜZEL
Yüreğimi üzdü benim
Üzdü bu güzel, bu güzel
Sineme od dizdi benim
Dizdi bu güzel bu güzel
Nur yayılır çehresinden
Gönül ısınır nefesinden
Meleklerin destesinden
Çıkmış bu güzel bu güzel
Gözüm gönlüm seslenmese
Kederliyim acep neden
Yazık Vaqif Behmenli’den
Küsmüş bu güzel bu güzel

KIZLAR EVE DÖNÜYOR
Yanakları lale mi?
Oda yakar âlemi.
Örükler şelale mi?
Yoksa dağ çayır mıdır?
Kızlar eve dönüyor
İstiyorum söz atayım
Donup kalıyor söz atım
Biri benim gözaltım
Biri dostumun dengidir
Kızlar eve dönüyor
Hasreti yıkamak olmuyor
Gönlü doyurmak olmuyor
Seçip ayırmak olmuyor
Yıldızların dengidir
Kızlar eve dönüyor
Dizilmiş oğlan sırası
Yol üstü kızlar sırası
Güzellerin her birisi
Bir yüreğin payıdır
Kızlar eve dönüyor

GÖNLÜMÜN İSTEDİĞİ
Koy diyeyim bil, nelerdir
Gönlümün istediği
Seni diyen nağmelerdir
Gönlümün istediği
Yıllar akıp gitti
Senden ayrı düştüm
Birce gizli öpüştür
Gönlümün istediği
Deryadır göz, derindir
Sırrımı gizler idi
O sırlı gözlerindir
Gönlümün istediği
Olalım sevgimizde ten
Yollarımı kapatsa da sis
Sensin gülüm, yine sen
Gönlümün istediği

GİDİP ÇIKALIM DAĞ BAŞINA
Susmuş sözün, sesin gönül
Dolanır otağ başına.
Temiz rüzgâr değsin gönül
Gidip çıkak dağ başına
Yücelik başka âlemdir
Kuş olup konak başına
Bu derenin dibi nemdir
Gidip çıkak dağ başına
Orda bir çoban bulunur
Döker peynir, yağ karşına
Aklı olan ata biner
Gider çıkar dağ başına
Kendini ver güneyine
Deki yağış yağ başıma
Gam sarılmış gömleğine
Gidip çıkak dağ başına
Kazancımız saflık olur
Yitirsek uzak başı ne
Gönül ki insaflı olur
Gidip çıkak dağ başına
Nerede bulut gördün mü?
Örtü bağla akbaşına
Dere durur sen durursun
Gidip çıkalım dağ başına
Ömürde bir yol mutluluk
Konuk gelir sağ başına
Şükür sıra bizimkidir
Gidip çıkalım dağ başına

TEMENNA
Tütsü verir vermez ısı
Ocak yansa temennalı
Gül açmaz budak üstünde
Bülbül konsa temennalı
Dere bucak açar bir gün
Taşı dipten kaçar bir gün
El yoluna uçar bir gün
Dağ dayansa temennalı

SEVDİM
Gönlüm gibi seven hani
Cennet attım, günah sevdim
Hava ki var ben havayı
Âdem’den çok öne sevdim
Gökten düştüm değdim taşa
Gördüm dünya bir temaşa
İçinde dertler kaynaşan
Çölü güllü toprak sevdim
Ümit dedim her gelene
Akşam ya sabah gelene
Gittim ışıklar gelene
Nurlar saçan çerağ sevdim
Yüzen hani derya derin
Her dalgası gam çeperi
Sonu yokmuş sevgilerin
Nahak, nahak, nahak sevdim
Birdir, beştir, yüzdür deyin
Beni dostlar üzdü deyin
Dert yükledim çekti deyin
Dilsiz beyaz sayfa sevdim
Gönüllere girsem dedim
Can sadaka versem dedim
Çok bendeye pirim dedim
Fakat beni Allah sevdi

NEYLESİN
Dert midir bağban çeken
Darılmasın neylesin
Yel vurup yere döken
Nar, almasın neylesin
Dağların başı yüce
Kar almasın neylesin
Tenha kaçan turacı

Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию (https://www.litres.ru/book/vagih-behmenli/huzunlu-misralar-69499912/chitat-onlayn/?lfrom=390579938) на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
Hüzünlü Mısralar Vagıh Behmenli
Hüzünlü Mısralar

Vagıh Behmenli

Тип: электронная книга

Жанр: Стихи и поэзия

Язык: на турецком языке

Издательство: Elips Kitap

Дата публикации: 16.04.2024

Отзывы: Пока нет Добавить отзыв

О книге: Hüzünlü Mısralar, электронная книга автора Vagıh Behmenli на турецком языке, в жанре стихи и поэзия

  • Добавить отзыв