Nizamî Gencevî Azerbaycan′dan Dünyaya

Nizamî Gencevî Azerbaycan'dan Dünyaya
Habibbeyli İsa

İsa Habibbeyli
Nizâmî Gencevî Azerbaycan’dan Dünyaya


Nizâmî Gencevî’nin ilk portresi, 1947
Halk Ressamı: Gazenfer Halıkov

Nizâmî Gencevî’nin ilk portresi, 1947
Halk Ressamı: Gazenfer Halıkov
Kitapta Büyük Azerbaycan şairi ve düşünürü Nizâmî Gencevî’nin (1141-1209) hayatı, şeceresi ve eserleri incelenmekte, eserlerinde memleket gerçekleri ve insani değerler anlatılmaktadır.


Büyük devlet adamı Haydar Aliyev
Nizâmî Gencevî’nin türbesini ziyaret ederken
Gence, 24 Mayıs 2000
“Bütün Azerbaycan halkı Nizâmî Gencevî ile gurur duyuyor. Onun eserleri sadece şiirden ibaret değildir, onların her birinde büyük bir bilim, büyük bir felsefe, dâhi fikirler vardır. Bu yüzden onun eserleri de, kendisi de hep yaşıyor.”

    Haydar Aliyev
    Azerbaycan Halkının Ümummilli Lideri


Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev
Gence’de Nizâmî Gencevî Müze’sinin açılışında
24 Ocak 2014
“Dünya edebiyatının önde gelen temsilcisi, büyük Azerbaycan şairi ve mütefekkiri Nizâmî Gencevî, insanlığın bedii fikir salnamesinde yeni bir sayfa açan nadir şahsiyetlerden biridir. Halkımızın maneviyatının ayrılmaz bir parçası haline gelen büyük sanatçının parlak mirası, yüzyıllardır Doğu’nun eşsiz kültür hazinelerindeki değerli yerini korumaktadır”

    İlham Aliyev
    Azerbaycan Cumhurbaşkanı

GİRİŞ
Azerbaycan halkının beşer kültür hazinesine bahşettiği büyük edebi şahsiyetlerden biri -şair ve düşünür- Nizâmî Gencevî, ölümsüz eserleriyle dünya çapında ün kazanmıştır.
Nizâmî Gencevî’nin ismi dünya edebiyatının en önde gelen klasikleri sırasında zikredilir. Doğu’dan doğan sonsuzluk güneşi Nizâmî Gencevî (1141-1209), büyük ve ölümsüz sanatıyla tüm insanlığın güçlü bir edebi figürüdür. Büyük Azerbaycan şairi Nizâmî Gencevî; Dante, Cervantes, Shakespeare, Abdurrahman Câmî, Ali Şîr Nevâî, Muhammed Fuzûlî, Balzac, Victor Hugo, Lev Tolstoy gibi mensubu olduğu halkın milli gururu olmasının yanı sıra, aynı zamanda dünya edebiyatını yüksek düzeyde temsil etmektedir.
Büyük şair ve düşünür Nizâmî Gencevî’nin çağdaşları İbrahim ibn Osman, Acemî bin Ebî Bekr en-Nahcuvânî, Muhammed ibn Cafer, Muhammed Ebu Bekir oğlu, Bendan ibn Mühsin, Ebu Mansur Musa oğlu, Aşur İbrahim oğlu, Mesud Davud oğlu, Eynel-Güzzat-Miyaneci, Ebulhesen Behmenyar, Baba Kuhi Bakuvi, Şehabeddin Sühreverdi, Ömer Genci, Hatib Tebrizi, Ebü’l-Ulâ Gencevî, Mehseti Gencevî, Hakani Şirvani, İzeddin Şirvani, Feleki Şirvani, Givami Müterrizi, Ebu Bekir ibn Hüsrev el Ustad, Zehireddin Şemkuri gibi ünlü Azerbaycan şairleri, mimarları, filozofları ve sanatçılarıdır ve onlar söz konusu tarihi dönemde yaşamışlardır.
Doğu’dan veya Batı’dan dünyanın neresinden bakılırsa bakılsın, Nizâmî Gencevî’nin şiiri sanat semalarında güneş gibi parlar. Genel olarak kültür dünyası Nizâmî Gencevî’yi dâhi bir şair, güçlü bir sanatkâr, beşeri zihne sahip büyük bir düşünür olarak algılar. Bu anlamda Nizâmî Gencevî, söz sanatının muhteşem bir bahadırıdır. Onun eserlerinde, dünyanın birçok ülke ve halklarının hayatından alınmış öğretici olaylar ve zengin, düşündürücü imgeler vardır. Ölümsüz sanatkârın “Hamse”sini içeren ünlü eserleri, sanki Batı ve Doğu’nun edebiyat ansiklopedisidir. Nizâmî Gencevî; Yunanistan’dan Hindistan’a, Arabistan’dan Rusya’ya, İran’dan Balkanlara, hatta Afrika’ya kadar geniş bir alandaki olayları ve şahsiyetleri ustalıkla edebiyata kazandırmıştır. Dünyanın hemen hemen yarısını fetheden büyük fatih İskender’in yürüyüşlerini hiçbir sanatkâr, Nizâmî Gencevî kadar dünya edebiyatında üst sanat düzeyinde ışıklandıramamıştır. Nizâmî Gencevî’nin bir şair olarak ününü Büyük İskender’le kıyaslayabiliriz. İskender’in kılıçla fethettiği toprakları Nizâmî Gencevî kalemle ram etmiştir. Bu anlamda Nizâmî Gencevî, dünya edebiyatının Makedonyalı İskenderi’dir. O, Azerbaycan edebiyatına Makedonyalı İskender’in ününü kazandırmıştır.
Makedonyalı İskender’in bir hizmeti de Batı kavramını Doğu halklarına iletmek olmuştur. Nizâmî Gencevî’nin dünya dillerine çevrilmiş eserleri aracılığıyla da Avrupa halkları Doğu’yu geniş çapta tanıma fırsatı bulmuşlardır. Bu anlamda Nizâmî Gencevî, Batı ülkelerinde ve genel olarak tüm dünyada Doğu dünyasının ve Azerbaycan’ın en büyük kılavuzu olmuştur.

YAŞAMI
Nizâmî Gencevî, 1141’de Azerbaycan’ın Gence şehrinde doğmuştur. Tarih boyunca Gence şehri, her zaman Azerbaycan’a ait olmuştur ve Azerbaycanlıların dedeleri olan Oğuz boyları bu şehirde yaşamışlardır.
IX-XII. yüzyıllarda önce Selçuklu’nun, ardından Azerbaycan Atabeyler Devleti’nin başkenti olan Gence, tarihsel olarak Doğu ve Batı bölgeleri arasında önemli bir eçiş konumunda bulunuyordu. MÖ 2. Binyıldan sonra kullanılan Büyük İpek Yolu’nun Doğu’nun önemli bölgeleriyle birlikte Azerbaycan’ın Bakü, Berde, Şeki, Erdebil, Tebriz, Nahçıvan ve Gence gibi önemli şehirlerinden geçtiği kaynaklardan bilinmektedir. “Güney Kafkasya’da Gence, temel silah üretim merkezi olarak görülüyordu; Gence’den ipek hammaddeleri, ipek ve pamuklu kumaşlar ve diğer sanayi ürünleri ithal edilmekteydi. İnşaat ve mimariye özel önem verilmekteydi. Tarımın yanı sıra metal ve bakır endüstrileri de hızla gelişiyordu.”[1 - Ягуб Махмудлу, Сулейман Мамедов, Вагиф Пириев. История Азербайджана, Баку, 2005, s.27-28]
Nizâmî Gencevî’nin yaşadığı dönemde kervan yolları üzerinde bulunan Gence’de; ticaret, zanaat, kültür gelişmiş ve zengin bir kütüphane okurların kullanımında olmuştur.
Nizâmî Gencevî, eserlerinde memleketi Gence’ye olan sonsuz sevgisini dile getirmiştir. “Gence benim yakamı düğümlemiş.” sözüyle şair, tüm hayatı boyunca Gence’ye bağlı olduğunu ve bu şehirde doğduğunu açıkça belirtmiştir. Gence’yi eski bir şehir olmasından dolayı, aynı zamanda cazibesi ve zengin kültürüyle insanlığın ilk beşiği olan Babil’e benzetmiştir:
Benim sanatım cadunun sabrını elinden almış,
Benim sihrim melekleri aldatan bir ovsundur.[2 - büyüdür]
Benim Babil’im Harut’u yakan Gence’mdir,
Benim Zuhre’m yıldızları ışıklandıran ruhumdur.[3 - Nizami Gəncəvi. Sirlər xəzinəsi. Filoloji tərcümə, izahlar, şərhlər və lüğət professor Rüstəm Əliyevindir, Qanun nəşriyyatı, Bakı, 2014, s.68]
Eski kaynaklarda büyük şairin adı İlyas, babasının adı Yusif, dedesinin adı Zeki Müeyyeddin olarak geçmektedir. İlyas Yusif oğlu, eserlerini Nizâmî Gencevî mahlasıyla yazmış, Azerbaycan’da ve dünyada Şeyh Nizâmî Gencevî adıyla tanınmış ve ünlenmiştir. Nizâmî’ye Şeyh ünvanının verilmesinin nedeni filozof şair, bilgin ve evliya olmasıdır. Nizâmî Gencevî’nin dedesi Zeki Müeyyeddin aslen bir Oğuz Türkü’ydü. Selçuklu sarayına yakın bir kişi olmakla birlikte Gence’de ünlü bir din adamıydı ve kendisine “Müeyyed-din” (Dinde Allah’ın yardım ettiği ve güçlendirdiği anlamına gelmektedir. – İ.H.) unvanı verilmiştir. Nizâmî’nin babası Yusif’in de Gence’de doğduğu, kaynaklara dayanılarak doğrulanmıştır.
Şairin annesi, Gence’den Reise adında asil ve zengin aileden olan bir Türk kızıdır. Prof. Dr. Yevgeny Bertels, “reise” kelimesinin “hanımefendi” olarak algılanabileceğini ve şairin annesinin soylu bir aileden geldiğini savunmuştur.[4 - Е.Э.Бертельс Низами и Фузули. Избранные труды, Москва, Издательство Восточной литературы, Mосква, 1962, c.98]
Profesör Rüstem Aliyev farklı bir görüşü savunmuş ve şu fikirleri belirtmiştir: “Eski isimler sisteminde, ‘Reise’ her zaman bir takma ad, bir ünvan olarak kullanılmıştır.”[5 - Rüstəm Əliyev. Nizami poemalarında qıpçaq-oğuz gözəli. “Azərbaycan” jurnalı, №4, s.82].
Son zamanlarda Nizâmî Gencevî’nin eserleri üzerine çalışan yeni nesil araştırmacılar tarafından şairin hayatıyla ilgili farklı olgular ortaya konulmuş ve söz konusu beytin Nizâmî Gencevî’nin Türkiye’de Topkapı Sarayı’nda bulunan “Leylâ ve Mecnûn” adlı eski el yazmasında yer almadığı görülmüştür.[6 - Hürnisə Bəşirova. Dahi Azərbaycan şairi Nizami Gəncəvinin tərcümeyi-halından. Azərbaycan ədəbiyyatşünaslığı. Nizami Gəncəvi adına Ədəbiyyat İnstitutunun Əsərləri. Bakı: Elm və təhsil, 2019, №1, s.61-62]
Hace Ömer Nizâmî, Gencevî’nin dayısı olmuştur. Yüksek öğrenimiyle tanınan Hace Ömer, Atabeyler Sarayı’nda üst bir görevde çalışmıştır.[7 - Xelil Yusifli. Nizami Gencevi. Gence, 2021, s.335] İlyas Yusif oğlunun Atabeyler sarayında çalışan bilim adamları ve devlet adamlarıyla tanışmasında ve saray kütüphanesini kullanmasında dayısı Hace Ömer’in önemli rolü olmuştur. Şair, “Leylâ ve Mecnûn” adlı eserinde dayısı Hace Ömer’in ölümünden çok üzüldüğünü belirtmektedir:
Amcam Haja Ömer öldüğünde,
Başım beladaydı ve ben de öyleydim.
Bu acı parçanın acılığı yüzünden
Ahım boğazımda kurumuş, inan[8 - Nizami Gəncəvi. Leyli və Məcnun. Bakı, Adiloğlu, 2011, s.53].
Milli kimlik bağlantısında Nizâmî Gencevî’nin hem babası, hem de annesi Azerbaycanlıdır. Aile 12. yüzyılda gelişmeye başlayan ve bir imalat endüstrisine dönüşen Gence’de ekmek yapımı ve müzehheplik sanatlarıyla uğraşmıştır. Müzehheplik eşyalara altın suyuyla desenlerin vurulması anlamına gelmektedir. Yusif’in ailesinde İlyas ve Ahmed adında iki erkek çocuk yetişmiştir. İlyas Nizâmî ve Ahmed ise “Givami” mahlasını tercih etmiştir. Nizâmî’nin kardeşi Givami Müterrizi, babasının ardından ailenin endüstriyel mesleğini sürdürmüştür. Araştırmacılar, Nizâmî Gencevî’nin kardeşi Givami Müterrizi’nin adının önemli kaynaklarda “Ahmed Hebbaz (Fırıncı) Givami Gencevî Müterrizi” olarak geçtiğini belirtmişlerdir. [9 - Bkz.: Zəhra Allahverdiyeva. Nizami Gəncəvinin nəsil şəcərəsi üzərinə bir araşdırma. Türkiyə, “Qardaş qələmlər” dərgisi, Ankara, iyul, 2021, s.39-42]
Şairin ailesi Gence’de fırıncılık ve kumaş üzerine nakış süsleme işleriyle uğraşmıştır. Böylece Nizâmî Gencevî orta sınıf bir sanatçı ailesinde yaşamış ve büyümüştür. Nizâmî Gencevî’nin kardeşi Givami Müterrizi de şair olarak bilinmektedir. Nizâmî eserlerini öğrenen bilim adamları bile ondan “Givami Gencevî” olarak bahsetmişlerdir.[10 - Bax: Zehra Allahverdiyeva. Nizami Gencevinin nesil şeceresi üzerine bir araşdırma. Türkiye, “Qardaş qelemler” dergisi, Ankara, iyul, 2021, s.39-42] Araştırmacılar, onun “Divan”ının dünya kütüphanelerinde birkaç nüshasının bulunduğunu belirtmişlerdir. Givami Gencevî Müterrizi, “Şiir sanatında en güzel (sanatsal) sihirler” adlı ünlü methiyyesi ile üne kavuşmuştur. Şair bu eseri hamisi Atabey hükümdarı Kızıl Arslan’a ithaf etmiştir.
Nizâmî Gencevî’nin babası Yusif ve dedesi Zeki Müeyyeddin, dönemin aydınları ile yakın ilişkiler içinde olmuşlardır. Aile ortamında dönemin aydınlarının yer alması Nizâmî Gencevî’nin dünya görüşünün şekillenmesinde önemli rol oynamıştır.
Nizâmî Gencevî mahlasını benimseyen İlyas Yusif oğlu, Gence’de bir medresede eğitim görmüş ve hayatının çoğunu bu şehirde geçirmiştir. Zamanının tanınmış bilim adamları ona ders vermişlerdir. Nizâmî Gencevî’nin kişiliğinin gelişmesinde “İskendername” mesnevisinde “Sevgili Hace” olarak andığı hocası, arkadaşı ve hamisi, Azerbaycan asıllı ünlü vezir İmad Hoyi önemli bir rol oynamıştır. İmad Hoyi, Musul Atabeyi I. Nureddin Arslan Şah’ın veziri olmuştur. Şair, “İkbalname” eserinde Melik İzzeddin’in babası Arslan Şah’ı ve veziri İmad Hoyi’nin şairin yetişmesinde verdiği emekleri hatırlamaktadır. Ona yardım eden, üzerinde hakkı olan bu kişinin Nizâmîmülk’ten sonra siyasette en ünlü vezir olduğunu belirtmektedir:
Bana evvelceden terbiye veren,
Bir necib zat olub beni yetiren,
Hoylu İmad adlı bir alicenab,
Halka da rehberlik etmiş o cenab.
Dünyayı zekası salmış hayrete,
Düzle[11 - doğrulukla] bezek vurmuş o sehavete.[12 - cömertlik]
Dünyaya gelmemiş onun kimi zat,
Hem sehavet ehli, hem sözde ustad.[13 - Nizami Gencevi. İqbalname. Bakı, Azerneşr, 1941, s.9-10]
Nizami Gencevî, yaşamını ağırlıklı olarak Gence’de geçirmiştir. O, “İskendername” adlı eserinde 30 Eylül 1139 yılında, Cumartesi gecesi Gence’de meydana gelen ve 300.000’den fazla insanın ölümüne neden olan korkunç depremden bahsetmiştir. Çocukluğunda Gence’de meydana gelen depremin yol açtığı tahribat ve şehrin yeniden inşası ile ilgili olaylar hafızasında yer almış ve daha sonra eserlerinde bu konuya değinmiştir. “Gökyüzü gibi dans ediyordu” gibi mısralarla deprem olayını mecazi anlamda anlatan şairin tanık olduğu bu yıkıcı doğa olayı, hafızasında silinmez izler bırakmıştır:
Gökleri dağıdan o zelzeleden,[14 - deprem]
Ne kadar şehirler yok oldu birden.[15 - aniden]
Dağlara, taşlara bir lerze saldı,[16 - titretti]
Ki felek özü de toz altta kaldı.
Yerler ki, gök gibi olmuştu reksan,
Feleyin kurduğu bu oyunlardan
Azdı[17 - kaybetti] yollarını gür akan çaylar,[18 - ırmaklar]
Dağlar çarpışmadan bitab[19 - halsiz]oldular.
O kadar hazine battı o gece,
Şenbe[20 - cumaertesi] gecesini unuttu Gence.
…Az zaman içinde o viran ülke,
Abad[21 - ımarlı] bir yurt oldu Rum’dan da belki.[22 - Nizami Gencevi. İqbalname. Bakı, Azerneşr, 1941, s.18-19]
Nizami Gencevi şehrin yeniden inşasını ve imarını da anlatmıştır:
Birce ip gevheri sağ gördü sabah,
O düzdü yeniden iplere gevher
Bu gevher kanının bahtı yar oldu,
O bela ülkeden tez kenar oldu.[23 - çabuk uzaklaştı]
Az zaman içinde bu viran ülke
Geçti abadlıkta[24 - çevre düzenlemede]Rum’u da belki.[25 - Nizami Gəncəvi. İskəndərnamə. İqbalnamə. Bakı, “Lider nəşriyyat”, 2004, s.34]
Muhtemelen, şair Gence şehrinden nadiren ayrılmıştır. Şairin tek ziyareti, Azerbaycan hükümdarı Sultan Kızıl Arslan’ın Gence’nin 30 verstinde konaklayarak Nizâmî’yi davet etmesi sırasında olmuştur. “Hüsrev ve Şirin” mesnevisinde şair bu görüşmeyi anlatmıştır.
Şairin Gence’den ayrılarak gittiği mekânın detaylı olarak Hamdünyan köyü olduğu iddia edilmektedir. Rivayete göre, Nizâmî, Atabey Kızıl Arslan tarafından 1187 yılında “Hüsrev ve Şirin” eserine göre ona Gence sehri çevresinde armağan edilmiş köye gitmiş ve “gideri gelirinden daha fazla olan” sadece “yarım ağaçlık” olan bu köyün ona verilmesinden memnun kalmamıştır.
Ayrıca Atabeyler devletinin hükümdarı Nizâmî’nin Kızıl Arslan ile görüşmesi üzerine bilgiler vermiştir ve tarihsel buluşmanın Gence şehri ile Nahçıvan arasındakı ortak bir alanda veya Gah bölgesinde gerçekleştiğine dair görüşler vardır.
Kanaatimizce, ünlü doğubilimci Prof.Dr. Rüstem Aliyev’e ait olan bu mülahazaların hükümleri daha gerçektir. Çünkü Nizâmî Gencevî’nin “Hüsrev ve Şirin” mesnevisini adadığı Atabey eyaletinin hükümdarı Muhammed Jihan Pehlivan’ın 1186 yılında ölümünden sonra, saltanatını sürdüren kardeşi Kızıl Arslan’ın önceden belirlediği bu görüşün Atabeylerin ikametgahı Nahçıvan ile Gence sehri arasında bir yerde olması daha mantıksaldır. Nizâmî Gencevî’nin “Hüsrev ve Şirin” mesnevisinde bahsettiği Gah bölgesinin mesafe bakımından otuz fersengden fazla olduğunu da belirtmek gerekir.
Tanınmış oryantalist Rüstem Aliyev, Nizâmî Gencevî’nin “Hüsrev ve Şirin” mesnevisinde bahsedilen buluşma yerinin Zengezur yöresinin Şeki kasabası olduğunu öne sürmüştür: “Bu kelimenin etimolojisini çözmek çok kolaydır. Sarksin, Saka-sena, Sakaların yaşadıkları yer, Saka köyü anlamına gelir ve şimdiki Şeki kelimesinin eski şeklidir. Sakalar yerleşim alanı (köyü) Sarksin günümüzde bile Şeki olarak adlandırılıyor ve Nahçıvan’ın (Batı Zengezur bölgesi, Karakilse ili – İ.H.) 80 kilometre kuzeydoğusunda bulunuyor.”[26 - Rüstem Eliyev. Yegane sefer. “Edebiyyat ve incesenet” qezeti, 26 sentyabr 1980-ci il]
Nizâmî Gencevî’nin tek ziyareti olan bu buluşma yerinin rotasını Prof.Dr. Rüstem Aliyev şöyle tanımlamıştır: “Gence’den Nahçıvan’a birkaç yol vardı. Şairin tarifine göre bu yol 200-210 kilometreden oluşuyor ve bu da onun ana kervan yolundan geçtiğini gösteriyor. O yolun yönü şöyleydi: Gence, Berde, Hankendi, Gorus, Nahçıvan. Berde’den sonra Nizâmî yolunu değiştirmiş ve Terter Nehri boyunca Kelbecer’e, oradan İstisu’ya ve oradan da Şeki’ye gitmiştir… Bu mesafe şairin gösterdiği otuz fersenge eşittir.”[27 - Rüstem Eliyev. Yegane sefer. “Edebiyyat ve incesenet” qezeti, 26 sentyabr 1980-ci il]
Araştırmacı Ejder Ferzeli bu buluşmanın yönünü de belirlemiştir: Gence-İstisu-Nahçıvan.[28 - Əjdər Fərzəli. Nizami zirvəsi. Bakı, “Gənclik”, 1994, s.41]
Her halükarda, Nizâmî Gencevî’nin Kızıl Arslan ile tarihi buluşması Azerbaycan sınırları dışında değildir.
Nizâmî Gencevî, at sırtında yaptığı ziyarette, “her pınarın başında tatlı su içtiğini”, attığı her adımın “gönlünü açtığını”, geçtiği toprakların “güzel koktuğunu” hayranlıkla dile getirmiştir.[29 - Nizami Gencevi. Xosrov ve Şirin. Bakı, “Şerq-Qerb”, 2018, s.425] Nizâmî’nin “Hüsrev ve Şirin” mesnevisinde verilen bu betimlemeler, Terter-İstisu-Zengezur bölgelerinin doğasına tekabül etmektedir.
Dolayısıyla Nizâmî Gencevî’nin Kızıl Aslan ile tarihi buluşması Azerbaycan coğrafyasındaki bir bölgede gerçekleşmiş ve şairin hayatı ve eseri üzerinde olumlu etki bırakmıştır.
Örneğin, bu görüşmeden birkaç yıl sonra şair, 1188’de yazdığı “Leylâ ve Mecnûn” adlı mesnevisinde Şeki hakkındaki izlenimlerini ilginç bir şekilde hatırlamıştır. Bundan başka “Leylâ ve Mecnûn” adlı mesnevisinde, eserin ana karakterlerinden Zeyd’in âşık olduğu Zeyneb’i överken “Şeki elması gibi çenesi vardı”[30 - Nizami Gencevi. Leyli ve Mecnun. Bakı, “Şerq-Qerb”, 2018, s.280] teşbihini kullanarak, hem güzelin kendine özgülüğünü ifade etmiş, hem de oluşturduğu mecazla Şeki görüşünün unutulmaz olduğunu belirtmiştir.
Şüphesiz Şeki’yi ziyareti sırasında Berde şehrinden geçerken edindiği izlenimler de 1203 yılında tamamlanan “İskendername” şiirindeki “Berde’nin Tanımı” adlı şiirsel parçanın oluşmasında önemli rol oynamıştır.[31 - Nizami Gencevi. İskendername (Şerefname). Bakı, “Lider”, 2004, s.201-202]
Bu arada “Berde’nin Tanımı” şiirindeki bilgiler, Nizâmî Gencevî’nin tek ziyaretinin gerçekleştiği yılın mevsimini, hatta ayını belirlemek için anahtar niteliğindedir. Bilindiği gibi Nizâmî bu şiirinde Berde’nin ilkbaharından söz etmiş ve “Temmuz ayında dağları laleler süsler” mısrasıyla belirli bir aya işaret etmiştir.
“Hüsrev ve Şirin” mesnevisinde Nizâmî Gencevî’nin Kızıl Arslan ile buluşmak için Gence’den Zengezur’a yaptığı yolculuk sırasındaki doğal güzellikleri betimlemesi, daha sonra yazdığı “Berde’nin Tanımı” şiirindeki sahnelerle örtüşmektedir. Ayrıca “Leylâ ve Mecnûn” adlı şiirinde “Şeki elması gibi” şeklinde kullandığı benzetme, ziyaretin elmaların olgunlaştığı bir zamanda, Temmuz ayında gerçekleştiğine inanmak için sebep vermektedir.
Böylece Nizâmî Gencevî’nin Kızıl Arslan ile buluşmak için yaptığı tek ziyaret Zengezur ilçesine bağlı Şeki köyünde 1187 yılının Temmuz’unda gerçekleşmiştir.
Şunu kaydetmemiz gerekir ki, Nizâmî Gencevî’nin, döneminin önde gelen ressamlarından, Doğu Mimarlık Okulu’nun kurucusu ve en büyük temsilcilerinden XII. yüzyılın sonlarına kadar ömür sürmüş Acemî Ebû Bekiroğlu Nahcıvânî ile buluşması üzerine de ihtimaller vardır. Fikrimizce, birçok nedenden dolayı, bu iki büyük sanatkârın buluşmasıyla ilgili görüşler mantıklıdır.
Taşlardan kendi “Hamse”sini yaratan Azerbaycanlı büyük mimar Acemî Nahcıvânî’nin büyük şairle aynı dönemde yaşaması, Nizâmî Gencevî ile tanışması, bu iki dehanın birbirinin yaratıcılık ve hizmetine duyduğu saygı ve sevginin göstergesidir. Aynı yüzyılda tek bir ülkede yaşayan bu iki büyük şahsiyetin birbirini görmeye, tanımaya gerek duymaması imkânsızdır.
Bu düşünürlerin her ikisinin de Azerbaycan’ın Atabeyler devletine yakın olması, onların buluşmasını da belirlemektedir. Atabeyler devletinin başkentinin Gence’den Nahçıvan’a taşınması, iki büyük dehanın Nahçıvan topraklarında buluştuğuna inanmak için sebep vermektedir. XIX. yüzyılın ünlü Rus ressamı A.Bondarenko, Nizâmî Gencevî ve Acemî Ebû Bekiroğlu Nahcıvânî’nin buluşmasını konu alan geniş yayılmış resim eserinde arka planda Nahçıvan türbesinin görüntülerini çizmiştir. Azerbaycan’ın halk şairi Neriman Hasanzade’nin “Atabeyler” tarihi dramasında Nizâmî Gencevî ile mimar Acemî’nin Nahçıvan’daki buluşması kaleme alınmıştır.
Nizâmî Gencevî’nin Zengezur’un Şeki köyüne 1187 yılında yaptığı ziyaret, Acemi Nahçıvani’nin Azerbaycan mimarisinin bir şaheseri olan ünlü Mömünehatun Türbesi’nin inşaatının tamamlanmasına rastlar. Bununla da “Hamse” yaratmış şairle mimarlığın taş “Hamse”sini oluşturmuş sanatçının buluşması varsayımlarının gerçek olmasını kuvvetlendirir.
Nizâmî Gencevî’nin biyografisi sadece Azerbaycan’ın kadim toprakları olan Gence ile değil, Berde, Nahçıvan, Derbent şehirleri, Hamdünyan ve Şeki köyleri gibi Azerbaycan coğrafyasına ait yerleşim yerleri ile de bağlantılı olmuştur.
Nizâmî Gencevî’nin yaklaşık 1172 yılda evlendiği “Kıpçak güzeli” Afak, Azerbaycan’ın tarihi topraklarından biri olan Derbent şehrinden gönderilmişti. Bu bilgi, Nizâmî Gencevî’nin Azerbaycanlı bir kadınla evlendiğini doğrulamaktadır.
Nizâmî Gencevî “Hüsrev ve Şirin” adlı mesnevisinde Afak’ı “gül gibi kısa ömürlü” “Kıpçak güzeli”, “zeki, mükemmel, esprili” bir eş olarak özel bir saygıyla anmıştır.
Evlendiği “Kıpçak güzeli” Afak’ın Azerbaycan’ın tarihi topraklarından olan Derbent şehrinden olması Nizâmî Gencevî’nin bir Azerbaycanlı ile evlendiğini teyit etmektedir. Dâhi şair, “İskendername” eserinde Derbent kalesinden de ilhamla bahsetmiştir:
Burda bir kale var ki, cenup yeli,[32 - güney rüzgarı]
Esse de o yere uzanmaz eli.
Minadan bir taştır, saçar müşk, anber,
Hem güzel, hem şendir, bir cennet kadar.[33 - N.Gəncəvi. İskəndərnamə (Şərəfnamə). Bakı, “Lider”, 2004, s.201-202]
Kıpçak güzeli Afak Hanım, Nizâmî Gencevî’ye Derbent hükümdarı Seyfeddin Muzaffer ibn Muhammed Arslan ibn Halif es-Sultan tarafından cariye olarak gönderilmiştir. Şair, güzel ve akıllı Afak’a âşık olmuş ve onunla evlenmiştir. Nizâmî Gencevî’nin vefalı eşi Afak Hanım yaklaşık 1880 yılının başında şair ikinci mesnevisi “Hüsrev ve Şirin” üzerinde çalışırken vefat etmiştir. Çok sevdiği eşinin ölümü büyük şairi derinden üzmüştür. Nizâmî Gencevî, “Hüsrev ve Şirin” mesnevisinin sonunda çok sevdiği Afak’ın ölümüne ağıt yakmış, yüce aşkını ölümsüzleştirmiştir. Toplam sekiz sene devam eden bu evlilikten Nizâmî’nin Muhammed isimli oğlu doğmuştur. Nizâmî Gencevî, ayrı ayrı eserlerinde oğlu Muhammed’den bahsederek, onu “Türk balam (evladım)”, “gözümün nuru”, “dilimin ezberi”, “ömrümün ilk çiçeği”, “ağız lezzetim”, “ciğerparem”, “ilk piyalem” gibi vasıflarla nitelendirmiştir. Efsaneye göre oğlu Muhammed, babası gibi şair olmak istemiş ve hatta şiirler yazmıştır. Prof.Dr. Halil Yusifli, “Muhammed Veled Şeyh Nizâmî” (Muhammed Şeyh Nizâmî oğlu – İ.H.) imzasıyla Farsça yazdığı bir beytini bulmuş ve aşağıdaki şekilde Azerbaycan diline çevirmiştir:
Ömür geçti, gece yastığımı ben o mekan gördüm,
Yazık ben ömrüm erzinde[34 - içinde] rahatlık o zaman gördüm.[35 - Xelil Yusifli. Şeyx Nizaminin oğlu Mehemmedin şairliyi ve bir beyti. BDU, “Dil ve edebiyyat” jurnalı, 1998, № 2, s.20]
Nizâmî Gencevî oğluna doktor olmağı tavsiye etmiştir:
Görürüm, şohrette leyagetin var,[36 - erdemle ünlenmişsin]
Şeirde-senetde meharetin var,
Şairlik eleme[37 - yapma]! Devre bak ki, bir,
Terif[38 - övgü] evezine[39 - yerine] pislenir[40 - kötülenir] şiir.
Şiirden yücelik umma dünyada,
Çünki Nizâmî`yle kurtardı o da.
Herçendi sanatın çok rutbesi var,
Hayatta faydalı bir ilim ara.
…İlimler ilmidir demiş peygamber,
Din ilmi, tebabet ilmi muhteser.
…İsa marifetli hekim ol, ama,
İnsanı öldüren bir hekim olma.
…Hayat da, ölüm de kul olar sana,
Saadet ve şohret düşer payına.[41 - N.Gəncəvi. Leyli və Məcnun. Bakı, “Lider”, 2004, s.51]
Nizâmî Gencevî’nin çeşitli eserlerinde yer alan oğlu Muhammed’e tavsiyeleri, genel olarak Azerbaycan edebiyatında nasihat türünde yazılmış değerli şiirsel örneklerdir. Bu derin anlamlı öğütler yüzyıllardır ki, Azerbaycan’da ve dünyada yeni nesillerin büyümesine ve oluşmasına katkıda bulunmaktadır.
Nizâmî Gencevî’nin çeşitli eserlerinde oğlu Muhammed’e öğütleri genel olarak Azerbaycan edebiyatında nasihat türünde yazılmış önemli manzum örneklerdir. Derin anlama sahip bu öğütler yüzlerce yıldır hem Azerbaycan’da, hem de dünyada genç nesillerin olgunlaşmasına katkı sağlamaktadır:
Yedi yaşlı balam[42 - evladım], gözümün nuru,
Dilimin ezberi, kalbim süruru.
…Bu, hilal devrinde gül, eyleme gam,
Birkaç gün öylesiye ben de gülmüşüm.
…Bilik kazanmakla dünyayı kazan,
Esmayı oku ki, mana alasın.
Kaç o sözlerden ki, manasız, boştur,
İlahi ilimler öğrenmek hoştur.
Öyle namuslu ol, desin her gören:
“Akıllı oğluna, Nizâmî, ehsen[43 - aferin]!”[44 - Nizami Gencevi. Xosrov ve Şirin. Bakı, “Şerq-Qerb”, 2018, s.405]
“Leylâ ve Mecnûn” mesnevisi, şaire özel bir mektup gönderen Şirvanşah hükümdarı Ahsitan’ın emriyle değil, oğlu Muhammed’in isteği üzerine yazılmıştır.
Nizâmî Gencevî Arap, Fars, Pehlevi, Yunan ve Gürcü dillerini bilmiş ve bu dillerde yazılmış ilmî ve edebi eserleri okumuştur. Şair antik Yunan felsefesini, kültürünü, Antik Yunan’ın bilimsel ve edebi mirasını ve Arap dili aracılığıyla inceleme fırsatı bulmuştur. Aristo, toplumdaki eşitliği “insanlığın yararına olan bir başarı” olarak tanımlamıştır.”[45 - Аристотель. Политика. Сочинения: В 4 т. Т. 4. Москва, “Мысль”, 1983, с.528] Nizami Gencevi Doğu edebiyatından da derinden etkilenmiştir. Nizâmî, zamanının tarih, felsefe, matematik, geometri, astronomi, kimya, tıp, mantık ve diğer bilimleri üzerine mükemmel bilgilere sahip olmuştur. Nizâmî üzerine araştırmalarda da belirtildiği gibi, “gençliğini çeşitli ilimleri incelemeye adayarak, ansiklopedik bilgiye sahip olgun ve ilerici bir düşünür olarak kendisini yetiştirmiştir.”[46 - Эльдар Амиров. Мыслитель, затменный славой поэта. О научном мировоззрении Низами Гянджеви. Баку, “Элм”, 2021, с.58]
Bütün bunlar, Nizâmî Gencevî’nin geniş bir bakış açısına sahip önemli bir şair-düşünür seviyesine yükselmesinde önemli rol oynamıştır. Derin bilgileri ve fazla kitap okuması, Nizâmî Gencevî’nin insan, zaman ve dünya üzerine yüksek bir entelektüel düzeyde büyük edebi eserler ortaya koymasına olanak sağlamıştır.
Zamanının büyük bir filozof-şairi olan Nizâmî Gencevî, mevcut felsefi konsepte dayalı ideal bir toplum inşa etmenin yollarını aramıştır. Başka bir deyişle, adil bir şah her şeyden önce marifet sahibi, adil, doğru ve kamil bir insan olmalıdır. Bu nedenle şair, ilk mesnevisi “Sırlar Hazinesi”nden başlayarak kahramanlarını marifet yolundan geçirmiş ve ideale yönlendirmiştir. Nizâmî’ye göre adalet, herhangi bir devletin sağlam bir temelidir:
Sitemle cihanı tutmak olmaz,
Ülkeyi (memleketi) yalnız adaletle almak olur.
Adaletten başka her şeyi (Allah) senin yadından[47 - hatırından] çıkartsın!
İnsaftan başka her şeyi bada versin!
Senin adaletin dünyayı şadlandıran[48 - sevindiren] büyük emirdir,
Ve memleketi abad eleyen bir zahmetkeştir.
Ülke yalnız adaletle kudretli (ebedi) olabilir,
Senin işin ise yalnız senin adaletinle düzelebilir.[49 - Nizami Gəncəvi. Sirlər xəzinəsi. Filoloji tərcümə, izahlar, şərhlər və lüğət prof. Rüstəm Əliyev, Bakı, Qanun nəşriyyatı, 2014, s.108]
Nizâmî Gencevî’nin dünya görüşünün şekillenmesinde yakın ilişki içinde bulunduğu Ahiler topluluğunun da önemli rolü olmuştur. 11. yüzyılın ortalarından itibaren Orta Doğu’da, Orta Asya’da, Azerbaycan’da ve başkent Gence şehrinde Ahi Ferec Zencani’nin müritlerinin de yardımıyla yayılmaya başlayan Ahilik düşüncelerinin, şehir nüfusu üzerinde önemli bir etkisi olmuştur. Doğal olarak Nizâmî Gencevî, gençliğinde Azerbaycan’ın ve Doğu’nun önde gelen şahsiyetleri arasında önemli rol oynayan siyasi bir hareketin hümanist ideolojisine meyletmiştir. Kardeşlik ve eşitlik toplumu olmuştur. Önde gelen Azerbaycanlı bilgin ve yazar Memmed Seid Ordubadi’nin yazdığı gibi, “Ahilerin savaşları durdurmak ve halkların kardeşliğini kurmaktan başka bir amaçları yoktu.”[50 - М.С.Ордубади. Азербайджанская литература эпохи Низами. “Низами” книга III, Баку,1941, с.16-17] Nizâmî Gencevî’nin de gençliğinde mert ve dürüst ahilerin toplandığı, önemli siyasi, kültürel ve sosyal olayların tartışıldığı ve sohbetlerin dinlendiği sembolik bir mekâna – meyhaneye girdiği gazellerinden anlaşılmaktadır:
Ger gururun yok ise lutfeyle, meyhaneye gel!
Nerd atıp[51 - tavla atmak], bade içip, kafer olan haneye gel!
Kafer İslam olar ahtarmayasan eyb[52 - noksan aramasan] eğer,
Serseri uymayacak böyle bir efsaneye gel!
Eyş-işrette, gülüm, fürseti gel fot eleme,[53 - fırsatı kaçırma]
Hemdem ol meyle dolu neşeli peymaneye gel!
Ne çıkar boş danışıgdan,[54 - konuşmadan] arayıp gezmekten?
Durma, mert sohbetine menzili cananeye gel!
Ey Nizâmî, her iki dünya kuru addır, inan!
Terk eyle! Aşık isen yar yaşayan dünyaye gel![55 - Nizami Gəncəvi. Lirika, “Azərnəşr”, 1940, s.17]
Zamanının eğitimli, düşünceli, farklı görüşlü insanları tarafından temsil edilen ve sıradan, çalışkan insanlara sempati duyan “Ahiler” örgütü, Nizâmî Gencevî’nin eserlerinde hümanizm, eşitlik ve adalet fikirlerinin sürekli olarak yer almasına belirli bir yön vermiş, şairin değişik meslek sahiplerine saygı duymasını belirgin şekilde tetiklemiştir.
Nizâmî Gencevî, Atabeyler sarayına yakınlığına ve sempatisine rağmen saraya gitmemiş, eserleri ve fikirleriyle saray edebiyatı geleneğinin dışında durmayı becermiştir. O, Doğu’daki toplumsal süreçlere ve savaşlara, Atabey hükümdarlarının devlet kurma çalışmalarına kayıtsız kalmamış, hikmetli tavsiyeleriyle devletin ve halkın yararına çalışmıştır. Bununla birlikte Nizâmî Gencevî, zamanın edebi geleneğine uygun olarak “Hamse”de yer alan mesnevilerini ya herhangi bir hükümdarın ricasıyla ya da belirli bir hükümdara ithafen yazmıştır. Yazmalarının hükümdarlara gönderilmesi, eserlerinin saraylarda bulunan şairler ve memurlar tarafından okunmasına ve tartışılmasına yol açmış, sonuçta şairin kişiliğinin ve eserlerinin geniş çevrelerce bilinmesine, edebi mirasının ve fikirlerinin yayılmasına, takdir edilmesine neden olmuştur. Bütün bunlar sanatçı-zaman ilişkisini Nizâmî Gencevî örneğinde görselleştirmemize olanak sağlamaktadır. Nizâmî Gencevî’nin şiirlerinin yazılma tarihleri ve şairin edebi kaderi şu şekildedir:

• “Sırlar Hazinesi” mesnevisi (1174) Erzincan hükümdarı Davud oğlu Melik Fahreddin Behram Şah’a ithaf edilmiştir. Tezkirelerde Erzincan hakiminin bu esere çok değer verdiği, mesneviyi gerçekten zengin bir hazine olarak gördüğü ve şaire develere yüklenmiş hediyeler gönderdiği belirtilmektedir. Ancak bu hediyelerin şaire ulaşmadığı, yollarda yağmalandığı Nizâmî Gencevî’nin notlarından anlaşılmaktadır.
• “Hüsrev ve Şirin” (1180) mesnevisi Atabey hükümdarı Muhammed Cahan Pehlivan’a ithaf edilmiştir, ancak Cahan Pehlivan’ın ölümünden sonra Nizâmî Gencevî onun kardeşi Atabey Kızıl Arslan ile tanışmış ve Hamdünyan köyü kendisine verilmiştir.
• “Leylâ ve Mecnûn” (1188) mesnevisi Şirvanşah Ahsitan’ın ve oğlu Muhammed’in isteği üzerine yazılmıştır.
• “Yedi Güzel” (1197) mesnevisini Merağa hâkimi Alâeddin Körpearslan’a ithaf etmiştir.
• “Leylâ ve Mecnûn” (1197-1203) mesnevisi Atabey hükümdarı Nusreteddin Ebubekir’e sunulmuştur.
“Hamse”, Nizâmî Gencevî’nin yaşadığı dönemde el yazması olarak yayılmış ve şairin önde gelen bir sanatçı olarak tanınmasında büyük etken olmuştur.
Dâhice yazılmış ölümsüz eserleriyle büyük hürmet ve saygı kazanan Nizâmî Gencevî, hayatta birçok zorluklarla karşılaşmış ve vasat bir hayat sürmüştür. Ancak kişiliğine her zaman büyük saygı duyulmuş, gururlu ve merdane bir hayat yaşamıştır. “İskendername” mesnevisinde geçen aşağıdaki dizeler, Nizâmî Gencevî’nin kişiliğini ve ahlakını tüm görkemiyle yansıtmaktadır. Bu tür şiirler aynı zamanda Nizâmî Gencevî’nin bir otoportresini çizmektedir:
Niçin alçaklara boyun eğirsen?
Oyuncak olursan namertlere sen?
Niçin boynuna bin yük alırsın?
Zalımın zulmundan razı kalırsın?
Kalbi yumşaklığı bir defa unut,
Omzunu dağ gibi yücelikle tut!
Sen de süsen gibi ipekten olsan,
Seni saf toprak da yaralar, inan!
Zelillik yüreğe ağrılar salar,
Zulma dözenlerin[56 - dayananların] sonu olar har.[57 - kötü]
Diken tek çiyninde tut yarağını,[58 - silahını]
O vaxt kucaklarsın gül budağını.[59 - dalını][60 - Nizami Gencevi. Leylâ ve Mecnûn. Bakı, 2004, s.58]
Araştırmacılar, Nizâmî’nin çağdaşlarından biri olan şair Hakani Şirvani ile arkadaş olduğunu belirtmişlerdir. Seid Nefisi, İran’da yayınladığı Nizâmî Gencevî Divanı’nda arkadaşı Hakani’nin ölümüne ithafen söylediği bir beytini örnek vermiştir ve sözkonusu beytin ünlü oryantalist ve Nizâmî eserlerinin araştırmacısı Mübariz Alizade tarafından Azerbaycan diline filolojik çevirisi yapılmıştır.
Hep diyordum ki, Hakani benim mersiyecim olsun,
Teessüf ki, şimdi ben Hakani`nin mersiyecisi oldum.[61 - Azərbaycan yazıçılarının həyatından dəqiqələr (tərtib edəni prof. Kamran Məmmədov), Bakı, “Gənclik”, 1979, s.14]
Nizâmî Gencevî, döneminin tanınmış aydınlarından Ebu Bekir İbn Hüsrev el Ustad (1145-1207) ile yakın arkadaş olmuştur. Ebu Bekir İbn Hüsrev Gence’de doğmuş ve eğitim görmüştür. Belki de Nizâmî Gencevî’nin medresedeki öğrenci arkadaşlarından birisi olmuştur. Önce Gence’de, ardından Nahçıvan’da Atabey Sarayı’nda bulunmuştur. O, Atabey hükümdarlarından Cihan Pehlivan, Kızıl Arslan ve Ebu Bekir Atabey’in adına eserler ithaf etmiştir.
Ebu Bekir İbn Hüsrev el Ustad lirik şiirlerin ve “Munis-name” adlı mesnevinin yazarıdır. “Munisname”nin el yazması British Museum’da korunmaktadır. Eserin bir fotokopisi merhum Prof. Dr. Ziya Bünyadov tarafından Azerbaycan’a getirilmiştir. “Munisname” eseri 1991 yılında Prof. Dr. Rüstem Aliyev tarafından Rusçaya çevrilmiş ve Bakü’de Yazıcı Yayınevi tarafından yayınlanmıştır. Son yıllarda “Munisname” Azerbaycan dilinde de okuyuculara ulaştırılmıştır.[62 - Munisnamə (tərcümə edəni, müqəddimə və qeydlərin müəllifi Rəna Rzayeva). Bakı, “Adiloğlu”, 2021]
Nizâmî Gencevî’nin “Hüsrev ve Şirin” mesnevisindeki aşağıdaki satırlardan Nizâmî Gencevî ile Ebu Bekir İbn Hüsrev arasındaki ilişkilerin güvenilir dostluk ve gerçek işbirliği örneği olduğu belirmektedir:
Bir Allah bendesi dostum var idi,
Hatrımı sayardı, vefadar idi.
Teessüb çekerdi bana her zaman,
Düşmana kılıçtı, bana da kalkan
Bilikte, ilimde kazanmıştı ad,
Onunla yaşardı dünyada dilşad.[63 - Nizami Gencevi. Xosrov ve Şirin. Bakı, Azerneşr, 1947, s.30]
Nizami Gencevi, sadık arkadaşının kendisine edebi tavsiye ve yön verme düzeyinde yetenekli bir kişi olduğunu itiraf etmiştir. Nizami Gencevi gibi bir şair-düşünürünün onunla edebi tartışmalar bize Ebu Bekir ibn Khosrov El-Ustad’ın ne kadar yetenekli olduğunu düşünmek için sebep verir:
Bir gece kızgın, altın yalnız
O gümüş eliyle kapımı çaldı
Geldi ve beni azarlamaya başladı,
Öfkeyle, “Çok teşekkür ederim,” dedi.
Sen mânâlar âleminin sultanısın,
Sen kelimeler diyarının hükümdarısın.
Kırk yılda elli yıl harcadın,
Boş hikayelere aldanmasın.
Tohid’in kapısını çal, yüceliğin sesi,
Kullandığınız muğlar şarkısı nedir?..[64 - Yenə orada]
Araştırmacılar ayrıca Nizami Gencevi ile Ebu Bekir ibn Khosrov Al-Ustad arasındaki dostane ilişkileri de doğrulamaktadır: “Aynı şehirde yaşamış, eserlerini aynı hükümdarlara adamış, edebi ve estetik bir platforma sahip iki Gence bilgesinin birbirini iyi tanıdığını kesin olarak söyleyebiliriz.”[65 - Munisnamə (tərcümə edəni, müqəddimə və qeydlərin müəllifi Rəna Rzayeva). Bakı, “Adiloğlu”, 2021, s.14]

Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию (https://www.litres.ru/book/habibbeyli-isa/nizami-gencevi-azerbaycan-dan-dunyaya-69499357/chitat-onlayn/?lfrom=390579938) на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

notes

1
Ягуб Махмудлу, Сулейман Мамедов, Вагиф Пириев. История Азербайджана, Баку, 2005, s.27-28

2
büyüdür

3
Nizami Gəncəvi. Sirlər xəzinəsi. Filoloji tərcümə, izahlar, şərhlər və lüğət professor Rüstəm Əliyevindir, Qanun nəşriyyatı, Bakı, 2014, s.68

4
Е.Э.Бертельс Низами и Фузули. Избранные труды, Москва, Издательство Восточной литературы, Mосква, 1962, c.98

5
Rüstəm Əliyev. Nizami poemalarında qıpçaq-oğuz gözəli. “Azərbaycan” jurnalı, №4, s.82

6
Hürnisə Bəşirova. Dahi Azərbaycan şairi Nizami Gəncəvinin tərcümeyi-halından. Azərbaycan ədəbiyyatşünaslığı. Nizami Gəncəvi adına Ədəbiyyat İnstitutunun Əsərləri. Bakı: Elm və təhsil, 2019, №1, s.61-62

7
Xelil Yusifli. Nizami Gencevi. Gence, 2021, s.335

8
Nizami Gəncəvi. Leyli və Məcnun. Bakı, Adiloğlu, 2011, s.53

9
Bkz.: Zəhra Allahverdiyeva. Nizami Gəncəvinin nəsil şəcərəsi üzərinə bir araşdırma. Türkiyə, “Qardaş qələmlər” dərgisi, Ankara, iyul, 2021, s.39-42

10
Bax: Zehra Allahverdiyeva. Nizami Gencevinin nesil şeceresi üzerine bir araşdırma. Türkiye, “Qardaş qelemler” dergisi, Ankara, iyul, 2021, s.39-42

11
doğrulukla

12
cömertlik

13
Nizami Gencevi. İqbalname. Bakı, Azerneşr, 1941, s.9-10

14
deprem

15
aniden

16
titretti

17
kaybetti

18
ırmaklar

19
halsiz

20
cumaertesi

21
ımarlı

22
Nizami Gencevi. İqbalname. Bakı, Azerneşr, 1941, s.18-19

23
çabuk uzaklaştı

24
çevre düzenlemede

25
Nizami Gəncəvi. İskəndərnamə. İqbalnamə. Bakı, “Lider nəşriyyat”, 2004, s.34

26
Rüstem Eliyev. Yegane sefer. “Edebiyyat ve incesenet” qezeti, 26 sentyabr 1980-ci il

27
Rüstem Eliyev. Yegane sefer. “Edebiyyat ve incesenet” qezeti, 26 sentyabr 1980-ci il

28
Əjdər Fərzəli. Nizami zirvəsi. Bakı, “Gənclik”, 1994, s.41

29
Nizami Gencevi. Xosrov ve Şirin. Bakı, “Şerq-Qerb”, 2018, s.425

30
Nizami Gencevi. Leyli ve Mecnun. Bakı, “Şerq-Qerb”, 2018, s.280

31
Nizami Gencevi. İskendername (Şerefname). Bakı, “Lider”, 2004, s.201-202

32
güney rüzgarı

33
N.Gəncəvi. İskəndərnamə (Şərəfnamə). Bakı, “Lider”, 2004, s.201-202

34
içinde

35
Xelil Yusifli. Şeyx Nizaminin oğlu Mehemmedin şairliyi ve bir beyti. BDU, “Dil ve edebiyyat” jurnalı, 1998, № 2, s.20

36
erdemle ünlenmişsin

37
yapma

38
övgü

39
yerine

40
kötülenir

41
N.Gəncəvi. Leyli və Məcnun. Bakı, “Lider”, 2004, s.51

42
evladım

43
aferin

44
Nizami Gencevi. Xosrov ve Şirin. Bakı, “Şerq-Qerb”, 2018, s.405

45
Аристотель. Политика. Сочинения: В 4 т. Т. 4. Москва, “Мысль”, 1983, с.528

46
Эльдар Амиров. Мыслитель, затменный славой поэта. О научном мировоззрении Низами Гянджеви. Баку, “Элм”, 2021, с.58

47
hatırından

48
sevindiren

49
Nizami Gəncəvi. Sirlər xəzinəsi. Filoloji tərcümə, izahlar, şərhlər və lüğət prof. Rüstəm Əliyev, Bakı, Qanun nəşriyyatı, 2014, s.108

50
М.С.Ордубади. Азербайджанская литература эпохи Низами. “Низами” книга III, Баку,1941, с.16-17

51
tavla atmak

52
noksan aramasan

53
fırsatı kaçırma

54
konuşmadan

55
Nizami Gəncəvi. Lirika, “Azərnəşr”, 1940, s.17

56
dayananların

57
kötü

58
silahını

59
dalını

60
Nizami Gencevi. Leylâ ve Mecnûn. Bakı, 2004, s.58

61
Azərbaycan yazıçılarının həyatından dəqiqələr (tərtib edəni prof. Kamran Məmmədov), Bakı, “Gənclik”, 1979, s.14

62
Munisnamə (tərcümə edəni, müqəddimə və qeydlərin müəllifi Rəna Rzayeva). Bakı, “Adiloğlu”, 2021

63
Nizami Gencevi. Xosrov ve Şirin. Bakı, Azerneşr, 1947, s.30

64
Yenə orada

65
Munisnamə (tərcümə edəni, müqəddimə və qeydlərin müəllifi Rəna Rzayeva). Bakı, “Adiloğlu”, 2021, s.14
Nizamî Gencevî Azerbaycan′dan Dünyaya Habibbeyli İsa
Nizamî Gencevî Azerbaycan′dan Dünyaya

Habibbeyli İsa

Тип: электронная книга

Жанр: Историческая литература

Язык: на турецком языке

Издательство: Elips Kitap

Дата публикации: 16.04.2024

Отзывы: Пока нет Добавить отзыв

О книге: Nizamî Gencevî Azerbaycan′dan Dünyaya, электронная книга автора Habibbeyli İsa на турецком языке, в жанре историческая литература

  • Добавить отзыв