Yeni İpekyolu Projesi
Anonim
Londra’dan Pekin’e
Türk Toplulukları & Yeni İpek Yolu Projesi
8. AVRUPA TÜRKÇE YAYINLAR SEMPOZYUMU
“Londra’dan Pekin’e Türk Toplulukları & Yeni İpek Yolu Projesi”
AMSTERDAM – 3 MART 2018 – CUMARTESİ
Tarih: 3 Mart 2018 / Saat : 12:30-18:00
Adres: Wissenkerke, Radarweg 236 Amsterdam
Müracaat: info@turkevi.nl
8. AVRUPA TÜRKÇE YAYINLAR SEMPOZYUMU
“Londra’dan Pekin’e Türk Toplulukları & Yeni İpek Yolu Projesi”
AMSTERDAM – 3 MART 2018 – CUMARTESİ
Yirmibirinci yüzyılın ikinci on yılında ‘gücün Batı’dan Doğu’ya kaydığı’ tartışılıyor. Çin’in günümüzde üç dört yüzyıl önce İngiliz ve Hollandalıların yaptıkları ticaret modelini uyguladığı belirtiliyor. Çin altyapıya, özellikle de enerjiye yatırım yapıyor. 2030 yılında Çin’in enerji ihtiyacının mevcudun üç katından fazla olacağı ifade ediliyor. Devamla bu gelişmeleri siyasete yansıtıp, yani refah düzeyini yükseltip, istikrarı arttıracağı bekleniliyor. Bu gelişme dünyanın çok kutuplu bir dünyaya doğru evrildiği şeklinde de okunuyor. Ekonomik alanda gücün Avrasya kıtasına doğru kaydığını söyleyen tarihçiler de var. Asya Altyapı Yatırım Bankası’nın başarısı ve yeni ‘İpek Yolu’ yatırımları ile Çin’in Rusya ve Avrupa ile ekonomik uyumu ilerleteceğine dikkat çekiliyor.
Bir başka ifadeyle, dikkatler tarihte dünya hâkimiyetinde önemli rol oynamış ilk ‘İpek Yolu’na çekiliyor. İnsanlık ilk İpek Yolu’ndan sonra, ‘Kölelik Yolu’, ‘Altın Yolu’ ve ‘Siyah Altın Yolu’na şahit olmuştu. Şimdi ise, yani yirmibirinci yüzyılda yeni bir yol yeni bir hat oluşuyor. Bu yol Türkistan ile kesişiyor. Bir başka ifadeyle ilk yol tekrar görünüyor. Tarihi ‘İpek Yolu’ geri geliyor. Yeni İpek Yolu Projesi, sadece ticaret yolu değil, aynı zamanda düşüncelerin, kültürlerin, inançların karşılaştığı, kesiştiği ve yayıldığı yoldur.
20. yüzyılı meşgul eden ideolojiler mücadelesi, yerini adeta 21. yüzyılda İpekyolu hâkimiyeti mücadelesine bırakıyor. Dünya dengeleri ve politikalarını anlamak isteyenler İpek Yolu projesini anlamakla işe başlamalılar görüşü dillendiriliyor. Tabii ki dünyanın böyle bir evrilmeye girmesi yani Asya, Afrika ve diğer bölge ve kıtalardaki küresel gelişmeler yanında Avrupa’da yaşanan Brexit, İspanya-Katalonya meselesi veya aşırı sağın Merkez ve Doğu Avrupa’da yükselişi gibi meseleler de gölgede kalıyor.
Günlük hayatın yoğunluğu içinde hercümerç olmuş milyonlar içinde, ilim, bilgi, düşünce ve eylem içinde olan insanlar dünyadaki bu küresel gelişmeye kayıtsız kalamaz. Kaldı ki Yeni İpek Yolu Projesi Londra’dan Pekin’e uzanan kuşak üzerinde ve etrafında yaşayan Türk ve akraba topluluklarını yakından etkileyecektir.
3 Mart 2018 tarihinde Amsterdam’da düzenlenecek 8. Avrupa Türkçe Yayınlar Sempozyumunda ‘Londra’dan Pekin’e Türk Toplulukları & Yeni İpek Yolu Projesi’ ele alınacaktır. Sempozyumdaki çeşitli oturumlarda öncelikle projenin felsefesi, hedefleri, etkileri ve faydaları ortaya konulmaya ve anlaşılmaya çalışılacaktır. Devamla, bu hat üzerinde ortaya çıkacak ekonomik potansiyeller, yatırımlar, insan ve ürün taşımacılığı, ekonomik ve siyasi ilişkiler, dengeler ve işbirlikleri üzerinde de durulacaktır. Programda Yeni İpek Yolu hattında yeni sivil ilişkilerin kurulması ve işbirliklerinin gelişmesi, barış, güven ve istikrara katkısı da gündeme gelecektir.
Sempozyuma konuyla ilgili oturumlarda bildiri sunmaları için akademisyenler, STK temsilcileri ve siyasiler davet edilmişlerdir.
Avrupa Türkçe Süreli Yayınlar Sempozyumu
Avrupa Türkçe Süreli Yayınlar Sempozyumu ilk defa 1997 yılında Hollanda’nın Borne kasabasında organize edildi. Hollanda Türk Akademisyenler Birliği Vakfı ve Türkevi Dergisi öncülüğünde organize edilen Sempozyuma Hollanda başta olma üzere Almanya, Fransa, Belçika, İngiltere, Romanya, Kosova, Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya, Moldavya, Gürcistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Irak, Doğu Türkistan ve İsrail’den delegeler katıldı. Avrupa Türkçe Süreli Yayınlar Sempozyumu’nun yedincisi de 15 Kasım 2008 tarihinde Rotterdam’da yapıldı.
O yıllarda, Doğu ve Batı Avrupa’da yayınlanmakta olan Türkçe Süreli Yayınlar’ın editör, yazar ve yayıncılarının katıldığı sempozyumların amacı; Türkçe yayınların editör, yazar ve yayıncılarını ortak bir platformda buluşturmak, kendi aralarında iletişim kurmalarını sağlamak, bilgi ve deneyimlerini paylaşmalarına zemin hazırlamak, daha etkin yayın yapmaya yönelik işbirliği oluşturmak ve Doğu Avrupa’da zor şartlarda yayın yapmakta olan Türkçe yayınlara ve sivil toplum örgütlerine (NGO) destek vermek olarak düşünülmüştü.
Bu amaç doğrultusunda da her yıl farklı bir konu seçildi. Örneğin “Yerel Medya ve Kalkınma, NGO’lar ve Kalkınma İşbirliği, Avrupa Entegrasyonu ve Türkçe Konuşan Azınlıklar”, “Avrupa Birliği, İnsan Hakları ve Türkçe Konuşan Topluluklar” gibi konular sempozyumlarda ele alındı. Sempozyum sonunda kararlar da alındı. Bu çerçevede örneğin; Moldova’da yayın yapan Anasözü ve Makedonya’da yayın yapan Yeni Balkan gazetelerine teknik yardımlar yapıldı. Kosova’da Siyaset Okulu projesi, Bulgaristan’da Türk ve Çingene çocuklarının yoğun olarak devam ettikleri okula teknik yardım yapıldı.
3 Mart 2018 tarihinde Amsterdam’da yapılacak Sekizinci Avrupa Türkçe Süreli Yayınlar Sempozyumu’nda öncelikle, yirmibirinci yüzyılın ikinci on yılında tartışılan ‘gücün Batı’dan Doğu’ya kayması’, Türkistan’ı da içine alan Avrupa, Asya ve Afrika hattını oluşturan Yeni İpek Yolu Projesi, projenin ticari, kültür, inanç işbirliği boyutları ele alınacaktır. Türk düşünürleri ve sempozyum katılımcıları Londra’dan Pekin’e uzanan bu uzun güzergahta yaşayan Türk Toplulukları ve Yeni İpek Yolu Projesi üzerine tartışmaya davet edilecektir. Sempozyum önümüzdeki yıllarda hayata geçirilecek yeni çalışmalar için bir başlangıç oluşturacaktır.
Sempozyum 3 Mart Cumartesi günü saat 12.30’da başlayıp akşam 18.30’da sona erecektir. Açılış, teorik çerçeveye giriş konuşmaları ve iki oturum halinde yapılacak sempozyuma uzmanlar ve davetliler katılacaktır.
Sempozyuma (kapasitenin sınırlı olmasından dolayı) önceden yer ayırtmak zorunludur.
Tel: 00 31 20 684 57 12
E-mail: info@turkevi.nl
AÇILIŞ KONUŞMALARI
Ahmet Suat ARI
Oturum Başkanı
(Türkevi Amsterdam Tartışmaları Moderatörü)
8. Avrupa Türkçe Yayınlar Sempozyumu’na cümleten hoş geldiniz. Her zaman olduğu gibi tabii gecikmeyle başlayacağız. Bu demek değildir ki içerik olarak değerinden bir şey kaybedecek. Programa bakıldığı zaman gerçekten dolu dolu bir program olacağı kesin. Bunu inşallah katılımcılarla da zenginleştireceğiz. Toplantı üç oturumdan oluşacak: Açılış konuşmalarından sonra birinci oturumda klasik şekilde sunumlar yapılıp oturum kapatılacak. İkinci oturumda farklı bir format takip edilecek çünkü program ortaklarından Haber Gazetesi’nin yayınlamış olduğu bir televizyon programı var. İkinci oturum bir televizyon programı şeklinde olacak. Onu da şimdiden söylemiş olayım. O program sonunda da üçüncü oturum toplantının oturumlar kısmını bitirmiş olacağız. Vaktimiz kalırsa ki kalmasını sağlamaya çalışacağız salonla da sunulan sunumlarla ilgili salondan da görüşler ve tartışma şeklinde de olabilir. Salondan düşünceler alınıp toplantıyı sonuç bildirisini sunarak kapatacağız.
Veyis GÜNGÖR
Amsterdam 3 Mart 2018
Çok kıymetli hazirun,
Türkiye, Balkanlar ve Avrupa’nın değişik ülkelerinden ve Hollanda’dan aramıza katılan değerli dostlar,
Hepinizi saygıyla selamlarım. 8. Avrupa Türkçe Yayınlar Sempozyumu’na hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
Bazılarınız hatırlıyor, 7. Avrupa Türkçe Süreli Yayınlar Sempozyumu’nu bundan on yıl önce Rotterdam’da yapmıştık.
Aradan uzun bir zaman geçti. Bu aradan sonra tekrar sizlerle birlikte olmanın heyacanını yaşıyorum. Arzum, bundan sonra sizlerle daha sık buluşmak, insanımızı ve insanlığı ilgilendiren konularda birlikte düşünmek ve fikir alışverişi yapmaktır.
Avrupa Türkçe Süreli Yayınlar Sempozyumu yıllar önce, Türkiye dışında özellikle Doğu ve Batı Avrupa’da yayın yapan Türkçe yayınların bir araya gelmesiyle ortaya çıkmıştı. Başlangıçta ana amaç, Türkçe yayın yapan yayıncıların, yazarların bir araya gelmeleri, ortak sorunların tartışılması, karşılıklı tecrübe ve bilgi değişimiydi. Daha sonra sempozyumlara sivil toplum ve siyaset de dahil edildi.
Dolayısıyla hareket alanımız ve hedef kitlemiz medya, sivil toplum ve siyaset olarak şekillendi.
Organize edilen sempozyumlarda bu doğrultuda kararlar alındı, bazı küçük ölçekli projeler de hayata geçirildi.
Bunlardan hemen aklımıza gelen bazı projeler şöyle:
– Prizren’de Yeni Dönem Radyosu’na Teknik Yardım Projesi
– Ohri’de Avrasya Sivil Toplum Forumu Zirvesi
– Şar Dağlarında Hafta Sonu Demokrasi Okulu
– Kırcaali’de çingene ve Türk çocuklarının yoğunlukta olduğu bir okulun bilgisayar ünitesinin kurulması
– Balkanlardan katılan gençlere Hollanda’da siyasi katılım kursu
– Kişinev’de yayın yapan Anasözü gazetesine teknik yardım
– Bosna Kültür ve Eğitim Gezisi
Bu ve benzeri projelerle esasen Avrupa Türkleri ile Balkan Türkleri’nin iletişimleri ve karşılıklı tanışmaları sürecine katkıda bulunuldu.
Hatta, Hollanda’ya gelen ve bir hafta süreyle siyasi katılım kursuna katılan gençler arasından Balkanlar’da milletvekili, belediye başkanı olanlar oldu.
Sempozyumlarda “Yerel Medya, NGO’lar ve Kalkınma İşbirliği”, “Avrupa Entegrasyonu ve Türkçe Konuşan Azınlıklar”, “Avrupa Birliği, İnsan Hakları ve Türkçe Konuşan Topluluklar” gibi konular seçildi ve tartışıldı.
Bu yıl da, 8. Avrupa Türkçe Süreli Yayınlar Sempozyumu’nda hepinizin bildiği gibi ‘Yeni İpek Yolu Projesi’ ele alınacaktır.
Bugün, burada hep birlikte, hasseten bizi ve insanlığı önümüzdeki on yıllarda ilgilendirecek ve tartışılacak Yeni İpek Yolu Projesi’ni anlamaya çalışacağız.
Programda da görüldüğü üzere, önce projenin teorik çerçevesi anlatılacak. Devamla Yeni İpek Yolu Projesi etrafında Türk toplulukları arasında olası yeni işbirlikleri ve projenin kültür, sivil toplum ve medya merkezli etkileri üzerinde fikir yürütülecektir.
Beklentimiz, sempozyum sonunda, projenin anlaşılması, önümüzdeki dönemde uygulanabilecek yeni tekliflerin ortaya çıkması, hayata geçirilmesi yönünde bazı kararların alınmasıdır.
Ayrıca beklentimiz, özellikle Avrupa Türkleri olarak, her gün ırkçılık, ayırımcılık, islamafobi gibi sorunlarla hemhal olmak yerine, küresel konulara dikat çekmek ve düşünce dünyamızı alemşumüle çevirmeyi denemektir. Zira bu proje sizlerin de tahmin edeceği üzere önümüzdeki on yıllarda konuşulmaya ve tartışılmaya devam edecektir. O zaman, insanlığın geleceği ile ilgili derdi olan, bu yönde bir vizyon geliştirmek isteyenlerin de bu küresel olayı ve gelişmeyi yakından takip etmeleri kaçınılmazdır.
Bu duygu ve düşüncelerle, sempozyumun, siz değerli katılımcıların şahsında, insanımıza ve insanlığa hayırlara vesile olmasını diler, hepinizi saygıyla selamlarım.
Musa Serdar ÇELEBİ
(UKID Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Derneği Genel Başkanı)
Çok değerli Türkevi’nin başkanı kardeşim Veiyis Güngör ve Türkevi’nin değerli mensupları gönüldaşlarım sayın başkanlarımız Avrupa’daki Türk varlığına kırk yılın üzerinde hizmet eden arkadaşlarımız, dışarıdan gelen dava arkadaşlarımız, gönüldaşlarımız, akademisyenlerimiz ve kurumlarımızın temsilcileri hepinizi hem saygıyla hem sevgiyle selamlıyorum, toplantımızın hayırlı olmasını diliyorum. Başkanın konuşmasından, bu faaliyetin yeni boyutlar kazandığını anlıyorum. Evet buna yeni bir başlık koyarak inşallah çalışmalar hayatta olduğumuz sürece devam edecek Allah’ın izniyle bu defa çok kıymetli bir konu çok önemli bir konu gündeme alınmış bu beni çok mutlu etti daha önce bu düşünceleri taşıdığı gün bizimle paylaştı ben de çok ciddi anlamda heyecanlandım çünkü dünyada bir çok ülkenin gündemine almadığı bir temayı Avrupa’da bu Yeni İpek Yolu’nun efendim uç noktası sayılır Amsterdam’da bir sonrası Londra’da şimdi zaten Pekin’den Londra’ya kadar bir başlık ara başlık da koymuşuz ele alınması son derece yararlı olacak bizim canımızı sıkan biraz bizi uyuşukluğa sevk eden gündemlerin dışında bir konu arayışı gibi anlaşılmamalı zaten önemi görülmüş gündeme taşınmış ve belki de işte her birinizi yakinen tanıdığımızı düşünüyorum birbirimizi tanıyoruz sizin aracılığınızla kitle kuruluşlarımızın başkanlarıyla Avrupa’daki özellikle veya Türk toplumlarının devletlerinin bünyesinde çalışma yapan yazan çizen arkadaşlarımız olarak uyarıcı niteliği yapacak bir toplantı olacak burada edindiğiniz bilgiler veya ortaya çıkardığımız neticeler inşallah hayırlı olmasını diliyorum konu çok önemli bir konu bir kere 21. Yüzyılda sadece bizi değil sadece bu projenin kapsamında düşünülen altmış altı ülkeyi değil bana göre dünyanın bütün ülkelerini belli ölçülerde etkileyecek siyasi sosyal ekonomik kültürel boyutları itibariyle bütün ülkelerde kendini hissettirecek Çin devletinin bir projesinden bahsediyoruz Yeni İpek Yolu Projesi Çin devleti bu projeyi 2013 yılı ekim ayında bizzat devlet başkanının ağzından bütün dünyaya ilan etmiş biz Çin için Çin devleti için Çin devletinin geleceği için Çin devletinin yeni ekonomik kanallar yeni ekonomik yollar stratejiler üretmek üzere bu çalışmayı başlatıyorum demiş Çin devlet başkanı ve bunu bütün Çinliler için milli bir görev milli bir vazife milli bir hedef olarak ortaya koymuş kaynaklara baktığınız zaman 2013 ekim ayında bütün yerli ve yabancı medyada yer almış bütün dünya bunu yazmış konu uzun bir konu ama bu konuya vakıf olan hem akademik düzeyde bu konuyu çalışan hem de bulundukları görev itibariyle Çin’i takip eden arkadaşlarımızın konuşmaları olacak burada detaylara o bakımdan girmiyorum ama bu toplum toplantının daha doğrusu bu projenin en önemli resmi ayağı hatırlayacaksınız 14 Mayıs 2017’de cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da Pekin’e giderek katıldığı büyük 29 ülkeli toplantıyla başladı bu toplantıda bu Yeni İpek Yolu Projesi’nin uluslararası adıyla biraz kulağa hoş gelmiyor ama OBOR projesi yani One Belt One Road diye böyle ön harfleri kısaltılarak ifade ediliyor OBOR prejesinin temel amaçlarını ve genel proje aşamalarını ve projenin bütçesini ortaya koyan Çin devlet başkanının bir konuşması oldu sonra katılımcı ülkelerin devlet başkanları da konuştular devlet başkanı o konuşmasında Çin devletinin tarihte olduğu gibi 21. Yüzyılda da bu küreselleşmenin her alanda konuşulduğu çağımızda da Yeni İpek Yolu Projesi’yle 66 ülke arasında sosyal ekonomik kültürel turizm her alanda böyle bir projeyi hayata geçirmek istediğini ve bu projeyle ülkelerin işbirliğini birbirleriyle işbirliklerini geliştirerek dünyadaki barışa kalıcı bir çözüm getirmeyi amaçladıklarını vesaire anlatıyor konuşma metinlerine de her kaynaktan ulaşabilirsiniz bu proje şüphesiz ki ekonomik gelişmesine destek arayanlar ya da proje arayanlar ya da finansmanlarına yeni kaynaklar arayanlar için önemli ama bize göre en çok da Türk devletleri ve bu 66 ülkede yaşayan Türk toplulukları açısından son derece önemli bir tarafı da hayati derecede önemli burada da bu konuda size hitap edecek arkadaşlarımız var Doğu Türkistan’da yaşayan kardeşlerimizin Uygur Türkleri’nin geleceği açısından da önemli bir proje son derece önemli bir proje bu projeden biz nasıl istifade edebiliriz biz nasıl bu projeyle ilgili çalışabiliriz şüphesiz ki bu konuşmaların sonunda belki bir değerlendirme faslında gündeme yeni bir şey konarak böyle diğer konuşmaları yeterince tutup sonunda bu değerlendirme faslında belki özel olarak belki de program sonunda yemek sırasında konuşmaya devam etmekte çok yarar görüyorum zaten inanıyorum ki bu toplantı bu konuyla yapılacak toplantıların ilki olacak devam etmesini isteyeceğiz hep beraber bu toplantının ortaya çıkabilecek bazı projeler sebebiyle bunu yapacağız diye düşünüyorum değerli arkadaşlar Çin devleti neden acaba böyle bir projeye gerek gördü yani projenin önemi nereden kaynaklanıyor Çin devleti açısından neden onu kendi her bir Çinli için milli bir görev ilan ediyor 2008 yılında ve arkasından 2010 yılında bir çoklarınızın okuduğunu sandığım iki kitap yayınlandı ben ne yazık ki çok güzel İngilizcem olmadığı için öyle diliniz de iyi değilse bir kitabı okumak aylarca sürünce ondan ne yapıyorsunuz bırakıyorsunuz onu ben özetlerini dinledim ama işte iki yıl oldu her iki kitabın da Türkçesi yayınlandı onları tekrar okudum birinci kitap Amerikan derin devletinin diyeyim uzantı kuruluşu Stratfor’un CEO’su George Friedman’ın “Gelecek Yüzyıl” adlı kitabı ben bu kitaptan zaman zaman bizi ilgilendiren boyutlarla başka temalı sohbetlerde de bu kitaptan söz ediyorum bu kitabın son bölümü Çin’le ilgili Çin’e uzun bir tabi Çin devleti büyük bir devlet ona uzunca bir bölüm ayırmış ama çok ilginç bir başlığı var bölümün ama çok ilginç bir başlığı var bölümün (iki defa yazılmış) Çin kağıttan kaplan diye başlıyor şimdi Çin gerçekten böyle bir devlet mi acaba kağıttan kaplan mı 1.5 milyarlık bir nüfustan bahsediyorsunuz dünyanın en ileri teknolojilerine sahip dün sadece ucuz mallar yaparken dünyanın en kaliteli mallarını da yapabilen ve ordu kurmaya ihtiyaç duymayan şirketleriyle işini çözmeye çalışan böyle stratejilere sahip yaman bir ülkeden bahsediyoruz orada George Friedman aldığı görev gereği şahsi kanaatim bu bir algı operasyonu yapmaya çalışmış şahsi kanaatim bu Çin’i nasıl olsa halletmek zorundayız gibi bir şey söylemek istiyor bize ben öyle anladım böyle tercüme ettim şeyi arkadaşlar Çin için diyor ki yani bu gizli bir rapordan bahsetmiyorum dünyanın bütün dillerine çevrilmiş en sonunda Türkçe’ye de çevrilmiş herkesin okuduğu açık bir kitaptan bahsediyorum diyor ki Çin önce şunu söyleyeyim Amerikalılar zaten 2010 yılında bunu açıklamışlardı 21. Yüzyıl Amerikan hakimiyetinde geçecek olan bir yüzyıldır diyor ve dünyanın tek hakimi bu yüzyılda Amerika’dır diyor bunu sayarken iki okyanusların kesin hakimidir diyor birincisi Amerika Birleşik Devletleri’ni parçalamaya hiçbir zaman izin vermeyecek kadar güçlü bir Amerikan Ordusu vardır ikincisi okyanuslarda bir yelkenli hareket ettiği zaman onu anında tespit edecek ve vuracak güce sahip Amerikan Donanması vardır diyor üçüncüsü bize ibret olacak bir şey beş tane şey sıralamış kitapta üçüncüsüyle bitireceğim çok uzatmamak için üçüncüsü bakınız bu çok önemli hangi meslekten olursa olsun hangi yaş grubundan olursa olsun nerede yaşarsa yaşasın Amerika’nın hangi gelir düzeyinde olursa olsun her zaman ve her yerde Amerikan çıkarları doğrultusunda hareket edecek bir Amerikan halkı diyor ben Amerika’ya birkaç kere gittim öyle bir halk görmedim normalde yani dünyadan haberi olmayan Türkiye’nin nerede olduğunu bilmeyen veya ülkelerin bir halk ama bu başka bir şey söylüyor burada ha bir şey unuttum esas önemli tarafı isteyerek ve ya istemeyerek daima çıkarları doğrultusunda hareket eden Amerikalılar diyor şimdi bir devlet tesadüfen büyük olmuyor insanını böyle formatlıyor sonra devam ediyor işte Amerika’nın bağımsızlığına ve varlığına yönelik oluşan tehditleri yerinde ordularını göndererek diyor her türlü etnik dini vesaire bölücü unsurları devreye sokarak ülkeleri parçalar zayıf düşürür Amerika’yla uğraşmasını engeller diyor açık yazıyor bunların hepsini şimdi Çin okyanusla çevrilmiş Çin’in dışarıdan kendi varlığını devam ettirmek için sağlayacağı bütün tedariklerin yolu büyük çapta deniz yolları eskiden efendim işte ipek yolu varmış vesaire varmış ama artık deniz yollarıyla seni hapsettim kollarımın arasındasın diyor Çin üç sene sonra Amerikalıların bu 21. Yüzyıl hakimi biziz okyanusların hakimi biziz bizden izinsiz sinek kanadını kıpırdatamaz dediği noktadan üç sene sonra da Çin böyle bir projeyi açıklamış bunu yapacağız diye 14 Mayıs 2017 de yapılan projede ee şey toplantıda Çin devlet başkanı bu yıl 70 milyar dolarlık bu şeyin ilk oluşum aşamalarında harcanmak üzere buna bütçe ayırdığını söyledi bundan sonraki yıllarda 1.7 milyar dolarlık düzeltiyorum trilyon dikkat edin trilyon dolarlık para harcanacağı bu proje için ifade ediliyor bu nereden başlıyor Çin’den Özbekistan Kazakistan Türkmenistan hazar denizi Azerbaycan Gürcistan Türkiye Balkanlar işte Amsterdam Londra’ya kadar uzanan ve kendine göre işte Kuzey Afrika kolu işte şeyin üzerinden Rusya Asya bağlantıları var Güney Asya Asya Doğu Asya efendim bağlantıları kardeşlerim bak hangi ülkeleri saydık Türk dünyasının devletleri olarak işte bizim Özbekistan Allah’a şükürler olsun son derece şuurlu açılımların bereketini binle Şevket Mirzaliyev diye bir devlet başkanımız var 36 milyonluk bir nüfusa ulaşmış tarihte İslam Kerimov döneminde konuşmayı uzattığım için özür diliyorum kapalı bir dönem yaşadığı için Orta Asya’daki liderlik sanki Kazakistan’a sıçramış gibi oldu merkez esasen tarih öyle söylemiyor Orta Asya’nın kalbi Türkistan’ın kalbi Özbekistan’dır Taşkent’tir Semerkant’tır Buhara’dır buralardır bu münasebetle şimdi o yerini misyonunu alıyor ve Özbekistan Kazakistan Türkmenistan Azerbaycan Türk cumhuriyetlerinden geçiyor bizim Türkiye’mizin de orta koridor diye herhalde bu konuda detaylı şeyler dinleyeceğiz değerli arkadaşlarımızdan yani hemen hemen aynı güzergah bizi Çin’e götürecek geriye doğru saysak Azerbaycan Gürcistan hazar Türkmenistan Kazakistan Özbekistan Çin yolunu o orta yolu açacak olan projeyle düşünceleri stratejileri örtüşen bir projeyle karşı karşıyayız değerli kardeşlerim Türk cumhuriyetleri şimdi başkanımız konuşmasında son özellikle 15 Temmuz’dan sonra dedi hem biz de bir artık böyle bir gönül yorgunluğu anladım hem de ne yazık ki içinde yaşadığımız coğrafyalarda Türkiye’ye karşı belki bizim de böyle hesapsız kitapsız çıkışlarımız bunun bir sebebi olabilir ama konumuz bu değil bunu içimizde başka bir şeyde konuşacaksak konuşuruz ama Türkiye’ye karşı ve burada yaşayan Türkler’e karşı inanılmaz yani aklımızın almayacağı normal bir vicdanın bir aklın kabul edemeyeceği davranışlarla karşı karşıyayız dün akşam sohbette arkadaşlarımız söylediler şimdi denk partisinden bir milletvekili arkadaşımız mecliste konuşuyor dikkat edin Hollanda vatandaşı milletvekili mecliste konuşuyor diğer bir milletvekili kalkıyor sen burada konuşamazsın sen git Türkiye’de konuş diyor adam seçilmiş gelmiş burası demokratik bir ülke ondan daha güzel hollandacası var sorunları anlatıyor burada konuşamazsın diyor ya sen Hollanda vatandaşı olsan da efendim milletvekili seçilsen de bizden değilsin senin burada yerin yok burada konuşamazsın diyor yani o böyle dedi diye alıp başımızı gidecek halimiz yok biz buralara gelmişiz bizim ecdadımız kendi rızasıyla geldiği topraklardan geriye dönmemiştir tarih bize bunu çok net olarak gösteriyor biz bu topraklardayız cenab-ı hak nasıl bir gelecek bize efendim kader olarak yazacak onu bilmiyoruz çalışırsak çok güzel şeyler olacak Allah’ın izniyle ona kesin inanıyorum şimdi sözü bağlamadan önce şunu söylemek istiyorum birincisi bu toplantının bundan sonra yapılacak çalışmaları ve bu projelerin bizim hayrımıza sonuçlar vermesi mümkündür ancak bu bütün dünyayı etkileyecek olan trilyonlarca doların harcanacağı bu projede yasal olarak bize ilan edilen değil mi bütün dünyaya deklare edilen imkanlar nelerdir yani yazılı hale getirilmiş projeler imkanlar nelerdir bunları bilmek lazım kültürlerarası iş birliğinden bahsediyor turizme kadar şimdi bu projenin en önemli ayaklarından bir tanesi bu yani Bir Kuşak Bir Yol Projesi’nin en önemli ayaklarından bir tanesini şu anda Çin devleti oluşturmak üzere 800 milyon insana ulaşacak bir internet televizyon istasyonunu yakında ilan edecek “cnt” Çin cnt diyi ilan edecek efendim Çin televizyon ağı diye geçiyor oda Chinese Network Television diye yazmışlar şeyde cnt diye bu şekilde bizim türkçeye bu şekilde taşınmış isimleri arkadaşlar şu anda bu çalışma özel olarak devam ediyor ilan edilecek dedim dosyası kendi sitesinden ilan edilecek her ülke için ayrı bir reduction kuruluyor Hollanda için de Türkiye için de düşünülmüş sizin kültür değerleriniz varlıklarınız ekonomik değerleriniz ürünleriniz firmalarınız şirketleriniz Çinliler bunları o 800 milyona ulaştıracakları televizyonda yayınlayacaklar kimler Çin’le işbirliği yapmak istiyorsa bunlarla masaya oturacaklar Çin’in buradaki büyükelçilikleri ataşeleri bilmem başkonsoloslukları devrede olacak ama Çin devlet konseyinin himayesinde yürüyen ayrı bir birim bunları koordine etmeye devam edecek kim bu kültürel alanda yayın alanında ekonomik alanda turizmde iş projelerine sahipse bunu Çinlilerle paylaşmak istiyorsa buna Asya Kalkınma Bankası’ndan kredilerle ve kendi destekleriyle destek olacağını söyleyerek yola çıkacak burada biz kendi topluluklarımızın güçlendirilmesi iyileştirilmesi açısından bir çok faydalar elde edeceğimize inanıyoruz sözü böyle bıraksam arkadaşlar diyecek ki Çin’in Uygur Türkleri’ne faydasını da söyleseydin bari bakınız eski üstatlar derdi ki temas olmadan tebliğ olmaz diye şimdi Çin devletinden bahsediyoruz evet biz haklı olanın her zaman güçlü olduğuna inanıyoruz hakkın daima galip geldiğine geleceğine inanıyoruz sonuçta neticeler itibariyle böyledir ama güç zor bir Mezopotamya kanunu olarak değil mi biliyoruz oyunu bozuyor bizim oyunumuzu bozuyor Çin’le bugünkü Türkiye’miz bütün dünya Türkleri’nin nedir anavatanıdır Türk devleti dünyada bütün Türkler’in bütün mazlumların haklarını hukukunu korumak gibi bir misyonu zaten gönüllü olarak üstlenmiş durumdadır peki bunların altından kalkabilecek güce sahip miyiz Kırım’da Kırım’ı Ruslar işgal etti diye bunun faturasını Türkiye’ye kesmek haklı ve adaletli bir şey olur mu günahımız olabilir şimdi Uygur kardeşlerimizin Çin zulmü altında insanlık buna dayanmaz yapılan büyük zulümdür bütün faturayı Türkiye’ye bağlamak yav Çin’le yeni şey projesi yapacakmış İpek Yolu Projesi ağzını açıp tek kelime söylemedi orada diye elimizi vicdanımıza koyalım önce iğneyi kendimize sonra çuvaldızı başkasına batırmaya çalışalım kendimiz günün 24 saatinde bir insanın ajandası olur bir dava adamının bir ülkücünün bir idealist adamın bir hedefi olan adamın der ki 24 saati yaşıyorum bunun bir saatini inandığım dava için nedir ben hayatımda Uygur Türkleri’nin en büyük zulmü onlar görüyor onların bağımsızlığına adadım günde bir saatini onlar için çalışırsın bunu çalışmayan adamı gelip Türkiye’den hesap sorması doğru değil Kırım’lı kardeşlerim geçen hafta toplandılar onlara da söyledim çıkan Türkiye’ye yüklendi sanki Ruslara gel işgal et demiş Türkiye burayı da böyle bir şey olmuş demek istiyorum ki Çin’e şunu diyebilir bak Özbekistan’dan geçiyorsun Kazakistan’dan geçeceksin Türkmenistan’dan Azerbaycan’a geleceksin Anadolu’ya geleceksin o kardeşlerimizin bekçisi orada benim, benim kardeşlerime benimle proje yaparken iyi davranacaksın onların da insanca yaşaması için gayret edeceksin ben sadece ben değil bütün Türk halkları bütün müslümanlar işte senin Afrika kolun her tarafta varım bizi zor durumda bırakma diyeceksin Çin’e adam ol diyeceksin beklentimiz bu bunun için dua edelim gayret edelim hepinize çok teşekkür ederim sağ olun.
1. OTURUM
YENİ İPEK YOLU PROJESİ; HEDEFLERİ VE YENİ KÜRESEL ENTEGRASYON MODELİ
İpek Yolu Ekonomi̇k Kuşağı ve Çi̇n Rüyası
Nilgün Eliküçük YILDIRIM
(Araştırma Görevlisi, Gazi Üniversitesi, İ.İ.B.F, Uluslararası İlişkiler Bölümü)
2011 yılında dönemin ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, 21. Yüzyılın ABD’nin Pasifik Yüzyılı olacağını ilan etmiştir. ABD siyasi beyanlarında Asya-Pasifik stratejisini tanımlarken ilk olarak Eksen (Pivot), daha sonra ise, yeniden dengeleme kavramını kullanmıştır. Çünkü Asya Ekseni özellikle ABD’nin Asyalı müttefikleriyle askeri ittifaklarını güçlendirilmesi hususunda doğrudan Çin’i hedef alan bir strateji olarak algılanmıştır. Bu yüzden eksen kavramının çağrıştırdığı negatif mana yeniden dengeleme ile bertaraf edilmeye çalışılmıştır. Fakat bu strateji nasıl tanımlanırsa tanımlansın Çin tarafından tehdit olarak algılanmıştır. Aslında ABD’nin Asya Ekseni stratejisi çoğu Çinli’nin süper güç tarafından çevrelenmeye yönelik kuşkularını doğrulamıştır. ABD’nin Asya-Pasifik bölgesinde diplomatik, ekonomik ve askeri varlığını güçlendirmeye çalışması, Çin’i bölgesinde bir güvensizlik ortamına itmiştir. Bu stratejinin Çin’in yükselişini engellemek amacıyla ortaya atıldığı algısı, Doğu Asya bölgesinde ABD ve Çin arasında işbirliği yapılacak bir alan bırakmamıştır. Çin’in, Asya Ekseni stratejisine karşı cevabı ise İpek Yolu Ekonomik Kuşağı ile yeni bir stratejik yönelim olmuştur. Bu stratejik yönelim resmi olarak ilan edilmeden önce dünya kamuoyundaki tepkileri ölçmek için bir takım sinyal verici aracılarda kullanılmıştır. Örneğin, Pekin Üniversitesi Uluslararası Stratejik Çalışmalar Enstitüsü Başkanı Wang Jisi (bu isim Çin’in en önemli Amerika uzmanlarından biridir) 2012 yılında Foreign Affairs’de kaleme aldığı bir makalede ABD’nin Asya Ekseni stratejisinin, Doğu Asya’da Çin ve ABD’yi sıfır-toplamlı oyun tehdidiyle karşı karşıya bıraktığını ifade etmektedir. Bu yüzden “Batıya Yönelme” Çin’in yükselişi için stratejik bir gerekliliktir. Doğu Asya’nın Çin için hayati önemde bir bölge olduğunu altını çizerken, aynı zamanda Batı’ya yönelmenin avantajlarından bahsetmektedir. Buna göre, Afganistan, Hindistan, Pakistan, Orta Asya ve tüm Hazar Denizi ülkelerini kapsayan ve Batı’ya doğru uzanan yeni kalkınma projelerinin hayata geçirilmelidir. Çin’in jeostratejik vizyonunun Avrasya’ya odaklanmasını tavsiye eden Wang, Doğu yanında Batı komşularıyla ilişkilerin de önemli olduğunun altını çizmektedir. Nitekim Çin 2013 yılında, İpek Yolu Ekonomik Kuşağı’nın da temeli olan birtakım yeni kavramlar ortaya atmıştır. Bunlar yeni diplomasi, yeni proje, yeni kurumlar ve yeni fikirlerdir.
Yeni Diplomasi: Xi Jinping dönemi Çin dış politikasındaki yeni yönelimler iki önemli konferansla dünyaya duyurulmuştur. Bunlar Periferi Diplomasi Çalışmaları Konferansı ve Dış İlişkilere dair Merkezi Çalışma Konferansıdır. Xi Jinping’in 2013 yılı Ekim ayında düzenlediği Periferi Diplomasi Çalışmaları Konferansı’na politbüro daimi komitesinin bütün üyeleri katılmıştır. 24-25 Ekim’de düzenlenen konferansa daimi komite üyeleri dışında, merkez komitenin çeşitli organları, devlet konseyi üyeleri, dış ilişkiler merkez lider grubu üyeleri ve önemli ülkelerde görev yapan Çin Büyükelçileri katılmıştır. Bu konferans dış politika konusunda ÇHC’nin kurulduğu 1949 yılından bu yana düzenlenen en üst düzey konferanstır. Jinping konferanstaki konuşmasında Çinli diplomatlara başarı için mücadele (fen fa you wei) daha aktif olma (gengjia jiji) ve daha fazla inisiyatif alma (gengjia zhudong) prensiplerini benimsenmelerini şiddetle tavsiye etmiştir. Periferi diplomasisine rehberlik edecek temel kavramları ise dört karakter üzerinden açıklamaktadır: Qin (yakınlık), cheng (güvenilirlik), hui (yararlılık) ve rong (kapsayıcılık). Çin resmi söyleminde bölgesel diplomasi konusunda başarı için mücadele stratejisinin diğer önemli iki kavramı “ahlak/ahlaklılık (morality) ve çıkar” dır. Xi Jinping, gelişmekte olan ülkelerle ilişkilerde hem ahlaklılık hem çıkara vurgu yaparken, ahlakın çıkarın üstünde tutulacağını ifade etmektedir. 2014’te yapılan dış ilişkilere dair Merkezi Çalışma Konferansı’nda Xi bir adım daha ileriye giderek, Çin’in amacının komşu ülkelerle Ortak Kader Topluluğu kurmak olduğunu ilan etmiştir. Bölge ülkeleriyle Ortak Kader Topluluğu (community of common destiny) fikrini ortaya atan Jinping, bölgesel kalkınmanın çıkardan çok ahlaki değerlere dayanan bir ilişki biçimiyle sağlanabileceğini ifade etmektedir. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, İkinci Dünya Barış Forumu’nda yaptığı konuşmada, Ortak Kader Topluluğu’nun sadece bölgedeki ülkelerle sınırlı olmadığını ifade etmektedir. Başarı arayışı stratejisinin uluslararası alanda aktif rol alma prensibi Wang Yi’nin de önemle üzerinde durduğu bir konudur. Buna göre Çin uluslararası ve bölgesel alanda yaşanan meselelerin çözümünde aktif rol alacaktır. BM’nin daimi üyesi olarak Çin dünyanın istikrar ve huzurunu sağlamak için omuzlarındaki sorumluluğun farkındadır. Xi’nin komşu-merkezli dış politikası ülkeler arasındaki bağımlılığı ön plana çıkarmaktadır. Xi, Çin ve komşuları arasındaki bağımlılığı bir fırsat olarak değerlendirmektedir. Çünkü bu bağımlılık Çin’in özellikle komşularıyla geliştireceği ilişkilerde, Çin değerlerinin bu ülkelere daha kolay enjekte edilmesini sağlayacaktır. Xi Jinping, Çin ulusunun büyük dirilişini gerçekleştirmek için periferi diplomasinin başarılı olması gerektiğini vurgulamaktadır. Periferi diplomasisinin uygulama projesi olarak Bir Kuşak Bir Yol İnisiyatifi ortaya atılmıştır.
Yeni Proje: Xi Jinping 2013 yılında Kazakistan, Nazarbayev Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada, Çin ve Orta Asya ülkeleri arasında “İpek Yolu Ekonomik Kuşağı” inşa edilmesini ve bölgedeki işbirliğinin arttırılmasını teklif etmiştir. Yine aynı yıl Endonezya parlamentosunda yaptığı konuşmada ise Güneydoğu Asya ülkeleri ile Çin arasında inşa edilecek “21. Yüzyıl Deniz İpek Yolu” vizyonunu açıklamıştır. Deniz ve Kara İpek Yolu girişimleri birlikte “Bir Kuşak Bir Yol İnisiyatifi” olarak adlandırılmıştır. Bir Kuşak Bir Yol Girişimi, girişimde yer alan ülkelerle Çin arasında 5 temel alanda işbirliği sağlamayı amaçlamaktadır. Bunlar, siyasi işbirlikleri, altyapıların bağlantılandırılması, engelsiz ticaret, finansal bütünleşme ve inisiyatifte yer alan ülkelerin toplumları arasında kültürel bir bağ kurulmasıdır. Wang Yizhou’ya göre, İpek Yolu Ekonomik Kuşağı’nın antik İpek Yolu’ndan farkı sadece ticareti değil insanların kalp ve zihinlerini de bağlayacak bir proje olmasıdır. Bu yüzden Ortak Kader Topluluğu, İpek Yolu Ekonomik Kuşağı’nın önemli bir bileşenidir. Ortak Kader Topluluğu, Çin’in eşitlik ve adalete dayanan güç anlayışının somutlaştırıldığı yeni bir düzendir. Batı modeli sıfır toplamlı oyun ya da Soğuk Savaş mantalitesinin aksine, Ortak Kader Topluluğu karşılıklı işbirliğine dayanan ve kazan-kazan ilişkisini ön plana çıkaran yeni bir dünya düzenin habercisidir. Çin, inisiyatifi Antik İpek Yolu’nun 21. Yüzyıl teknolojisiyle canlandırma projesi olarak tanımlamaktadır. İnisiyatifin Çin için önemi, ülke içinde daha iyi ticaret yollarının inşa edilmesiyle Doğu Türkistan, Gansu, Ningxia, Guangxi, Yunnan Eyaletlerinin kalkındırılması ve bölgeler arasındaki ekonomik eşitsizliklerin giderilmesidir. İpek Yolu Ekonomik Kuşağı 6 Uluslararası Ekonomik İşbirliği Koridoru’ndan oluşmaktadır. Bunlar; Yeni Avrasya Kara Köprüsü, Çin-Moğol-Rusya Koridoru, Çin-Orta Asya-Batı Asya Koridoru, Çin-Hindistan Çini Yarımadası Ekonomik Koridoru, Çin-Pakistan Koridoru, Bangladeş-Çin-Hindistan-Myanmar Ekonomik Koridorudur.
Yeni Avrasya Kara Köprüsü: Bu ekonomik koridor Çin ile Avrupa’yı Kazakistan, Rusya ve Belarus üzerinden demir yolu ile bağlamayı amaçlamaktadır. Bu koridor aynı zamanda Kuzey Koridoru olarak adlandırılmakta ve Rusya’nın Trans-Siberya Demiryolu hattını kullanmaktadır. Bu hat üzerinden hâlihazırda yük trenleriyle Chongqing’den Duisburg’a (2011), Yiwu’dan Madrid’e (2015) ve Londra’ya (2017) taşımacılık yapılmaktadır. Kuzey Koridor’u orta ve Güney Ekonomik Koridorları’na göre, daha az ülkenin yer aldığı bir Koridor olmasına rağmen, zorlu hava şartları ulaşımı olumsuz etkilemektedir.
Çin-Orta Asya-Batı Asya Ekonomik Koridoru: Bu koridor Antik İpek Yolu’nu takip ederek, Doğu Türkistan’dan Akdeniz’e kadar uzanan Güney Ekonomik Koridoru’dur. Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan, Türkmenistan, İran ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya uzanan bu koridor, tüm bölgesel ekonomileri sadece Çin’e değil, aynı zamanda Avrupa’ya bağlamayı ve böylece Orta Asya ülkelerini dünyaya açacak yeni bir kıtalararası iletişim ağı kurmayı hedeflemektedir. Bu koridorun temel dezavantajı, çok sayıda ülkeden sınır geçişi olması ve bölgedeki siyasi istikrarsızlıktır.
Bu ekonomik koridora ek olarak, Türkiye tarafından önerilen Orta Koridor Girişimi ise, Türkiye’den başlayarak Gürcistan’dan Azerbaycan’a, buradan da Hazar Denizi’ni aşarak Türkmenistan ve Kazakistan’ı takiben diğer Orta Asya Cumhuriyetleri, Afganistan, Pakistan ve Çin’e ulaşmaktadır. Orta Koridor ülkemizden başlayarak, demiryolu ile sırasıyla Gürcistan, Azerbaycan (Hazar Denizi’nden feribot ile), Türkmenistan, Kazakistan ve ÇHC’ye uzanmaktadır. Bu sayede Bakü, Aktau ve Türkmenbaşı limanları denizyolu taşımacılığında kullanılmaktadır. Bu limanlara, Alat (Azerbaycan) ve Kuryk (Kazakistan) limanlarının da eklenmesi öngörülmektedir. Bu hattın Türkiye üzerinden Avrupa’ya uzanan kısmının yüksek hızlı tren hatları ile Londra’ya bağlanması düşünülmektedir. Orta Koridor, mesafe ve zaman açısından Kuzey Koridoruna bir alternatif oluşturmaktadır. Yiwu’dan yola çıkan bir tren Kuzey Koridoru üzerinden 12 bin km yol kat ederek 18 günde Londra’ya ulaşmaktadır. Orta Koridor ’un temel projesi olan Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu ile bu sürenin 12-15 gün arasına düşürülmesi ve mesafenin de 7 bin km daha kısa olması planlanmaktadır. İran’dan geçen güney hattına nazaran daha güvenlikli bir yol olan Orta Koridor, aynı zamanda Çin’in Avrupa ile bağlantısını Rusya’dan geçen Kuzey Koridoru’na bağımlı kılmamak adına önem arz eden bir girişimdir.
Yeni Kurumlar: Bir Kuşak Bir Yol İnisiyatifini finanse etmek için iki önemli kurum kurulmuştur. Bunlardan ilki 2014 yılında kurulan İpek Yolu Fonu’dur. İpek Yolu Fonu Çin tarafından 40 milyar dolar bütçeyle kurulmuştur. İkincisi, 2015 yılında kurulan Asya Altyapı Yatırım Bankası’dır. (AAYB) Asya Altyapı Yatırım Bankası, çok taraflı bir kalkınma bankasıdır. Bir uluslararası finans kuruluşu olan Asya Altyapı Yatırım Bankası’nın amacı Bir Kuşak Bir Yol Girişimi’nde yer alan ülkelerin altyapı yatırımlarını finanse etmektir. AAYB’nin 57 tane kurucu üyesi vardır. Kurucu üyelerin 37 tanesi bölge ülkesi 20 tanesi ise İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkelerin de içinde olduğu bölge-dışı ülkelerdir. Banka 100 milyar dolar sermaye ile kurulmuştur. Çin %30’luk sermaye katkısıyla bankanın en büyük hissedarıdır. Türkiye bölge devletleri arasında 7. Toplamda 11. En büyük hissedardır. AAYB’nin kurulması, IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarına Asya’da bir rakip çıkması manasına gelmektedir. IMF ve Dünya Bankası’nın, gelişmekte olan ülkelere yardım politikasının temelinde liberal demokrasiyi ve kendi kurumsal çerçevelerini yaygınlaştırma vardır. Fakat Asya Altyapı Yatırım Bankası’nın en büyük kurucu üyesi olan Çin, yardım politikalarında, diğer ülkelerin iç meseleleriyle ilgilenmemektedir. Bu yüzden Bretton Woods sisteminin siyasi değerleriyle bezenmiş Batılı yardım kuruluşlarına karşı alternatif bir finans kuruluşu olarak tasarlanmıştır.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию (https://www.litres.ru/book/anonimnyy-avtor/yeni-ipekyolu-projesi-69499294/chitat-onlayn/?lfrom=390579938) на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.